14 Ocak 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

14 Ocak 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* Haftalık Aktüalite Mecmuası 2, Cilt: VI, Sayı: 88 Rüzgarlı Sok. Ovehan Kat : 3 Daire : 7 P. K. 582 — Ankara Tel : 15222 (Başyazar) 18992 (Yazı İşleri ve İdare) Fiat : 60 Kuruş * Sene : İmtiyaz Sahibi Metin TOKER * Umumi Neşriyat Müdürü : Cüneyt ARCAYÜREK * Bu nüshada yazı işlerini fiilen idare eden mes'ul Müdür : Yusuf Ziya ADEMHAN * Teknik Sekreter M. Nevzat ÜNLÜ - Karikatür TURHAN * Fotoğraf : ASSOCIATED PRESS Hüseyin EZER * Klişe Doğan Klişe ATELYESİ * Abone Şartları : 3 aylık (12 nüsha) : 6 lira 6 aylık (25 nüsha) : 12 lira 1 senelik : 24 lira 52 nüsha ( 5e ) İlan Şartları : 4 renkli arka kapak (Tam sayfa) lira Kapak içi 300 lira metin sayfaları Santimi 4 lira * Dizildiği ve basıldığı ger Yeni Matbaa — Ankara Kapak Resmimiz: Hikmet Bil Istırap dolu günler Kendi Aramızda Sevgili AKİS Okuyucuları Bazı sabahlar insan gazeteleri e- line aldığında, basının vazifesi- nin batı memleketlerinde de bu mu oldugun u kendi kendine soruyor ve niçin saklamalı, üzülüyor. Suisti- mal hikayeleri, tahminler, tahay- yüller, hatta ve hatta kasdı uy- durmalar, hususi hayata — burun sokmalar, rezalet imaları.. Böyle gazeteler batı memleketlerinde yok değildir, ama bunlar Ur muayyen sınıf teşkil ederler ve itibarları da fazla yüksek sayılmaz. Topuna bir- den "sarı gazete" adı verilir, içle- rinden çoğu düpedüz şantajcılar ta- rafından çıkarılır, şantajcı olma- yanlar da sürüm yoluyla zengin- leşmeye, para vurmaya heves e- denlerdir. Fakat "sarı basın", mil- li basının kenarındadır. Bizde ise, teminatsız bir hürriyet havasının esmeye başladığı, baskının hafifle- diği, hattâ kalktığı şu son iki ay içinde bütün büyük gazetelere ba- tı memleketlerindeki "sarı basın" ın havası sinmiştir. Bundan dolayı kabahati biz ga- zetecilerin sırtına yüklemek, daha da ileriye gidip bu neşriyatı misal göstererek "işte biraz serbesti ver- dik, bakınız ne şerefler kaldı, ne haysiyetler" deyip baskı rejiminin müdafaasına girişmek, bu müdafa- ada taraftar da bulmak ve sonra "anarşi!" diye haykırmak o kadar zor değildir. Hatta böyle bir taar- ruzu beklemek de hata olmaz. Bir takım dişler, daha keskin hale gel- mek için pusuda yatmaktadır. İlk fırsatta mukabil taarruza geçecek- ler ve basın hürriyetinin fena bir şey olduğu mucip sebebiyle eskiye dönüşün yollarını arayacaklardır Fakat sadece basım itham etme- nin insafa sığan bir tarafı var mı- dır? Düşününüz, Amerikada — New York Times gazetesinde her Alla- nın günü rezalet imaları, hususi hayatlara ait ithamlar, suıstımal dedikoduları çıkmaz ama oralarda rezalet imâları, karışık hususi ha- yatlar, suistimal laflan bizdeki ak- sülameli mi doğurur? Bir gazete devlete ait bankalardan birinin , kredi dağıtış şeklinde aksak taraf- lar olduğunu yazar, hattâ daha da ileriye gidip misal verir, delilleri- ni neşrederse ve bazı hususların tahkikini isterse ertesi gün o ban- kanın bağlı bulunduğu daire tara- fından kendisine cevap verilir. Ya böyle bir isnadın asılsız olduğu söylenir, ya meselenin tahkik edil- diği bildirilir, ya da hakikaten or- tada uygunsuzluk göründüğü ve meseleye el konulduğu ilân edilir. Gazete de susar ve tahkikatın ne- ticesini bekler, yahut cevap tat- minkâr degılse başka sualler so- rar. Onlara da, duruma göre mu- kabele edilir ve her şey biter. Her şey biterden maksat, her şey ört- bas edilir değildir. Her şey biter, yani her şey aydınlanır. Bu arada suçlu varsa o cezasını görür. Yok gazete, düpedüz hillafı hakikat neş- riyatta bulunduysa kasdın olup ol- madığına göre ya itibarının düş- mesiyle kalır, ya da mahkemeye verilir. Her halde resmi makam- lar bir sfenks sessizliğine bürün- ezler. Onlar bu sessizliğe bürü- nurlerse teşrii meclislerin azaları sual müessesesini derhal işletirler e umumi efkarı tatmin ederler. Boylece ciddi gazeteler de "sarı ga- zeteler" in havasını almaz. Yol ve usul orada budur. asın hürriyetinin suistimal e- dildiğini ileri sürmeye hazırlanan- lar, durumun bizde de böyle oldu- ğunu söyleyebilirler mi? Dünyanın neresinde haklarında tahkikat ta- lebi bulunan müstafi bakanlar gün- lerce bakanhklarında kalır, her şe- ye hakim vaziyette bırakılır, bir suçları varsa onun bütün izlerini yok etmek imkânına sahip kılınır- lar lütfen söyler misiniz? Lütfen soyler misiniz ortağı bulunduğu müessese ile başında oturduğu ba- kanlık adına iş yaptığı ispat edilen ve kendisinden büyük serveti hak- ında hesap sorulan sabık bakan- lar nerede sorgusuz, sualsiz bırakı- hr, bunlar ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşırlar Bir tek yer gös- terebilir misiniz ki orada bakanla- rın kifayetsizliklerını yazmak su: teşkl tsin ve devlet adamlarının iş başından uzaklaşmaları için hak- larında mutlaka ve mutlaka suisti- mal ithamları gereksin? Bir yer ki orada işleri iyi idare etmemek, muvaffak olamamak, o sahadaki politikayı berbat etmek, kısaca fe- na bakan olmak düşmek için sebep teşkil etmesin? Hangi memleketin mahkemesinde bakan avukatları ciddi ciddi "bu adam müvekkilimin bakanlığının devlet idaresi için el- zem olmadığını yazmak suretiyle ona vazifesinden dolayı hakaret et- miştir" diye başkandan gazetecile- rin cezalandırılmasını ister? Bası- nın yazması bir tek halde mana ifade eder: işlerin bu şekilde cere- yan etmediği hallerde.. Eğer her yazdan ortada kalırsa, eğer en ciddi gazetelerın attığı meseleler ele alınmazsa basının vazifesi du- rup dinlenmeden yazmakta devam etmekten başka şey değil de, ne- dir en büyük ve en ağır başlı kalmak ısteyen gazetelere dahi "sarı basın" havası sinecek- miş? En büyük ve en ağır başlı kalmak isteyen gazetelerde bile sa- kak akşam dedikodular, rezalet i- maları, tahkikat talepleri yer bu- lacakmış.. Varsın bulsun. Zira bel ki alakalılar farketmıyorla ve a- şınan basının itibaridir. zannedi- yorlar ama asıl aşınan kalakları kapalı tatmak, omuz silkmek zih- niyetidir. O bir kere yerle bir edil- dikten sonra, rejim normal hale gelecek ve basın kendini toplamak- ta gecikmiyecektir. AKİS Saygılarımızla

Bu sayıdan diğer sayfalar: