28 Eylül 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

28 Eylül 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

C E M İ Y E T Ayşe Sultan Atatürk'ün izinde... Suriye Dışişleri Bakanı Salah Bit- tar Amerika'ya giderken bir saat kadar Yeşilköy'de durarak gazeteci- lerle konuştu. Hep dostlukları bahse- den Bakan şöyle dedi: "Biz Tür- kiye ile dost olmak ıstıyoruz Kom- şuluk bunu icab ettir merikan Ayan Meclisinin De- mokrat üyelerinden T, Mc Donald İstanbul'da muhabilerle görüşürken Kıbrıs meselesine dair fikri sorulun- ca şu cevabı verdi: "Sözüm leketinizde iyi karşılanımıyacağını biliyorum ama, ben taksime taraftar değilim." K omedi ustası Muammer Karaca'- Demokrat Parti saflarında si- yasi — vazife almasından birkaç gün sonra "halk sanatkârı" Aziz Basma- cı da ona iltihak etti. Beyoğlu ilçe seçim kuruluna dahil olan sayın sa- natkâr imar ve kalkınmanın tamam- tanıması için Demokrat Partinin ik- tidarda kalmasının elzem bulunduğu vesaire gibi mevzularda gazetecile- re"bir haydi tuluat yaptıktan sonra, bir suale cevaben, kendi adayhgını koymayı duşundugunu de söyle dı Aynı gün Halide Pişkin'in de y tarafından aday gosterılecegı rıvayetı çıktı. Bu adaylık ihtimal- lerinin bazı vatandaşlar tarafından niçin hayretle karşılandığını anla- mak zordur; ihtimaller tahakkuk e- derse sanatkarların yeni yerlerını yadırgamaları için hiçbir sebep gö- rülmemektedir. I stan 'bulu ugrak yeri yapan Arap "aristokrasi'"'si ve idare- 28 cileri arasında gelenler, gidenler, ka- rak'ın eski 'başbakanı Sir — Nuri Said Londra'dan uçakla teşrif e- dip doğru Hilton Oteline indi. Sabık ekselans nedense gazetecilerle — gö- rüşmek istemediler. Kralının alacağı kıza nişan yüzüğü getirmek gibi mühim bir vazifeyi muvaffakiyetle tamamlamış bulunan Irak Başbakanı Ahmed Cevdet ile saray nazırının şereflerine — verilen bir ziyafetin güzide davetlileri ara- sında Cumhurbaşkanı Celâl — Bayar, Başbakan Adnan Menderes, ve Dev- let Bakam Fatin Rüştü Zorlu da var- dı. uudi Arabistan Kralının — erkek kardeşlerinden milyarder - prens Abdullah Bin Abdül Aziz Al uçakla ve maiyetiyle gelip Yeşılkoye ondu. Arapçadan başka dil bilme- dıgı iddia olunduğundan muhabırler kendisiyle görüşemediler. as Sultanının küçük kızı — Ayşe Sultan tekrar İstanbul'a gelerek bir basın toplantısı yaptı. Önce tür- lü güçlük çıkaran ağzı sakızlı saray nazırının bertaraf edilmesinden son- ra da erkek muhabirler pek not ala- madılar ve söylenenleri kız arkadaş- larından öğrenmeğe — mecbur oldu- lar. Zira yirmi yedi yaşındaki güzel prenses son derece dekolte siyah ka- dife elbisesinin içinde- cidden cazipti. Söylenenlerin özü: — Fas'ta Atatürk inkilâplarının yapılmasına çalışıl- maktadır, fakat dini taassubun şid- deti yuzunden Türkiyeye nisbetle a- ğır gitmek Zzarureti vardır. Beş kız doğurup erkek doğurma- sından ümid kesildikten — sonra Kral Faruk tarafından boşanan sabık kraliçe Feride'nin iki aydır Boğazi çinde bir dostunun — yalısında din- lenmekte olduğu meydana çıktı. Ga- zetecilerden saklanmakta olan sabık kraliçe kısa bir müddet sonra tnem- leketimizden — ayrılacaktır. Sebep ikinci sabık kraliçe Neriman'ın İstan, bula geleceği bildirilmektedir. Tanınmış sanatkârımız — Lerzan Bengisu artistik; tahta oymalar- dan mürekkep bir sergi açtı. Sergi- i nefis eserleri takdirle seyreden İstanbullular Lerzan Hanımın sanat dışı marifetine de aynı — derecede hayran kalarak hep şu suali sordu- lar: "Odunu nereden buldunuz?" çin yoksa şahid ol" — atasözünü bilmeyen bir vatandaşın işgüzar- lığı ile İstanbul telefonlarının peri- şan hali bir araya gelince vuku bu- lan bir hâdise polisi saatlerce boş yere uğraştırdı. at Ergün adında genç bir tüccar telaşla zabıtaya mü- racaat ederek bir telefon konuşma- sı esnasında hatlar karışınca kalın sesli bir erkeğin "Cesedi daha kal- dırmadık, sen lâzımgelen şeyleri ha- zır et, te, ben parayı bulunca gön- deririm" gıbı şeyler söylediğini duy- duğunu bildirdi. Polisin gayretli tahkikatı sonunda yakalanan — Ka- sımpaşalı bir bakkal telefonda nor- mal bir cenaze kaldırma — işinden bahsettiğini açıklayınca mesele an- laşıldı. on zamanlarda, bazı sinir hasta- larının doktorlardan aldıkları raporlarla yetkili mercilere müraca- at ederek kahve istedikleri bildiril- mektedir. Kendilerine müsbet cevap verilir de bu müracaat şeklinin te- sirli olduğu haberi yayılırsa mezkur makamların kadrolarını bir genişletmek mecburiyetinde cakları muhakkaktır, zira memle- ketimizde şu veya bu madde sıkın- tısı yüzünden, sinir doktorundan ra- por alamıyacak pek az — vatandaş kalmıştır. Bır Amerikan fırması bazı ticaret odalarımıza — müracaat — ederek "hatıralık" kahve kaşıkları 1stem1ş— tir. Memleketimizde kahve — bulun madığına göre kahve kaşıklarının ihracında bir mahzur görülmese ge- rektir. Hattâ pilsiz radyo, mürek- kepsiz dolmakalem, lâstiksiz otomo- bil gibi başka hatıralıklar da ihraç etmemiz mümkündür AKİS, 28 EYLÜL 1957

Bu sayıdan diğer sayfalar: