20 Ekim 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

20 Ekim 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BASIN. diyebileceğimizi bildiriyoruz ve "her evzuda ara yerde kukla- lar kullanmak tertiplere girişmek bi- zim şiarımız degıldır" diyoruz. Dü- şününüz reis be Üstelik tas- "sen Mükerrem Barola kukla dedin" diye bizi mahküm etmek insanın hu- kuku kanunları ve nihayet kendisini ma pek zorlaması değil de, ne- dır" Ustelık yalan da yazmamışız. Bizim kanaatimizce bizzat Başbaka- nın çekilmesi lüzumu gelip çattığında bir makale neşretmişiz. Makalenin başlığı "Hâlâ mı çekılmeyeceksınız Adnan Bey?"dir. Bunu ifade için kikaten tertiplere girişmediğimiz, ara yerde kilerciler veya bostancıbaşılar kullanmadığımız bugün hâlâ ortada değil midir Şimdi "kukla" mevzuunda durumu hülâsa edelim. Bizzat Mükerrem Sa- rolun taraftarları eski Devlet Baka- nına bir rol yakıştırmışlar, bunu Baş- bakana telkin etmeye çalışmışlar. gazetelerine yazmışlar. Biz diyoruz ki "Hayır, bu rolde şahıslar bulmaya kilmesini isteseydik, ona çekiliniz derdik". İşte, Türk Sesi gazetesi! İş- te Akis'in yazısı! Mükerrem Sarola kukla rolünü kim yakıştırıyor, her- kes görebilir. Bu mevzudaki masumi- yetimizin bundan riyazi delili hatıra gelebilir mi? Reis beyfendi, Temyiz Ceza Da- iresinin ilâmında bahis mevzuu e- dilen üç yazı hakkında söyleyecekle- rim bu kadardır. Yukardan beri iza- hına çalıştığını husus Akis'in hilafı hakikat hiç bir şey yazmadığı, hatta şeref kırıcı telâkki edilebilecek ke- limelerin mecmuanın malı olmacığı- dır. Hiç Kimseyi itham etmedik, hiç Dr. Mükelrem Sarol Bakan mı, bakanlık mı? kimse hakkında isnatta bulunmadık. Neşriyatımızda galiz kelimelerin bu- lunmadığı bizzat iddia makamının teslim ettiği bir hakikattir. Galiz ke- lime kullanmadan hakikatlerin yazıl— ması ise, kanunların bize tanıdığı bir haktır. 6334 saydı kanunu teklif eden hükümetin Başkanı Adnan Mende- resin bu dâva vesilesiyle İzmirde söy- lediği ve gazetelere akseden sözleri- ni hatırlıyorum. Hüküm geçen sonbaharda Izm de hakkı, İspat hakkı!. Kanunlarımız bu r Kalnak, öllemiyotdanız KLOROFİLLİ Mental TABLETLERİ KULLANINIZ H YÜğvaklli MENTAL tubleten ağıt #üyar öden nahap lıhılııı şerinde ha adas KLÖSOMLİÜ * MENTAL TABLETLEĞİ hakkı pek âlâ tanıyor. İşte Metin To- ker.. Yazdıklarının doğruluğunu ispat etti, beraat kararı aldı" diyordu. A- ma o hakikatlerin yazılmasından şu veya bu zat haysiyetlerinin rencide olduğu zehabına kapılmışlar. Taktir edersiniz ki o hususun benimle bir il- gisi yoktur. Reis beyfendi, maruzatımın sonuna geldim. Müsaade buyurursanız gene huzurunuza gele gide Öğrendiğim bir usulünüzü yerine getirmeye çalışa- yım. Mahkemeler basın dâvalarında hüküm tesis ederken bir demokrasi- de basın hürriyetinden ne anlaşılma- sı gerektiği, öyle rejimlerde gazeteci- lerden ne beklendiği hususlarındaki fikirlerini ifade ediyorlar. Ben de bir demokraside basın suçlarından sa- nıkların hakimlerden ne bekledikleri ni söyleyeyim. Reis beyfendi, vatandaşların ara- sında ihtilâfların çıkması tabiidir. Bu gibi hallerde taraflardan biri kud- ret sahibi de olabilir. Hatta dâvalara siyasi mülâhazalar da karışabilir ve adalet huzuruna çıkarılanlardan biri- nin yola getirilmesini sadece şikâyet- -i değil, bütün bir mekanizma iste- yebilir. O şikâyet, bunun için bir vâ- sıta telâkki edilir. Ama nihayet her İhtilâf hakimlerin önüne gelecek, ha- kimlerin önünde halledilecektir. A- daleti temsil eden ve elinde terazi tu- tan kadının gözlerinin bağlı bulun- ması sebepsiz değildir.. Reis beyfen- i, bir demokraside o kadın gözlerir nin bağım aralayıp huzuruna sev- kedilenlerin şahsiyetini gözetlemeye ne teşebbüs eder, ne nezzÜİ.. Hatta, başına yıldırımlar yagdırıl— ması tehdidi altında tutulsa bile.. As- lında da yağacak bir yıldırım yok- tur ya.. Asıl yıldırırnlar, vicdanla- rından muazzep olanların nasibidir. O yıldıranlar, 1nan1nız er veya geç, bir gün mutlaka yağ Mahküm edilmek, edılmemek hap- solunmak, olunmamak.. — Bunların hepsi ikinci derecede kalır. Hakkım- da istediğiniz kararı veriniz. Sizden hiç bir şey talep etmiyorum. Madem ki bu kürsüde Türk milleti adına a- dalet tevzi ediyorsunuz, sizleri sade- ce hakimlerim değil, aynı zamanda avukatlarım olarak telakki ediyorum. Benim niçin iki seneden beri huzu- runuzda bulundurulduğumu anlama- manız imkânsızdır. l—lakkımı koru- yunuz, kâfi reis beyfendi". Celsenin sona Metm Tokerin konuşması bura- da bitmişti. Fakat müdahil veki- linin müdahale ettiği görüldü. İddia- sına göre sanık mahkemeye son sözü sırasında yeni deliller veremezdi. Reis avukata "burası huku mahkemesi değil" diye ihtarda bulundu. Bildir- diğine göre duruşma henüz bitme- mişti ve mahkeme kararım tefhim etmemişti: Bu bakımdan deliller el- bette ki tetkik olunacaktı. Sonra mahkemenin dâva defteri karıştırıldı ve duruşmanın 1 kasım 1956 perşem- be günü saat 15'e talik olunduğu bil- dirildi. AKİS, 20 EKİM 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: