14 Aralık 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

14 Aralık 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

raklıydı. Vittorio De Sica iki yıl bir prodüktörden öbürüne dolaşıp bu hi- kâyeyi filme almak için kandırmağa çalışmıştı. Fakat mevzu hiçbirine ca- zip görünmüyordu: Bir işsiz, çalı- nan bir bisiklet; bisikletin düşen bir baba ogul. alınacak nesi vardı? olurdu? Kendi prodüktörlerinden ü- midi kesen De Sica, bu sefer İngil- tereye, Am erıkaya başvurdu ama oralardan da birşey çıkmadı. Bir ara Amerikalı prodüktör David O. Sel- znick teklife yanaşır gibi — olmuştu, yalnız başrolün Gary Grant'a veril- mesini istiyordu. Antonio rolünde Gary Grant! Doğrusu De Sica'nın bu mevzuda Selznick'e — söyliyeceği çok şey vardı ama kendisini tuttu, biraz taviz vererek Henry Fonda'yı teklif etti, onu da Selznıck kabul et- medi. Fakat De Sica ne olursa olsun bu filmi çevirmek istiyordu. O za- man eşten dosttan borç para topla- dı, prodüktörlüğü üzerine aldı. Ma- demki bütün riski göze alıyordu fil- mini bildiği gibi çevirmek hakk Yıllardır kafasında olgunlaşan siklet Hırsızları" için hiçbir profes- yonel oyuncuya başvurmadı. radı taradı, Breda'da bir demir-çelik fab- rikasında çalışan Lamberto Maggi- oraniyi buldu, Antonio rolünü ona teklif etti, yalnız bir şart koştu: Film tamamlandıktan sonra Lamberto işi- nin başına dönecekti. Zira adamın hayatının altüst olmasını istemiyor- du. "Bisiklet Hırsızları" nın seyircile- ri De Sicanın bu seçimde ne kadar isabetli davrandığım teslim Zayıf, ince, uzun yapılı, omuzları ha- fif çökük, hafifçe kamburu çıkmış, ciddi yüzlü bir Bredalı fabrika işçisi, işsizliğin ne k olduğunu, kıy- metli bir çalışma âletini kaybetmenin neye mal olacağını pek iyi biliyordu. Bruno için de aynı şey söylenebilirdi. De Sicanın bir tesadüf neticesi rast- ladığı küçük Enzo Staiola bir mülte- cının ogluydu Beş altı yaşlarında omik ettiler: ından beri beyazperdenin gördüğü en iyi çocuk oyuncuydu. Çocukları hiç- bir rejisörün başaramıyacağı kadar ustalıkla kullanan De Sicanın elinde nzo Staiola, unutulmaz bir tip ya- ratmaktaydı. Zaten "Bisiklet Hırsız- larının bütün oyuncuları için aynı şey söylenebilirdi. Hıçbırı profesyonel olmayan bu kadro için "oyun" 1lâfı yersizdi; hiçbiri rol yapmıyor, kendi hayatlarından bir safhayı tek- rarlıyordu. De Sica, oyuncular gibi çevreyi de gerçek hayattan seçmişti. Filmde stüdyo içinde çekilmiş bir tek sahne yoktu. Bir şaheser Profesyonel olmıy,; tabii dekorlar, study dışı çe- kim, bütün hakiki neo-realist film- lerde olduğu gıbı işin şekle ait cep- hesiydi. Asıl mühim olan "Bisiklet Hırsızları"nın mevzuu, içtimai değe- ri, sanatçı cephesiydi. "Bisiklet Hır- AKİS,I4 — ARALIK 1957 oyuncular, sızları" basit mevzuu basit kahraman lar vasıtasiyle harpten sonraki en mühim içtimai derdi, işsizliği ele a- lıyordu. Ama filmde 1şsızlıkle doğru- dan doğruya ilgili sahneler pek azdı. "Bisik Hırsızlan" — hiçbir propaganda — gayesi — gütmüyordu, sadece cemiyetteki bir takım ha- yati meseleleri seyircinin gözü nüne seriyordu. İşin fazla ne gitmeyenler bu filmde çalınan bir bisikletin peşine düşen baba oğulun hırsız-polis hikâyeleri- ni andıran macerasını gorebılırlerdı Ama "Bisiklet Hırsızları" — dikkat bir seyırcının gözünde bundan çok i- leride bir mâna taşıyordu; bisikletini çaldıran işçinin hikâyesi ardında, ça ğımızın en büyük tra]edılerınden bi- ri gizliydi: İşsizlik, sosyal güvensiz- lik, insanlar arasında dayanışma ek- sikliği, fakirlik, sefalet... Filmin he- men her sahnesı sanki hıç farkında derini- sadece, Bisiklet Hırsızları Bisiklet değilmiş gibi, basit görüntüler ar- dında alabildiğine — derinleştirilebilen bir güçteydi; her sahnede harp sonu cemiyetinin bir bozukluğuna rastla- nabiliyordu. Filmin daha ilk sahne- leri küçük bir iş bulmak ümidiyle bekliyen işsiz kalabalığını gösteriyor- du. Bu topluluktan uzakta, yalnız başına, bütün ümidini kesmış, kayıt- sız Antonio görünüyordu. Antonio iş buluyordu ama bununla mesele hal- ledilmiyordu ki, ona çalışma âleti de lâzımdı. O zaman etraftakiler her türlü insani duyguyu bırakarak An- tonio'nun elinden işi kapmaya çalışı- yorlardı; zira onların da besliyecek- leri bir aile vardı. Antoino ise işi ka- çırmamak için yalan söylüyordu... Ya küçük Bruno? Mektebe gide- cek yaştayken benzin istasyonunda çalışan bu afacan çocuk? "Bisiklet Hırsızlarına o büyük derinliği ver- SİNEMA mekte hemen hemen sembolik bir mâna kazanan, kendisi ortalıkta pek az görünen bisiklet kadar Bruno'nun da rolü var. Zira Antoino'nun mace- rası bugünü, şımdıkı zamanı anlatı- yorsa da küçük' Bruno'nun seyirciye devamlı — surette duşundurmektedır Pek çok Antoino'nun macerasını “"müessir' fakat telaf'ısı mümkün bir hâdise ola- rak görebilir, ama Bruno'nun varlığı buna imkân bırakmıyor. Bruno istik- bal ıçın insana hem ürperti, hem ü- mid veriyor. Bruno hayatın çok erken geliştirdiği çocuk rahatlıgını pek ça- buk kaybetmiş bir küçük adam basından daha Zeki, daha mucadelecı daha şuurlu; tecrübesi babasınınkini az zamanda aşacak. Hayatlarının mühim bir gününde geçirdikleri bu macera ıse tecrubelerın en büyüğü, zira Antoino bu maceranın sonunda bısıkletıyle bırhkte umıdini de kay- 'ndan bir sahne bahane bediyor ama, küçük Bruno hayatı da- ha iyi anlıy_(_)r,__ daha iyi hazırlanıyor, ranlığın ve kalabalığın — içinde kay- bolurken gösteren kotumser bitiş 1- çınde en ümit verici nokta "Bisiklet Hırsızlan" sınemanın en büyük eserlerinden bırıydı Büyük sanat eserlerinden çoğunun başına geldiği gibi de, ilk önce tam bir ka- yıtsızlıkla karşılandı. Fakat az son- ra bu kayıtsızlık büyük bir heyecana çevrildi mükâfatlar birbirini takibet— n büyük mükâfat ta hiç şüphesi 1957 yılındakı Belçika Mılletlerarası Film ve Güzel Sanatlar Festivalinde verildi: Sinema dünyasının yüzlerce yüzlerce tanınmış sanatçısı "Bisiklet Hırsızlan"nı bütün sinema tarihinin en güzel oniki filmi arasına sokmuş- ardı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: