28 Eylül 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

28 Eylül 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER m Küfrevi Keramet sakalda mı?. den atılması, D. P. için, buralarda tam bir intihar olmuştu. Ne yapıp ya- pıp yeniden Kufe i D. P. ka- zandırmalıy Durumu böylece Beyefendiye bil- diren Yardımcı, vazifesini yapmıştı. Artık bundan sonrası — Beyfendinin yüksek kiyasetine kalıyordu. D. Genel Başkanı bir zamanlar kendisini en acı bir dille diktatörlükle itham eden genç Şeyh Efendiyle te- mas temin etmenin çarelerine bak- mıştı. Şimdi seçim arifesinde idi. Es- ki hesapları karıştırmanın sırası de- ğildi. Beyfendi de biliyordu ki doğu vilâyetlerinde pek geniş bir bölgede Küfrevi sülalesine âdeta tapılır. Pek çok seçmen, onların bir , parmağının hareketi ile reylerini şu veya bu par- tiye verip seçim, şansını değirtirive- rirler. O halde, kerameti kendisin- den menkul bu genç Şeyhle anlaşma- nın yolunu bulmak lâzımdır. Genç Küfrevi önce bu davete pek de müsbet cevap vermek istememiş- ti. Ancak ne de olsa yüzbinlerce mü- ridini düşünmek zorundaydı. Onlara herhangi bir baskının — yapılmasına yüreği dayanamazdı. Gerçi bir taraf- ta bir zamanlar ettiği "isbat hakkı- misbat hakkı" gibi lâflar vardı ama bazı mecburiyetler tahtında, insanın da tükürdüğünü yalaması lâzımdı. Nitekim genç Şeyhin vicdan muhase- besi hayli kısa sürdü ve sırf yüzbin- lerce müridinin hatırı için yeniden . P. saflarına alınmasına rıza gös- terdi. D. P. Genel Başkam da kendisi- ne aşırı bir alâka gösteriyordu. Doğ- rusu bu alâkayı karşılıksız bırakma- malıydı. Bunun için de iyi yol bir an önce seçmenleri olan murıtlerıne gidip nasihat, etmekti. Reyler D. P. ye verılmelıydı İşte Genel Başkanla beraber yapılan uçak seyahatinden evvel alınan karar bu idi. İstanbul E— debiyat Fakültesinden mezun, bat memleketlerinde uzun yıllar kalmış, üç - dört yabancı dil bilir genç Şeyh, Hazretleri müritlerinin yanına gider- ken matruş bir yüzle gitmenin doğru olmayacağını da düşünmüş olmalıydı ki bir şeyhe yakışır tarzda sakal da bırakmıştı. bilhassa Karsı bu sakallı halıyle do— laşmış ve n gayri resmi bir mufettışı olarak Il İdare heyetlerini çağırmış, kendilerine nasihatlarda bu- lunmuştu. C. H. P. nin kalesi olan Kars ta, bizzat kardeşi Şeyh Cesımı— adaylığını koyuyordu. — Böylec dogu vilâyetlerini bır defa daha feth edecek ve D. P. ye teslim edecekti. Bir zamanların çok şeyler ümid e- dilen Kasım Küfrevisinin son durumu işte bu idi. Dün isyan ettiği partiye bugün boyun eğmiş bir sözde fikir kahrama Savcının Konsültasyonu u haftanın başında salı günü Ankara Baş savcısı ile iki tanın- mış doktor, Ankara Merkez Ceza ve Tevkif Evine gelerek, — hapisha- nenin revirinde C.M.P. Genel Baş- kanı ve Kırşehir Milletvekili Osman Bölükbaşıyı muayene olmaya çağır- mışlardı. C.M.P. Genel Başkanı Osman Bölükbaşı, geçen hafta perşembe gü- nü hapishane idaresine hasta olduğu- nu ve hastahaneye sevk edilmek is- tediğini bildirmişti. Ancak, bundan sonra Bölükbaşı bir daha Pazartesi gününe, kadar hastahaneye gitmek arzusunu izhar etmemişti de ancak salı sabahı hastahaneye sevki husu- sunda bir dilekte bulunmuştu. Böyle, dört beş gün geciken bir talep, doğ- rusu hapishane idare sim ışkıllendır— . Bu işin içinde bir bit . Durum derhal Cumhuriyet Baş Savcılığına bildirilmişti. Aca Bölükbaşı dışarda bir tertip mi ha- zırlamıştı da, salı günü hastahaneye gitmek ıstıyordu Yoksa C.M.P. liler tam o hastahaneye giderken bir mi- ting yapıp yolları kesecekler de Bö- lükbasıyı hapishane ideresinin elin- den mi alacaklardı? Bu bir tuzak miydi ? İşte, bütün bu ihtimalleri düşü- nen mütedebbir Baş Savcı Rahmi Osman Bölükbaşı Doktoru — savcı... Ergil yanında tanınmış iki Cıldıye mütehassısı da okluğu halde bun tahkik için bu haftanın başında Salı sabahı Ankara hapishanesini şeref- lendiriyordu. Savcının da bizzat ka- tıldığı, revirdeki konsültasyon neti- cesinde Bölükbaşının gerçekten has- ta olduğu meydana çıktı. İki doktor- la bir savcının vardığı teşhis "sedef” enilen bir hastalığın Osman Bölük- başıya bulaştığı idi. Sedef bir nevi deri hastalığı idi ve hemen tedavisi gerekiyordu. Rüyalara giren hayal Bolukbaşı hapishanede yakalandı— ğı sedef hastalığı 11e -uğraşa dur- sun, dışarda da, son günlerde sayı- ları 2000 e yaklaşan avukatları Bö- lükbaşıyı tahlıye ettırebılmek uğraşıyorlardı. telif tahliye talepleri reddedilmişti ama — avukatların ümitleri kırılma- mıştı. Aylardır süren mevkufiyetten sonra nihayet hazırlık evrakı ta- mamlanmış ve Bölükbaşının 9 E- kimde mahkeme huzuruna çıkacağı tebliğ edilmişti. Avukatlar mahke- me heyetinden yüzde yüz birtahliye kararı alacaklarını ümit ediyorlar- dı.. Bizzat Bölükbaşı da ilk mahke- mesini müteakip tahliye edılecegıne inanıyor ve buna göre hazırlanıyor- niş bir seçim kampanyasına girişe- cekti. Tek gayı D. P. Genel Baş- kam ile Cumhurbaşkanının her git- tiği yere gitmek ve oralarda konuş- tı. Muhtemeldi ki rüyalarında hile Adnan Menderesin hemen ar. kasından kursuye çıkıp bütün D. P. oylarım dahi kendi lehine topla- dığını görüyordu. AKİS, 28 EYLÜL 1957

Bu sayıdan diğer sayfalar: