28 Eylül 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

28 Eylül 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şu Avrupalıların Sefaleti !... Şu D.P. Türk iyesinin Saadeti!... P. iktidarının yıllardır. hem kendine hem de vatandaşlara âdeta zorla inandırmağa çalıştığı bir sloganı vardır; Her şeyin iyisi bolu, güzeli bizdedir. Bizde bula- mıyacağınız eşya, erişemiyeceğiniz meta yoktur. Bu kanaatin, başarı kazana- mamış olmanın sürüklediği — bir ruh haleti ve bir aşağılık komp- leksinin mahsulü olduğunda elbet psikologlarımız ittifak — edecekler- dir. Ancak bu ruh haleti son za- manlarda öyle bir hüviyete — bü- rünmüştür ki rahmetli Recep Po- keri anmamak imkânsızdır. Kendi acı, çok acı şartlarımızı idrak etmek, buna sabırla katla- nıp daha fazla çalışmak için teşvik icap edeceği yerde çocukça böbür- lenmeler ancak rüştüne ermemiş bir siyasi zümrenin tezahürleri ol- maktadır.. Ancak iş bu kadarla da kalmamaktadır. Şimdi bir de Av- rupalıların geçim derdinden, sıkın- tılarından, sefaletlerinden bahis a- çılmaktadır. Netice itibariyle de- nilmek istenmektedir ki, şu Avru- palıların sefaletini görün de halini- ze şükredin' ğ Tahsisattı Basının "alaylı" baş- muharrirleri gerek yazıları gerek çeşitli yerlerdeki - konuşmalarıyla bu fikri aşılamağa çalışmaktadır- lar. İ ktidar basınının mağşuş adamla- rından bir tanesi son aylarda, Batı Avrupa memleketlerinde "u- zunca" bir müddet ikamet etmiş- tir. Devletin kesesinden -yani sizin, bizim kesemizden, bol dövizle bu- ralarda seyahata ve eğlenmeğe "mecbur" edılen bu zat, döner dön- mez "büyüklerine" Av palıların içinde kıvrandıkları sefaleti hikâ- ye etmeğe başlamıştır. Avrupada mal yokluğundan, olsa da para yok- luğundan, ev derdinden, ahalinin vitrinleri yalnız seyrettiğinden, yi- yecek azlığından bahis açan mağ- şuş başyazar belki bu şekilde sar- fettiği dövizin ağırlığıyla ezilen vicdanını hafifletmek istemiştir. Döner dönmez Türkiyede refaha, bolluğa kavuştuğunu her vesiley- le gürültülü bir şekilde ıfade eden yazar, Avrupadaki ikamet "ceza- sı" nın sona ermesınden - tabil an- cak zahiren, memnundur. Yazıla- rıyla da Vatandaşları safça bir gayretle iknaya çalışmaktadır. Üs- tadın bu yazılarına ve sözlerine Hanyayı ve Konyayı bilen Türkle- rin ve yabancıların acı da olsa sa- dece gülecekleri bir gerçektir. An- cak mağşuş yazar, bazı şeyleri ilâ- ve etmeği unutmuştur. Meselâ dı- şarıya çıkmak saadetine eren her- kesin niçin bavullarını ve çantala- rını kucak kucak akla hayale gel- AKİS, 28 EYLÜL 1957 Aydemir BALKAN mez en basit eşyalarla doldurdu- unu!. Meselâ şu çanta çanta ılaç- ların, tüplerin, şişelerin hikmeti vücudunu.. Onları bırakalım m, sa- bun, ayna, krem, traş bıçagı, ıgne, kahve, peynir, hardal v Acaba bütün bunlar D.P. nın mesut Türkiyesinde, D.P. nin refah içeri- sinde vatan sathında yok mudur?.. Sefalet ıçerısındekı Avrupadan, müreffeh Türkiyesine şu basit malzemenın aktarılması a- caba sadece dostlara bir şaka ol- sun diye midir?... Avrupanın se- faleti.. Her yıl kemerini bir de- lik daha daraltmağa mecbur olan vatandaşların -tabit kem: lanların. İktidar sözcülerii nı çız dikleri bu sefalet ve saadet tablosu önünde ne duşunduklerı, veya nıç sadece düşündükleri kendileri i- çin elbet bir ibret vesilesi olmalı- dır. Ancak bu ilenin gecikme- mesi hepimizin faydasınadı S Avı'upalıların sefaletı .D.P. yazarını lâfları Avı'u dakı kedıler bıle guleceklerdır Her devrin, her "şefin dalka- vuğu, basit ruhlu insanlar bütün cemiyetlerde vardır. Bir dereceye kadar da bunlar o cemiyetlerin manevi muafıyetlerıne hizmet e- den bir nevi virüslerdir. Ancak başka yerlerde bunların bizde oldu- ğu kadar büyük kitleye hitap ede- bilme şans ve ımkanları yoktur. Onun içindir ki Türkün bu çeşit ınsanlar m tesir- lerinin az olmasına dikkat etmesi lâzımdır. Şu - Avru; palıların sefaletı Bu sözler konjonkt lehimize olmasına rağmen zaruret ve ısti- rap içinde kıvrandırılan, büyük, pek üyük bir çogunlugu en basıt ihti- yaçlarını dahi tem n mil- letimizle alay e tme degıl de ne- dir?. D.P. iktidarının, seçim hırsı ve gayretiyle dahi olsa, bu çeşit kü- çültücü alaylara fırsat vermemesi bir vatan borcudur. Çünkü sabırlı ve vakur Türk milleti hemen her şeye tahammül etmiştir. Yalnız bir şeye asla; gururu ile oynanma- sına hiç bir Türk anamaz. Köylüsünden kentlisine; işçisinden rençberine kadar fakrü zaruret i- çerisinde bırakılan Türk milleti a- caba böyl ce yalancı tablolarla 0- yalanmağa daha ne kadar taham- mül edecektii . Her ahalleden bir milyoner çıkmasını övünme ve- silesi yapan D.P. iktidarı; bu mil- yonerlerin diğer yurttaşlarının se- faleti üzerine zengin olduklarını inkâr ettikçe, bu sorunun nı veremiyecektir. Ancak bu bekle— yiş sadece kendi çukurunu kaz- maktadır... Pamuk tarlası Seçmene taviz.. car ıstıhsalının 1 300 bın tondan aşa- ği düşmesi bekleni Bu durum karşısında yalnız fıat farkından Ötü- rü pancar müstahsilinin eline 20 mil- gibi ratle gelişen sanayı şubele ridir. Yalnız bu şubenin gelışmesının milli ekonominin pek yararı üolm dığı artık anlaşılmış bulunmaktadır. Çünkü iktisaden kalkınma safhasın- da bulunan memleketler artık istih- lâk endüstrisini kurmak yoluyla kal- kınma şıkkını terketmiş bulunmakta- dırlar. Bugün daha ziyade ithalâtı kısıcı veya ihracı geliştirici sanayile- rin kurulması yoluyla kalkınma şık- kı tercih edılmektedır İkinci olarak daha Türkiyede milli şeker ıstıhlakı ıkıyuz bin tonu pek aşmamışken üç- yüz bin ton raddesinde şeker istihsa- linde bulunmak istihlak edilmeyen şe- kerin ihracı meselesini ortaya çıkar- tıpkı 1958 yılların- ihracında karşı- laştığımız meseleye benzer bir durum ortaya çıkarmaktadır. Kilosu doksan küsur kuruşa mal olan şekerler Yu- nanistan ve Yugoslavya gibi mem- leketlere 30 31 kuruştan satılmakta- Arad zarar ise gen am- baçlı şekil d Merkez Ba! kası emıs— yonlarıyla karşılanmaktadır. Aşağı- da zikrolunan rakkamlar Şeker Şir- ketinin Merkez ankası tarafından reeskont ettirilmiş senetlerini göster- mektedir. 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: