19 Nisan 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

19 Nisan 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İtibaren ikramiyeleri kaldırılan me— murlar, maaşlarını yüzde 60 zam olarak alacaklardı. Yani eski hesaba göre, ikramiyeler beş yerine yediye Çıkıyordu. Demek ki tasarı kabul edı— lirse, gelecek yıl maaşlarda yüzde 1 bir artış olacaktı. Teni kadrolar 1961 e kadar bitirilemezse, yüzde 20 zam daha yapılacaktı, işler gene tamam- lanmazsa, 1 e yeni bir yüzde 20 sam tanınmaktaydı. Muayyen müd detlerle yapılan bu zamların, fiat yükselmelerine Ç bağlanarak — an'ane haline gelmesini temenni etmek la- zımdı. Fuarlar Neo - atomik stil Aylardan beri lafı edilen — Brük- sel Fuarı, nihayet bu haftanın ortasında kapılarını acıyordu. Faa- liyetlerin hızlandırılmasına rağmen, açılış günü bütün hazırlıklar bitiri- lememişti, sebeb de âdet üzere kre- dilerin kâfi gelmemesıydı Büyük ba- lonlardan teşekkül eden yarının sem- bolü "Atomiu düşünüldüğünden üç misli pahalıya mal olmuştu. Mu- halefet tabii ki fırsatı kaçırmamış, devlet parasını hovardaca — israf eden sosyalist iktidara çatıyordu. Fuar masrafları, gelecek seçimlerin Kanunu Doğan AVCIOĞLU lık net kazancı eskisine — nazaran yüzde kırkbeş gibi mühim bir nis- bette artacaktır. Tabii ki bu artış, fiatlar yerinde durursa bir mana ifade edecektir. Aksi halde, Zzam- mın bir müddet sonra sadece ismi yadigâr kalacaktır. Bu sebeple me- murların terfihine hakikaten ehem- miyet veren bir iktidarın maaşları fiat yükselmelerine karşı da koru- maya hazır olması lâzımdır. Esa- sen memurların bugünkü sıkıntı- sı fiat yükselmeleri — karşında en ufak bir müdafaa silâhına sahip ol- mamalarından ileri gelmektedir. İş- çi ücretlerinin az çok bir gecikme ile fiat hareketlerini takip edebil- melerine mukabil, memur maaşları hemen hemen yerinde saymaktadır. Bu durumda memurlar için fiat- lardan korunmak, maaş yükseltil- mesinden daha mühim bir hale gel- mektedir. Ne yazık ki yeni tasarı bu hususta müsbet birsey getirme- mektedır Memurlar eskisi gibi ha- seviyelerinin gittikçe düşmesi tehlıkesıyle karşı karşıyadır. O hal- de hiç değilse her yıl memur maaş- larını geçim endekslerine nazaran otomatik bir seklide avarlamak ge- rekmektedir. Maliye Bakanı bu şe- kilde, personel masraflarının ne kadar artacağını evvelden bilerek, bütçesini ona göre yapmak İmkâ- nına kavuşacaktır. Memurları hakikaten — düşünen bir iktidarın, başka seçebileceği bir yol mevcut değildir. AKİS, 19 NİSAN 1956. Türk Pavyonunun maketi Türk - kahvesi içmeye baş mevzuu olmaya namzetti. Ma- amafih fuarı — görenler, Belçikalı mükellefler gibi düşünmeyeceklerdi. Aylardır dünyanın en meşhur mimar- ları, Brükselden üç kilometre öte- de yarının binalarını yaratmakla meşguldüler. Cam ve metalden mal- zemeleriyle mimarlar neo - atomik devrin stilini vermeye çalışıyorlar- ı. Fuar için herşey inceden inceye hesaplanmıştı. Normal — olarak on beş bin yatağa sahip olan Bruksel garsoniyerlerini seferber ederi misafirlere yetmiş bin yatak hazır— lamıştı. Şehrin merkezinde turist- ler için muazzam bir otel inşa edil- miş ve bütün Brükselliler ziyaretçi- leri evlerinde yatırmaya davet olun- muşlardı. Yatak işi tek elden ida- re edilmekteydi. Elektronık âletlere sahip olan Logexpo'nun memurları, otel isteyenlere doksan sanıyede yatacağı yeri, söyleyecek — duru daydı. Buna rağmen Belçıka Huku— meti, davetlisi zenci şefi — Lukengo Bope Mabintshi'nin üçyüz haremiy- le geleceğini hesap edememişti. Bu üçyüz kadını nerede ağırlamahy- dı? Neticede onları getiren — vapu- run otel olarak kiralanmasına ka- rar verildi. Fuar ıçınde herşey ince elenip sık, dokunmuştu. Meselâ — Fuarın kapısına kuçuk çocukları bırak- mak mümkündü. Bir yaşından ufak çocuklar için bir kreş — mevcuttu. Bilhassa 7-12 yaş arasındaki çocuk- lar için kurulan eğilence sarayı muh- teşem birşeydi. tüm sarayı, — ilmin son terakkilerini tam manasıyla or- taya koyacak mükemmellikte hazır- lanmıştı Güzel. sanatlar sarayında yanın en nefis tabloları ve heykellerını seyretmek mümkündü Pavyonlardan dört — tanesi, bil- hassa nazarı dikkati — çekmekteydi. Bunlar, Rus, Fransız, Amerikan ve Vatikan pavyonlarıydı. Türk pavyo- buyurmaz mısınız? nuna gelince, doğrusu bu pavyon için. de elden gelen esirgenmemişti. Türk Pavyonunun tanzim ve tertibi ile Basın Yayın ve Turizm Umum Mü- dürü Munis Faik Ozansoy bilhassa vazifelendirilmişti. Bu iş için bir yıl- dan fazla bir zamandır hazırlıklar yapılıyordu. Müzelerimizde bulunan türlü kıymetli eşya, daha evvelinden ambalajlanmış ve hassısların nezaretinde yola çıkarıl- mıştı. Türk Pavyonunda yapılacak moda defileleri için mankenler se- çilmiş, en nadide kumaşlardan elbi- seler dikilmişti. O kadar ki Fuarda bu elbiseleri teşhır edecek manken- lerin seçiminde yete — hanımları adeta birbirlerine gırmışlerdı Her- kes bir yolunu bulup fuara gitmek istiyordu. İşte bu haftanın başında Belçikaya müteveccihen yola çıkan Ozansoy tam tayyereye bineceği s rada ayak üzeri gazetecilere bır be— yanat vermiş ve Turkiyenin fuarda en mükemmel bir şekilde temsil edi- leceğinden emin bulunduğunu söyle- mişti, öyle ya bu fuar için milyon- lar harcanmıştı. Koca koca binalar yaptırılmış, müzelerimizin dünyada bir eşi daha bulunmayan nadide eş yaları yollara dökülmüştü. Kılıç kal- an ekiplerimiz, modern, bestekârla- rımız, heykeltraşlarımız, tiyatro ya- zarlarımız hep bu sergi için hazır- lanmışlardı. Elbette ki 52 milletin katılacağı bu milletlerarası Fuarda boyumuzu gösterecektik. kal- kınma hamlelerimizi anlatan pano- lar - ki bunların hazırlanması için on binlerce lira masraf edilmişti - hiç şüphe yok ki dünyanın öbür mil- letlerinin agızlarını hayretten bırakacak cesamette idi. sekiz yıldır iktisaden nasıl kalkındı? u, son derece — cafcaflı panolarla yabancılara gösterilecekti. Pe mümkündü ki, bu panoları gördük- ten sonra bazı milletler bizden ders bile alacaklardı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: