4 Ekim 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

4 Ekim 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER bu tezi benimsedi. Parti Kongresinin Makarios plânını kabulü istene- cektir. En müfrit muhafazakarlar bile, Kıbrısın Commonwealth içinde kalması ihtimalini — işitince yumu- şadılar. Gerçi astlem Kıb- rıstaki Ingıhz askerleri ve orada tatbik edilen baskı usülleri hakkın- da söyledikleri pek beğenilmedi a- ma, Makariosun yeni teklifi herke- sin ağzını açmağa kâfi geldi. Ma- karios, meselenin uzun vadeli netice- leri bakımından - aslında hiç tâviz vermediği halde, büyük bir fedakâr- lıkta bulunmuş gibi — gözüküyordu. Hattâ, bunun tesirlerim arttırmak için lüzumlu teferruat da unutulma- mıştı. Yine Atlnada sürgün bulunan Girne piskoposu Makariosun Rum dâvasına ihanet ettiğini, Enosisten vazgeçmemek lâzım — geldiğini söy- lüyor, böylece Başpıskoposun pek bür ir tâviz verdiği intibamı u- yandırmak istiyor! du Kıbrıstaki Rum Beledıye başkanları da Lefko- şede Dervişin evinde toplanmışlar, Makarıosu desteklediklerini ilân et- mişlerdi. Bütün bu tertipler o derece muvaffak oldu ki, bu haftanın orta- larında İngiliz kabmesı, MacMillan Plânının tatbikini şimdilik geri bı- rakmanın yollarını araştırıyor çok ta- raflı bir konferans toplayabilmek için Atinadaki havadan istifade et- mek istiyordu. Bu arada, Nato Ge- nel Sekreteri M. Spaak'ın gayretle- ri de gözden kagnuyordu. Yunanlıla- rın NATO'dan çekilme tahditleri kar ısında telâşa düşen Spaak, Ati- aris, Londra ve hattâ Washing- ton arasında mekik kumaktaydı. meselesımn safhaya — girdiğini seder etmez, Eisenhower'le olan randevusunu bile iptal ettirip Parise koşmaktan çekinmedi. Amerika da, plânın tehiri fikrini desteklemektedır Spaak ve Amerı— kanın t karşısında Londra muşanuştır Ingıltere NATO'nun ar- zuladığı, Türkiye, Yunanistan — ve Kıbı'ısh liderler arasında bir konuş- maya razıdır. Yalnız, İngiltere Mac- Millan plânını tatbıkten vazgeçme— mekte ve konuşma zeminini İngiliz plânının eşkıl etmesini istemekte- unanistan, plân tatbik edilme- mek şartıyla, konuşmalara razıdır. Mesele bu satırların yazıldığı sıra- da Ççıkmazda bulunuyordu. Temel anlaşmazlık mevzuu Adada bir Türk temsilcisinin b ası nokta- sında toplanmaktadır Yunanıstan her ne pahasına olursa olsun, Türki- yenin en Adaya ayak basması- nı önlemeye çalışmaktadır Bunun için de NATO'dan çıkma tehdidini silâh olarak kullanmaktan vazgeç- memiştir. Hâlen Türk Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs Başkonsolosu Burhan Işının temsilciliğe t sek tasdike sunmuştur. Ama İngiliz plânının tâ- e, yani temsilciliğin kaldırılma- 16 Spaak Telâşlı bir adam sına müncer olabilecek müzakere kapıları kapanmamıştır Önümüzde- ki günler mühim hâdiselere gebedir. Türk Hükümeti, temsilciliğin kaldı- rılmasına rıza gösterdiği takdırde, taksim tezi bir daha belini doğrulta- Iâlayacak şekilde baltalanmış olacak- Dış Politika Konfederasyon yolunda ftanm başında — Tahrandan yükselen bir ses, Türkiyede derin akisler bıraktı Ses, İran Şahının sesidir. Memleketinde kalabilmek ve tahtım koruyabilmek için en iyi yo- lun idam sehpası kurmak olmadığım Nuri es Said tecrubesıyle ogrenen Şal, giriştiği "Demokrasi kurma" yretlerı arasına basın toplantıları- nı da bir kaç haftadan beri sokmuş- tu. İşte hükümdar bu haftanın ba- şındaki son toplantıda Türkiye, Pa- kistan, Afganistan ve İran arasında bir konfederasyon kurmak fikrinden bahsetti. Bu sözler tabii, Cumhur- başkanı Celâl Bayarın geçen hafta döndüğü bir seyahate yeniden dik- katleri çekti. Geçen haftanın sonunda — cuma günü, Esenboğa hava alanının Üze- rinden geçen sekız Jjettik bir filonun geride bırakt sümüşi renkli du- manların arkasınuan pistin üstüne dev yapılı bir uçak indi. Bu meşhur Viscount tipi uçaklardan SECdi. U- çak terminalin önüne gelip kapısı a- çıldığmda, daha tamamen yana tı— Tılmamış — merdivenlerin — üzerinde orta boyla bir adam âdeta camda kastedercesine kendini yere attı -Zaferin her yerde hazır ve nazır fotoğrafçısı Mehmet Sürenkök- Tam bu anda da pistin kenarında yer al- mış olan merasim kıtasının bandosu selâm marşını çalmağa başladı. U- çağın açılan kapısında Cumhurbaş- kanı Bayar g( zuktu Mutad olduğu üzere "besuş bir çehre ile" — hazır bulunanları seıamladıktan sonra a- gir 'ağır merdivenlerden indi. A: anda pistin sağ tarafında sıralanmış olan Bakanlar, milletvekilleri — ve protokole dahil zevat uçağa doğru koşuştular. En önde Menderes, ar- kasında Dr. Namık Gedik vardı. Ba- yarın gerisinde ise üç yaveri yer al- mıştı. Bayar karşılayıcılarına doğru yürüdü ve teker teker ellerini sıktı. Menderesle ise gene mutad veçhile, sarılıp öpüştü. , protokol sırasına — göre karşılayıcılarının teker teker, elleri- ni sıkarken, merasim kıtasının sol tarafında yer almış olan birkaç yüz Ankaralı, ellerindeki "Kunduracılar Derneği", "Saraçlar Derneği", " P. Altındag Ocağı" flamalarını salla- yarak coşkun tezahürat — yaptılar. Sonra, hep beraber şeref salonuna doğru yüründü. İşte tam bu sırada, İ kalan uçakta bir hummalı geride faaliyettir başladı, T. H. Y. işaretini taşıyan merdivenin üzerinde karınca şürüleri gibi insanlar kaynaşıyordu. İri cüsseli uçağın altına ise bir sürü araba birden yanaştı. Merdivenden İnenler, ellerinde valizler ve çanta- lar, seri adımlarla uçağın altındaki otomobillere doğru yürüyor, eşyala- rının teker teker' ve itina ile indiri- lip yerleştirildiğini gördükten sonra gene süratli adımlarla hemen ilerde kendilerini bekleyen hususi otomobil- lere binip gıdıyorlardı Bu arada u- çağın altında, biri G.M.C., biri pikap, biri de cip olmak i üzere uç askeri va- sıta, üçü hususi plâkalı, biri taksı olan dört otomobil ve bir Statio Wa- goön vardı, İlk anda bavullar, valız- ler ve çantalar başlarında sahipleri olduğu için itinayla — indirildiğinden teker teker sayılabiliyordu. 210'uncu parçadan sonra, uçak yol- cularından pek çogu meydandan u- zaklaştı ve aşağıya beşer onar atı- lan valizleri, bavulları saymak im- kânı ortadan kalktı. Uçaktan aşağı atılan eşyalar derhal askeri vasıta- lara ve hususi plâkalı arabalara dol- duruluyor du. Ö gün meşhur SEC'in karnından 28 yolcuya aıt dört yüz lâadar valiz, bavul ve çanta çıkarıl- Heyet kürkleriyle meşhur Afga- nistandan geliyordu. İrana Ve Pa- kistana da uğranılmıştı. Cumhurbaşkanı Celâl Bayarın se- yahatinin Şahın bahsettiği — fikrin sahneye konulmasıyla ilgili oldugu bilinmektedır. Bayarın Afganistan- dan sonra Paki stan ve İrana da uğ- raması, Kabil konuşmalarının hangi mevzu etrafında döndüğünü göster- me AKİS, 4 EYLÜL 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: