28 Aralık 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

28 Aralık 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİYE MALİ SAHADA Fiatlar Ben esmeri fındık ile. ocaman paltosu ıçınde oldugun— dan da heybetlı gözüken, çalımın an D. olduğu hemen belli, kel li fellı zat yanınd akin Huk daha ne yapsın be biraı der, portakalına, fındığına, fis- tığına varıncaya kadar duşunuyor B l bol yiyin, hükümete dua edin" ordu. Kellı felli zat yalan söylemiyordu. Gayretkeş Ticaret Bakanlığı elini, lokman hekimin ilâcı portakaldan a findık ve fıstığa dahi atmıştı. Sevgılı vatandaşların vitamin ihtiya- cını portal alori ihtiyacını da fin- dık fıistik temin edecekti. Eh bu za- rurf ihtiyaç maddeleri ucuzladıktan sonra geriye ne kalıyordu ki? Tica- ret Bakanlıgı alini en önemli işlere Şu bir türlü gelmiyen dağın arkasındakı ucuzluk artık daha fazla nazlanamıyacaktı.. — Fındık, — fıstık ucuzladıktan sonra gerisi kotaydı. Gelgelelim bu ucuzlatma karar- larından tüccar 'hiç memnun değildi. Bir türlü şımdıkı kayıbını, eski karlarına saymaya" razı olmuyordu. Odalar Bırlıgı İdare Heyeti ş kâyet- imi ilgili Bakanlıklara bildirmişti. Şıkayetlerın bir türlü sonu gelmiyor, yeni heyetler Ticaret ve Başbal lık kapılarına dayanıyorlardı Bu he- yetlerin en ilgi çekicisi AKİS'in ev- velce bahsettiği Ege çırçır fabrika- ları temsilcileriydi. Bu haftanın ilk gunlerınde Başbakanla görüşmek ü- raya geleceklerdi. Çırçır- ardır bu randevuyu hazır. "Çok zengin olmıyan, hep- e D. P. li" heyet "lisanı Beyfendiye dertlerini Beyf ndinin yumuşa- yI uşamıyacagı merakla bek- lenmekteyd cılar haft lıyorlardı si sanayıcı münasip le arzedeceklerdı Ticaret Oda seçimleri M. M. açıldığından bu yana en sakin celselerinden birini aktedi- yordu. Geçen haftanın sonunda cu- üydü. Günd ma günüydü. ündemde — muhtelif sözlü sorular vardı. ardan ir smı — cevaplandırıldı, bir hatap olan Bakanın Mecliste bulun- maması dolayısı ıle talik edildi. Sıra kanun tasarılarının müzakeresine gelmişti.. Cumhurbaşkanlığı ve B. M. M. bütçelerinde yapılan aktarmalara ait tasarılar müzakeresiz kabul edil- di. Odalar ve Borsalar Birlikleri u- zuvları. seçimleriyle alâkalı tasarı için de uzun boylu münakaşa edilece- ği umulmuyordu. Ne varki tasarı görüşülmeye başlandı Bir evvelki tâ. sarının müzakeresiz ve kolaylıkla ka- bulünden sonra doğrusu bu —tasarı Meclıse arzedildikten sonra söz alan C. H. P. nin sakinliği ve soğukkan- AKİS, 28 ARALIK 1957 hlığı ile maruf hatibi Hıfzı Oğuz Be- kata kürsüye geldi. Bekata Odalar ve Borsalar seçimlerinin mutat tarih- ten, de geriye bırakılmasının doğura- cağı aksaklıkları belirtti. Son derece mukni bir tarzda konuşuyordu. Gel gelelim hemen Bekatadan sonra kür- süde edipliğiyle meşhur Sanayi Ba- kam Samed Ağaoğlu boy gösterdi. Agaoglıı odalar seçımlerının kendisi- ni pek ılgılendıren bir mevzu olma- masına rağmen, Bekatanın, eski bir arkadaşı olan Bekatanın,- komisyon çalışmaları hakkmda Meclıse şıka— yette bulunm. rinde gım soylıyerek soze başladı Gerçek— n de Meclisin havası Bekatanın a- çıkladıgı hakıkatlerden sonra hayli değişmişti. Bekata Meclis komisyon- larına hükümetin müdahale etmeme- si gerektiğini belirtmişti. Ağaoğlunun maksadı bu değişen havayı yeniden eski mecrasına sokmaktı. Bu uğurda bütün hitabet ve edıplık kabılıyetı- ni kullandı. Hatta oka!ı ki Büyi Fuzuliyi bile yardımına çağırdı. On- dan beyitler okudu. Bekata - Ağaoğlu münazarasın- dan sonra diğer hatipler de konuştu- lar. Bilhassa C. H. P. lıler odalar se- çimlerinin altı ay yerine bir yıl geri- ye atılmasına şiddetle muhalefet edi- yorlardı. Zaten Ticaret Komisyonu da, Ticaret Ve Sanayi Odaları ve Bor- saları İdare Kurulu Ne hikmettir bu altı ayı az bulan t, seci ir sene te- hir edilsin diye ısrar edi; lse - nun tasarısı üzerinı onuşan An ara Milletvekili Hıfzı Oğuz Bekata olmalıydı. Ankarada seçimlerden be- ri tuccarlara pek itibar gösterilmi- yordu. "Lisanı münasiple" konuşma- İarına rağmen tüccarlar şikâyetçiy- diler. Böyle bir anda seçim yapılırsa ağırbaşlı ve uysal İdarı Heyetının yerini maazallah kimler alacakt Ti- caret ve Sanayi halefet gibi idare gelebılırdı Yoo.. doğrusu bir yılda seçim fazlaydı.. Bir yıl sonra şim- dıkı acı günler ıınutuluı', yine eskisi gibi tüccarla iyi geçinildiği günlere dönülürdü.. Eh o zaman seçimlere de sıra gelirdi. ONBİNLERİN DÖNÜŞÜ SAMİM KOCAGÖZÜN BÜYÜK ROMANI 320 sayfa, 400 kuruş YEDİTEPE YAYINLARI P. K. 77, İSTANBUL Okuyucu mektupları Politikacılar — hakkında 0 Aralık tarihli Ulus, büyük puntolu bir, tekzibe sahne ol- muştu. Aceleyle sayfayı çevirip tek- zibin kime ait olduğunu anla m. Ö i rımdan gayfı 1htıyar1 su mle dökülüverdi: "— Tevfik Ilen vazi- fesine başladı." Şefik Köroğlu - Boyabat H. P. bir çok Avrupa mem- leketınde olduğu gibi, ihtisas komisyonlarını diğer adıyla "Gölge Kabine"yi teşkil edince Zafercileri bir telaştır aldı. Onların bu aşırı te- laşları bize tarihi bir fıkrayı hatır- lattı: Karamanoğlu Mehmet 1411 senesinde Osmanlı Devletinin o tarihteki bas şehrı olan Bursayı mu- layının arkasından başka kuvvetle- rin geleceğini zannederek muhasa- rayı bıraktı, alelacele uzaklaştı. O kadar acele kaçıyordu kı nedimi dayanama: nım! Os- manogullarmm olusu den böyle kaçıyorsun. Ya dirisi gelseydi ne- yapacaktın?" dedi. Mustafa Özhanoğlu - Ankara M eclis. kürsüsünden — Çalışma Bakanı Hayrettin Erkmen C. P. yi casusluk ve casus kullan- mak suçlarıyla itham etmiş. Allahım sen bilirsin! Şu memleket sathındaki mılyonlarca insa bu hir halkı reyleriyle iktidardan hoş- lanmadığını açıkça ifade etti. Baş- kentte on binlerce memur Var ve bu şahıslar hem de devlet sek- töründe vazife görüyorlar. Ama bu isnad hastalığını mazur görmek ge- rekir. Diken üstünde — oturanların haleti ruhiyesi dünyanın her tara- fında böyledir. Mehmet Kınacı * Ankara Diş Politika hakkında ıbrıs meselesınde dogrusu Nu— da çekilmiş fotoğraflarını görünce tebessüm etmekten kendimi alama- dım. Birleşmiş Milletler camiasında Turkıyeye ilkin muhalif ve sonra da müstenkif bir tavır takınan dost nde verdiğimizi okumuştuk. Oldu ola' cak imdi akıp kızını alalım da şu basiretli dış politikamızın ye- ni bir kazancı daha o Hüsamettin Palay Mersin 17

Bu sayıdan diğer sayfalar: