September 21, 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

September 21, 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milyon Türk liram 1961 30,7 1952 132,5 1953 bA4A 1954 231,5 1955 180,5 1956 457,7 Gerek tarım kredi, gerek tarım satış kooperatifleri kaynakları kifa- yetli olmadığı için Merkez Bankasına müracaat ediyorlardı. Başka bir de- yımle Ziraat Bankasının açmış oldu- ğu zirai kredilerin büyük bir kısmı da enflasyona müncer oluyordu. Enf- lasyon, başlangıçta iştahla yenilip sonra hazım güçlükleri tevlid eden bir yemeğe benzediğinden, zayıf ve orta sınıfı ortadan kaldırıyor, zavallı küçük çiftçiler para şişkinliği dev- rinde borçlarım ödiyemez hale geli- yorlardı İşte demokratlar vaktiyle almış oklukları yanlış kararların kefaretini bu sefer gene millete ödetmiye kalk- tılar. Meclisin seçim — kararı verip kendini feshedecegı celsede 400 mil- yon liralık zirai krediyi beş senede beş eşit taksitle ödenmek üzere te- cil ettiler. Çiftçi vatandaşlar zaten ödeme kudretinden mahrum bir ha- le gelince yapılacak — başka bir şey yoktu. Eğer krediler vaktiyle iyice 'tevzi edilmiş, kredinin istihlâke kay ması Önlenebilmiş, kredilerin vadele— rine göre gereken tevziat yapılabil- miş olsaydı, o zaman aksak olarak a- lınmış kararlar neticelerini bu şekil- de vermez ve o politika aksak olma vasfına hak kazanmazdı. Çiftçiler şimdi tarihi bir vazifeyle karşıkarşı- yadırlar, kendilerine yapılan vaadler maddi ve manevi sahada tahakkuk etmemiştir. Zirai gelişme fiyaskoy- la neticelenmiş, zirai krediler kredi müessesesinden beklenilen semereleri vermeğe muvaffak — olamamışlardır. İktisadi hayat — kat'iyetsizlik içinde- dir, bir hedef ve rotadan mahrum- dur zirai kredilerin tecili nefes dar- lığı içinde kıvranan bir hastaya sun'i teneffüs —ettirme — teşebbüslerinden farksızdır. Asıl düşünülmesi gereken mesele borçların tecili değil, borçlu- ların borçlarım nasıl ödiyebilecek ha- le gelmeleridir. Bunun için evvelâ gelir artmalı, sonra herkes bu gelir artışından rahatça teneffüs edebile- cek hale getirilmelidir. İktidar ise bu hususta sessiz, tecil ettiği çiftçi borç- larının kendine sağlayacağı oylardan emin vaziyettedir. Hâlbuki büyük ekseriyetiyle bu memlekette vatandaş ların sağduyusunun, doğruyu yanlış- tan ayırma kaabiliyetine olan itimat tamdır Zaten önümüzdeki seçimlerin or- taya koyacağı hakikatlerden biri, genç demokrasimizin ölüm kalım müca- delesi yapmakta olduğu bu safhada bu sağduyunun varlığı veya yoklu- ğudur. Varsa nurlu bir güneş bize aydın ufuklar açacak, yoksa hürri- yetlerimiz daha da kısılacak, mahru- miyetler tahammülsüz bir hale gelip Vatandaşlar omuzlarının taşıyamıya- cağı bir yük altında en aşağı bir teş- rii devre daha refah yüzü görmiye- ceklerdir, AKİS, 21 EYLÜL 1957 Hürriyetsiz Kalkınma İ ktisadi kalkınma ve — hürriyet bağdaşabilir mi? — Muhalefete sorarsanız, iktisadi kalkınma an- cak hürriyet nizamı içinde müm- kündür. Hürriyet olmadıkça ikti- sadi kalkınma —dejenere olmaya mahkümdur. Bir hürriyet rejimi kurmak id- diasıyla iş başına gelen D. P. ik- tidarı, muhalefetin aksine hürri- yetler pahasına bile olsa, iktisa- di kalkınmayı ön plana geçirmek- tedir. Hattâ bu mahfillerde yeni fikirler tomurcuklanmaktadır. sas olan, iktisadi — kalkınmadır, deniyor. Fazla hürriyet iktisadi kalkınmaya zarar verme ektedir. O halde, bir müddet için, hurrıyet— ler kısılabılır Hakikat acaba birbirine zıt bu iki tezin neresinde yatmakta- dır? Demokrası, aşağı yukarı hal- kın çoğunluğunun arzu ettiğinin yapıldığı rejimdir. Hoşa gitmeyen tedbirlerin, bazan ikna yoluyla halka benımsetılmesı dür. Meselâ Nehru, bunu yapma- ya uğraşmaktadır. Hindistan de- mokratik bir nizam içinde halkı ikna ederek iktisadi — kalkınmayı hızlandırmaya çalışmaktadır. Fa- t ikna metodunun — hudutları vardır Halkı ıstedıgınız derecede kemeri sıkmağa edemezsiniz. Bu sebeple Hindistandaki iktisadi büyüme hızı, en otoriter metotla- ra baş vuran Demir Perde mem- leketlerine nazaran bir hayli ya- vaştır. İ ktisadi kalkınma için memleke- timizde hürriyetleri kısmayı ge- rektirecek sebepler mevcut mu- dur? D.P. iktidarının şimdiye ka- dar takip ettiği iktisadi siyasete bakılırsa, bu sualin cevabı hayır olacaktır. Zira, yedi senedir ikti- sadi kalkınma, Kristof Kolombun yumurtası gibi, kolayca gerçekleş- tirilecek bir mesele olarak düşü- nülmüştür? Yatırımlarla beraber, istihlâki artırmanın mümkün ola- bılecegıne ınanılmıştır İktidarın n çok övündüğü meselelerden bi- rı de istihlakin yükselmesidir. Ko- c rakkamlarla suslu Zafer gazetesı her gün bu artışla Övün- mektedir. Halktan hıç bır feda- Maliye Yeni münakaleler Hğıkümet Büyük Millet Meclisinin n toplantısına bir malt kanunla geldi. Daha doğrusu birçok idareler iktidarın gider ayak sağa sola serp- tiği nimetlerden istifade imkânını bul- dular. Filhakika ek ödenek kanunuyla Doğan AVCIOĞLU karlık beklenmemektedir. Bilâkis cömert iktidarın —lütfundan fay- dalanmaya davet edilmektedir. Zaten, diğer az gelişmiş mem- leketlere nazaran düşük olan ya- tırımların finansmanı, dar gelirli- lerin sırtına — yüklenen, morfinli vergi — enflâsyona — bırakılmıştır. Yüksek zirai — gelirlerin vergilen- dirilmesinden bahis bile edilme- mektedir. Ehemmiyetsiz arazi ver- gisinin artırılmasından dahi vaz geçilmiştir. Gelir ve intikal vergi- lerine son zamanlarda yapılan zamlar, ithalâttan alınan hazine hissesi; gittikçe Aartan bütçe açı- ğına bile tesir etmıyecek kadar e- hemmiyetsizdi Döviz kaynaklarının koruma- sı da aynı çok cömert sıyasetın bir hediyesidir. Mahdut döviz im- kânları cömertçe sarfolunmuştur. Bugün rastladığımız yoklar, mazideki cömertliğin bir neticesi- dir. İktidarın Başının Çanakkale nutkunda iddia ettiği gibi yoklar, şuurlu bir kemeri sıkma siyaseti- nin zaruri bir icabı değildir. Se- çimler arifesinde kahve ve 51,5 milyonluk diğer istihlâk maddeleri ithali, iktidarın kalkınma uğrunda mahrumıyetı göze almayı ne ka- dar az düşündüğünü göstermekte- dir. Kısacası D. P. iktidarı en kolay yolu seçmiştir. Halktan açıkça, hiç bir fedakârlık istenmemekte- dir. İktisadi kalkınma banknot matbaasının — himmetine bırakıl- mıştır. Buna rağmen bu kolay ik- tisadi kalkınmayı gerçekleştirmek için hürriyetleri kısma lüzumun- dan bahsedilmektedir. Hoşa gitme siyaseti takip eden bir iktidar ta- rafından gelen böyle bir iddianın, ciddiyet ve samimiyetine inan- mak çok zordur. Bilâkis, şimdiye kadarki ikti- sadi gidişin muhasebesini yapmak için hürriyete ihtiyaç vardır, Fa- D.P. iktidarı, en harcıâlem iktisadi malümatı, bir devlet sır- rı gibi saklamakta, serbest müna- kaşayı kanunlarla az çok önleme- ye çalışmaktadır. Ve ondan sonra her fikir gibi Batıdan gelen "ev- velâ kalkınma sonra hürriyet" na- zariyesinde, tutumunu haklı gös- terecek bir mazeret aramaktadır. kabul olunan tahsisat yekünu 116,600 bin lira olup bunun muhtelif daireler arasında dağılışı şöyleydi: Karayolları - 75.000.000 T.L. Dev. Su İşleri 27.000.000; Köy okulları ya- pımına orta ve ilkokul yaptırma der- neklerine 6.000.000; Dernekler ve köyler tarafından inşa veya tamir et- tirilecek camilere ve diğer hayrata 3.000.000; Basın Yayın U. M., Nafia

Bu sayıdan diğer sayfalar: