22 Eylül 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

22 Eylül 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M U S İ Kİ Almanya "Wahnsinnig!" B armen gözlerini göğe dikti. Eski günleri hatırlamış gibi, umitsizce başım salladı. "Wahnsinnig!. - Çıl- gınca bir şey!. -" dedi. Karşısındakı Amerikadan gelmiş bir iş adamıydı. Bir gün önce, Darmstadt'daki işleri onu çok yormuştu. Dostları kendisi- ne şehrin civarındaki çam ormanla- rında bir gezinti tavsiye etmişlerdi. O da, bu tavsiyeye uymakta ne dar iyi ettiğini anlamıştı. Dinlenmiş, rahatlamıştı. Yalnız, çamlarla kaplı bir tepenin üstüne vardığında kulağı- na karmakarışık gelen bir takım çalgı sesleri duymuştu. İşte, misafir- hanedeki barmene bunu soruyordu. Barmenin ' çılgınca diye vasıflan- dırdığı şey, küçük Darmstadt şehri- nin milletlerarası şöhretini sağlıyor- du. Bir müddettir o civardaki bir din okulunda Darmstadt'ın Kranichstein Muzsiki Enstıtusu çalışıyordu. Beş dır her yaz orada, "Yeni için Mılletlerarası Tatıl Kurları" pılmaktaydı. Daha ce bu dersler, Frankfurt'un birkaç kılometre gü- ney-doğusundaki Darmstadt şehrinin öbür ucunda bulunan şatoda veril- mekteydi. Darmstadt harpten en çok zarar görm man şehirlerinden biriydi. Üstelık »,Nazi rejimi yeni mu- sikiyi yasak etmıştı Bu noktalar he- saba katılınca harp sonrası Alman musikisi hayatının en cüretli teşeb- büslerinden biri olan bu okulun mâ- nası daha iyi anlaşılmaktaydı Nazi rejimi yıkılınca Darmstadt'lı Wolfgang Steinecke adlı bir musiki- şinas, meslekdaşlarına bir okul kur- ma teklifinde — bulundu. Bu okulda, dünyanın her koşesınden gelen mu- sikişinaslar toplanacaklar, sek profesyonel seviyede, çagdaş mu- sikinin meselelerini münakaşa ede- ceklerdi. Böylece, 12 yıldır Almanya'- da yasak olan şey nihayet yapılmış olacaktı. Bu fikir, etrafta geniş akis- ler buldu. ükümet makamları da yardımlarını esirgemediler. Seçkin öğretmenler ve icracılar, işbirliğine davet edildiler. Nihayet 25 Ağustos 1946'da okulun ilk devresi başladı. Tecrübe, tam bir başarıya erişti. Da- ha sonraki yıllarda Darmstadt ısmı, dunyanın her köşesinde, "ileri musi- ki" mefhumuyla bir arada anılmaya başlandı. Dört bucaktan İlk günlerinden — başlayarak okul, gittikçe artan nisbette, müilletler- arası bir mahiyet kazanmıştı. 19 da ziyaretçilerin yalnız binde doku- zu Almanya dışından geliyordu. 1948 de nisbet yüzde 6'ya, 1949'da 27'ye yükselmiş, 1952 yılında 40'a varmış ve 0 zamandanberi de değişmemiş- rakamlar, okula yabancı mı leketlerde gösterilen ılgının deliliydi. Darmstadt Tatil Kursu, bu şöhretini reklam vasıtasiyle degıl çalışmasın- AKİS, 22 EYLÜL 1956 daki ciddiyet sayesinde kazanmıştı. Okulun hususiyetleri, — oraya bir defa uğrayan bir musikişinası her yıl ziyaretini tekrarlamağa sevketmek- teydi. Çünkü orada, modern musiki- nin teknik ve estetik meselelerim dost ça münakaşa edebilme imkânını bu- luyor, günümüzün musikisini bol böl dinleyebiliyordu. Halbuki, mem- leketine döndüğünde, — konser dinle- yicilerinin karşısına hâlâ Beethoven yahut Çaykovski senfonilerinin çıka- rıldığını, "Webern" isminin "Weber" diye yanlış ımlayla yazıldığını, "Si- hirbazın Çırağı"nın modern musiki diye sunulduğunu görüyordu; Geçen- lerde, Darmstadt Tatil Kursu'nun ça- lışmaları hakkında "Musical Ameri- ca" dergisine bir makale yazan mu- habir -David Hicklin şöyle diyor- du: "Darmstadt'daki konser dinleyi- cilerine bir göz gezdirince insan, me- selâ Ankara'lı bir çağdaş musiki me- Darmstadt — müdavimleri — arasında Avrupa'nın başka modern — musiki çevrelerınde de olduğu gibi- üstelik bir "gelenekçi" sayılmasıydı. Gene nesil, Schönberg'i bu bakımdan ten- kit etmekte ye onda bulamadığını, Anton, von Webern'de bulmaktaydı. Maamafih, bu iki bestekâr hakkında çatışan fikirlere rağmen, bugün ge- rek Schonberg in, gerek Webern çağımızın iki "klâsik" bestekârı ol- duğu hususunda anlaşma vardı. Açık fikirli bir dinleyici, Darmstadt'da birbiri arkasından verilen birçok kon- serde, şüphesiz, bu iki üstadın eser- lerini sık sık dinleme fırsatını bulu- yordu. Çağdaş musiki orada bir ile- rilik gösterisi olarak değil, doğrudan doğruya musiki olarak, Chopin veya Beethoven'in diğer çevı'elerde çalın- ması gibi, çalınmakta ve dinlenmek- teydi. Darmstadt'daki çalışmaların bü- yük bir kısmı, oniki ton sistemi üze- rınde yapılmaktaydı. Bunun sebebi, Darmstadt çalışmalarına — istikamet verenlerin muayyen bir doktrine bağ- Darmstadt Modern Musiki Okulu Dağ başındaki hür ses... raklısının, Schönberg'in dört kuarte- tini bir kere daha konserde dinleme fırsatını ne zaman bulabileceğini dü- şünmekte Darmstadt daki dersler bilhassa, çağdaş musikiyle olan teması ancak ders kitaplarındaki geri ve dar gö- rüşlere münhasır kalan, dolayısiyle bu musikiyi yakından tanımayan va- sat musiki öğrencisine faydalı oluyor du. Gelenekçi okullardan gelen öğren ciler orada, kendisine "çağdaş ilahlar” diye tanıtılan Sibelius, Hindemith, Bloch isimlerinin bahis mevzuu bıle edilmediğini görüp şaşırmakta, ders kitabında "Schoenberg bir nazariye- cidir, bestekâr — değildir" dendiğini hatırlamakta — fakat bu —görüşün Darmstadt'ta "vahşet" — sayıldığını öğrenip daha da çok hayret etmek- teydiler. "Gelenekçi" Schönberg öyle bir öğrenciyi şaşırtan başka bir düşünce de, Schönberg'in, lanmış olması değildi. Sebep, doğ- rudan ruya, dunyanın dört gındakı "düşün: musıkışınaslar- dan büyük bir ekserıyetının bu me- sele üzerinde kafa yormakta oluşuy- du. Sınıflarda, dersler esnasında baş- layan münaşakalar çok defa yemek- hanelerde, bahçelerde, şehrin sokak- larında, gece geç vakıtlere kadar de- vam ediyordu se, oniki t metodıınıın değeri üstünde konuşma- maktaydı. Bu mesele yirmi yıl once halledilmişti. Münakaşalar, fiki tışmaları, bu sistemin nasıl tatbık edileceğine dairdi, Züppelik yok sathi bir ılerıcılık yapmacık olduğ Gerçi bu şekıl- bir zümre yok değildi. Her gelenekçi akora gülen her tam kadansla alay edan birkaç kişiye şurada burada rastlanmaktay- 29 armstadt'ta aşırılık ve sananlar yanılırlardı. de davranan küçük

Bu sayıdan diğer sayfalar: