9 Kasım 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

9 Kasım 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gelin oğlan evine giriyor Direnmesi nın yanından çekilir alınır. Davullar zurnalar çalarken yola düşülür. Ayak bastı parası elin evinden ayrılan kafile, eğer bir köyden bir başka köye gidi- yorsa, hemen bir yol kavşagında yo- lu kesilir ve damat tarafından bir a- k bastı parası verilmeden yol ve- rilmez Işte geçen haftanın sonunda Anka- ra Konya yolundaki harap asfalt ü- zerinde asgari sürati 100 kilometre olan hususi plâkalı bir arabanın için- deki altı kişi Önlerinden giden ve u- cunda soğanlı bir bayrak sallanan bir başka otomobil görünce, hayretel yavaşladılar. Öndeki bayraklı otomo- bilin içinde beyaz gelınlıkler gıymış bir başka otomobil görün rakla öndeki arabayı takıbe baş— ladılar. Arkalarından uzunca bir ka- file teşkil eden kamyonlar ve trak- törler geliyordu. Ankara Konya as- faltının 100 üncü kilometresine gel- mişlerdi ki, bir yol kavşagında Ön- deki araba İçerden bastan aşağı lacıvertler giyinmiş — yakaları kenarındaki ceplerinde kırmızı men- diller, renk renk kalemler ve çiçek- ler bulunan adamlar indiler. Arka- larındaki arabanın kendilerini takip etmesi <«meraklarına — dokunmuştu. Üstelik arkadaki arabadakiler saygı lı insanlara benziyorlardı. Zira defa- larca yol verdikleri halde, bir gelin arabasını geçmek nezaketsızlıgını de gostermemışlerdı İlk arabadan inen- ler, ayak üzeri kısaca — konuştular. Ondekı araba, kız almaktan gelıyor— du Köyde dugunlerı vardı. er "çiğneyip geçmezlerse" arkadaki ara- badakiler de, düğünlerine buyurabi- lirlerdi. Gelin arabasının eli tabanca- lı sahiplerinin bu candan alâkası, AKİS,, 9 KASIM 1957 vaadi koparıncaya — kadar. hususi arabâdakileri memnun etmiş- ti: Düğüne davetli olarak katılmayı kabul ettiler. Arabalar yeniden yola düştü Davetsiz misafirler Arabalar bir müddet sonra, sözüm ona, asfalt olan yoldan ayrılarak toprak yola saptılar. Düğün sahipleri- nin gidecekleri Köşker köyü, bu yo- lun on kilometre kadar ilerisindey- di. Gerçi, yol pek muntazam değildi ama, her halde o berbat Ankara Kon- ya asfaltından daha iyiydi. Yalnız bir iki yerde sular ve çamurlar yolu bozuyordu. Oralarda — da arabaları arkadan gelen motorlar — -traktöre motor diyorlardı, çeker geçirirdi. Hu- susi plâkalı arabadaki davetsiz ya- hut yol üstünde davet edilmiş misa- firlerin yolculuğu, bundan sonra hay- li eğlenceli geçti. Hemen her köy- den geçişlerinde, Önleri bir kere ke- siliyor ve. yolu kesen gençler gelin arabasından para almadan yolu aç- mıyorlardı. Karanlıkla beraber kırk haneli Köşker köyü halkının çoluk çocuk biriktikleri meydanlıktan seçi- lerek köye girildi. Bu arada silâhlar patlıyor, naralar atılıyor, davullar zurnalar çalınıyor ve köy kadınları agızlarıyla "Tu.. Tu.. Tu.. lu.. Tu.." di- ye acayip sevinç çıglıkları koparı— . Birten adındaki g Balâ- nın evine değil, oğlan akrabaların- dan birinin evine indirildi. Yüzü ge- linliğinin ucu ile sıkı sıkı kapalı idi. Gelini getiren otomobil kapıya da- yandığında gelin: "Otomobilden in- mem" diye dayattı. Arkadaki husu- si plâkalı otomobılden inenler şaşır- mışlardı. Hattâ o kadar ki çlerın- den biri eğildi ve gelının kulağına: "— Aman kızım yapma ayıptır, bak YURTTA OLUP BİTENLER ta buraya kadar gelmışsın şımdı bu- rada inmem dem u?" diye nasihat bile vermege kalkıştı Meger bu da Balâ köylerinin bir adeti imiş. Gelin tam kapıya geldiğinde cılve yapar "inmem' tuttururmuş. Burada ortaya kaynana çıktı Tatlı bir dille "— İn kızım; in, bak sana şu — karşıdaki tarlayı bagışhyorum boynuna dâ bir altın takacağını" de- Kaynanasından bu vaatleri alan gelın arabadan indi ve eve girdi. Gi- rilen ev damadın amcalarından biri- nin evi idi. Gelinle gelen diğer misa- firler de ağırlandılar. Gelin, yalnız kadınların bulunduğu bir odada a- yakta duruyordu. Gelinine yeni bir şey bagışlayan kaynana, gelinin yü- zünü açtı ve etraftakilere gösterdi. Yeni gelinin yüzünü gören komşu ve akraba, kadınlar hemen oracıkta el- lerinde tuttukları hediyeleri gelinin önüne koymağa başladılar. erke damat evine olan yakınlığına, koca— sının kudretine göre bir hedıye veri- yordu. Görümcelerden biri bir "pan- dantıf' bir başkası bilezik verdi. Kay-, ve yakın akrabalar altın Verıyorlardı Konu komşu isa gelının Öönüne ya elbiselik bir kumaş a da para atıyorlardı. Saat gecenin dokuzu falan olmuş, yatsı namazı kılınmıştı ki, başlarında bir de İ- mam bulunan kafıle gelıp gelini al- dı ve damadın evine götürdü, oda- sına koydu. Kapı aralıgında tama- men eski usulle bir imam nikâhı kı- yıldı, mıhrı müeccel" tesbit edildi. Ondan sonra da sağdıçların verdik- leri nasihatleri dinleyen damat, arka- aşlarının sırtına indirdikleri Kıyası- ya yumruklar arasında, gelinin bu- lunduğu odaya sokuldu ve düğün sona erdi. böylece- Gelinin yüzü açılıyor İlk görecek olan kaynana

Bu sayıdan diğer sayfalar: