22 Eylül 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

22 Eylül 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS, 22 1 Numaralı Meselemiz: Yatırımlar ok para, az istihsal.. Netice fiat Ç yükselmeleri.. Son yılların he- men hemen bütün iktisadi tartış- maları, bu mevzu etrafında dön- mektedir. Teşhis bu olduktan son- ra, tedavisi -hiç değilse kâğıt üze- rinde kaldıkça- basit bir muhasebe işi: Para ve mal sütunlarını denk- leştirmek. Ve yakın vadede, istihsa- H arttırmak pek kolay olmadığın- dan, iktisatçılarımızın gözleri para hanesine çevrilmektedir: Kredi hac- mi daraltılmalıdır, hazinenin ve di- ğer iktisadi devlet teşekküllerinin Merkez Bankasından aldığı avans- lar azaltılmalıdır, bütçe denk olma- hdır, hatta bütçe fazlaları çıkart- manın yolları aranmalıdır ve saire Bu maksatla diğer tedbirler ya- nında, yatırımların aşırı olduğunu ve kısılması gerektıgını iddia eden- ler eksik değil... Hatta bazı iktisat yazarları, meseleyı tamamıyle me- kanik bir tarzda görmeye alıştılar: Her hangi bir tedbir para ve kredi hacmini arttırıyorsa mutlaka kötü, azaltıyorsa mutlaka iyidir. Velhasıl memlekette, bir enflas- leksi hüküm sürmekte- gayet tabii, şımdıye kadar takip edılen iktisadi siyase- tin büyük bir payı oldu. Ayni za- manda istihlâkın, yatırımların ve müdafaa masraflarının arttırılmak istenmesi ve gerekli mukabil ted- birlerin alınmaması böyle bir reaksi- yon doğurdu, gözleri muhasebe def- terinin para hanesine çevirtti, mal hanesi unutuldu.. Eğer memleketimiz memleketlerinin hayat erişmiş veya memleketin bütün kaynaklanıl kullanmış, şehırlerde ışsızlık kalkmış, köylerde bütün zi- raf imkânları tüketmiş olsaydık bu unutkanlık, haklı sayılabilirdi. O zaman, gayet tabii ki, esas mesele, halen Batıda olduğu gıbı, fiat artış ve duşuşlerını önlemek olurdu. kat, nüfusu hızla artan bir Turkıyede farzedelim mal hanesi- ne dokunmadan, fiat artışlarını durdurmayı başardık. İstihsal aynı kaldığı veya nüfus çoğalışı, is- tihsalin normal artışından fazla ol- duğu takdirde adam başına düşen millif gelirin (istatistiklere göre ha- len 125 dolar) azalacağı aşikârdır Genel olarak. Batıda harbin sonun - danberi millf gelirin az gelişmiş memleketlerinkinden daha hızlı art- tığı düşünülürse meselenin ne ka- dar mühim olduğu anlaşılır. Esasen, iktisadi siyaseti sadece enflâsyonu durdurmak ve kuvvetli bir paraya sahip olmak olan mem- leket misalleri mevcut.. Meselâ Por- tekiz.. Bu memlekette fiat değiş- meleri nisbeten az olmuştur ve Por- tekiz parası dolar ve İsviçre frank'ı diğer Batı EYLÜL 1956 Doğan AVCIOĞLU kadar sağlam bir paradır. Buna rağmen, iktisadi siyasetimizi Avru- panın en geri kalmış memleketle- rinden biri olan Portekiz'e süre a- yarlamaya kimin —gönlü razı olur ki? Evet, enflâsyon mutlaka önlen- meye çalışılması gereken bir musi- bettir. Sosyal mdan zararları bir yana, ıktısadı sahada da istih- sal üzerinde çok kötü tesirleri ola- bilir. Bu bakımdan, fiat artışlarıyla mucadele etmek, öğülecek bir hare- kettir. Fakat bu esas meseleyi u- nutturmamalıdır. Türkiyemizin başlıca iktisadi me- selesi istihsali -ve bunu hızla- art- tırmaktır. İstihsal, yatırımsız art- maz. İstihsal hanesini yükseltmek istiyorsak yatırımları arttırmalıyız. Tabiidir ki şu veya bu yatırımı de- ğgil, memleket imkânlarına en uy- gun olanlarım.. Yatırımların da. diğer masraflar ibi enflasyonıst bir tesiri olacak- tır. Fakat bu yatırımların azaltıl- masını arzulamak ıçm kafi bir ma- zeret teşkil eder mi? Memleketimizde, ziraatte ve di- ğer sahalarda henüz kullanılmamış tabii kaynaklar ve bol iş gücü bu- lundukça, orta çağdan tamamiyle alâkasını kesmiş bir Türkiye bütün aydınlarımızın ideali oldukça ve emokrasinin daha iyi işleme im- kânlarını arttırmayı hepimiz iste- dikçe nasıl yatırımlara dokunmayı düşünebiliriz? Bilmem hangi mali düşünce yatırımların azaltılmasını haklı gösterebilir? Şu veya bu branşta yatırımların yanlış veya doğru yöneltildiği, şu veya bu branşta fazla yatıran ya- pılıp yapılmadığı, üzerinde hassasi- yetle durulacak bir meseledir ve bu çok mühim ve halli çok güç bir me- seledir. Fakat unumuz ve şekerimiz mevcut oldukça, para bakımından bilmem hangi endişe, bizi helva yapmaktan menedebilir? Hangi ik- tisat ve, maliye ilmi, bütçe endişe- leri ve enflâsyon kompleksi yüzün- den, iş gücü ve kullanılmamış kay- naklar mevcutsa, yatırımların faz- la olduğunu iddia edebilir? Eğer iktisaden Batı memleketleri gibi olmaya özeniyorsak, yatırımlar .. da, gençlik için, Atatürk inkılâpla- rı gibi "dokunulmaz" olmalıdır. Ya- tırımların — eksiltilmesi — temayülü karşısında irti kaldırma teşebbüslerinde gosterdiğimiz has- sasiyeti göstermeliyi Mah değil, fizikt kaynaklarımıza- göre hesaplanacak olan yatırımla- rın miktarı, iktisatçılarımız için bir muta olmalıdır. Yatırımlara madan enflâsyonla mücadele etme- in da h başka yolları çok şükür mevcut İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Bu takdırde bır maldan ne: mıktar ıs- nasıl ceğını ne fîata satılacağını, hasılat- an kimi kadar pay alacağını pıyasa ıktısadının kanunları değil doğrudan doğruya devletin iradesi tayin edecekti. İşte dış ticaret eh- İiyetinden bır kısmını devlet elınde toplamak bu yolda bır adım sayılıyordu Yarın mayacagını kollektifiktisat düzeni- ne doğru yeni adımlar atılmayacagı- nı hiç kimse temin edemez: Halbuki iktidardaki partinin prog- ramında iktisadi liberalizmin ha- uğu henüz unutulmamış, C.H. P devletçiliği D.P. muhalefeti aylım ateşine uğrayan hedeflerin başlıcası idi. Rahmetlı Recep Peker- b ; halafat; * da alay mevzuu olmuştu. Devlet fabrıka işletir miydi ? Demokrat Par- ti bir iktidara geçsin, bütün devlet fabrikalarını fertlere satacaktı. Bu vaad şüphesiz, bir çok ağızın su; yu- nu akıtmıştı. Hasretle beklenen gün gelip D.P. iktidar koltuğuna otur- duktan sonra anlaşıldı ki, iktidasadi hayatı düzene sokmak muhalefette nutuk çekmek kadar kolay değil. "Yarını düşünmemek" sözü ile va- sıflandırılabilecek bir — iktisat setine ekonomimiz ancak iki sene da- yanabildi. Ondan sonra hergün yeni güçlükler doğdu. D.P. katı programına hergün daha fazla la- net etmege başladı Iktıs'ad" _sahada ısı.ıuaı pdl - ürdü. Bazı malların kıtlığına karşı alınan tedbir, kıtlıktan bahsedenleri susturmak oldu. Son aylarm olayları ise baştan so- na ibret verici idi. Siyasi gelişmeler bır yana iktisadi gelışmeler D. P ye lanlann bile tahmin edemeyecegı kadar menfi olmuştu. C.H.P.nin mu- tedil devletçiliğine şiddetle muhale- fet edenlerin birgün en koyu bir dev- let müdaheleciliğinin tatbikatçısı olacaklarını kim tahmin edebilirdi? Süveyş Kanal ve Batı ekonomisi S üveyş Kanalı hâdisesinin patlak vermesinden sonra birçok göz ik- tisat sahasına çevrilmişti. Başlıca iki sualin cevabı araştırılıyordu. Birin- ci sual doğrudan doğruya Mısırla a- lâkalıydı. Nasırı dize getirmek için sıcak sılah kullanmak bahsinde Ba l.lllld.l nuıa_y nula ri için geriye soguk harp silâhları kalıyordu. Bunların en tesirlisi de Mısıra karşı alınacak iktisadi ve ma- li mueyyıdelerdı "İktisadi savaştan korkmuyı çunku kendı kaynakla- rımıza guvenıyoruz 'diyen Nasır, bu meydan okumasma rağmen Batı- leri ıktısadı ve mali mueyyıdelerın Na- SULİ Ill.ll llllllld

Bu sayıdan diğer sayfalar: