10 Ocak 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

10 Ocak 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gerçek Hikâyesi olmayan, bazı hususi sebeplerden Ötürü, pek iyi bilenlerdeniz. Keza bir degıl hür çok delile dayanarak ispat edebiliriz ki, hakkınızdaki hakikate aykırı ısnatlarla dolu ya- zı, cevabımızda atap tutulan dergi başyazarı ve mutlak amiri olan şahıs tarafından yaratılmış- tır. Hal böyle iken, bana hücum eden yazının altında imza bulun- mamasından faydalanarak, cevabı- mı yazının hakiki yaratıcısına kar- şı yöneltmiş olmamı, halk efkârı ahkem huzurunda bir' haksız- hk gibi gostermege çalışmak, n samimiyetle ve ne de medeni cesa- retle asla bağdaşamıyacak bir dav- ranış; teşkil eder. Gerek hakkımda- ilk isnatlar, gerekse, bu cevabı- N şkil eden "Bir tekzibin hğkâyesi" adlı yazı utlak âmiri- olan şahsın eseridir. Eğer ciddi ve samimi ola- rak aksini iddia edebiliyorsa, yazıların kendisiyle — hiçbir ' ilgisi taahhüt ediyorum. 4. Kurtul Altuğ'un cezalanma- sına sebep olan şahıs ben değilim; bizzat "mutlak âmiriniz"dir. Önce belirtmek isterim ki, Kur- tul Altuğ'un Cezalanmasında be- nim en küçük bir rolüm yoktur. Bazı gazetelerın yanlış olarak ver- dikleri haber hilâfına, — tekzibim: yayınlanmamasından ötürü ne da— va açtım, ne açılmasına muvafa- kat ettim ve ne de herhangi bir suretle bu davanın açılmasını tah- rik ettim. Bilâkis Savcının resen açtığı davayı ancak — gazetelerden öğrendim. Davadan haberdar ha- berdar olduğum gün söylediğimi, m: muvafakate bağlı bir suç sayılırsa -ki bu görüş her zaman savunulabilir, davanın deva- mına asla muvafakat edecek de- ğilim ve davanın düşmesi için be- nim yapabileceğim her türlü teşeb— büste bulunmaya da hazırım". Ni- tekim bu görüş ve kararımı, Akis Dergısmın son yazısından çok da- ılgılı şahıslara bildirilmiş da önce, bulunuyo (Bu — münasebetle kaydedey' ki, bazı gazetelerde çıkan "davayı benim açtığım" yo lundaki yanlış haberi, sırf, zaruret hasıl olmadıkça tekziple gazeteleri taciz etmemek için, bugüne kadar düzeltmek imkânına sahip olama- ım cak bu gazetelerin Ankara muhabırlennden yeri gelince mese- lâ dava 1le ilgili, haber verdikleri ir günde; bu yanlışlığı da düzelt- melerını çoktan 1st1rham etmiş bu- lunuyorum). Kurtul Altuğ'un cezalanmasıyla o derece alâkam yoktur' ki, tekzi- AKİS, 10 OCAK 1959 bimi gönderdiğim gün, bu şahıs derginin Yazı İşleri Müdürü dahi degıldı Fakat Akis'in mutlak â- ımiri, o anda Yazı İşleri Müdürü o- lan Ilhamı Soysal ın cevabımı ya- yınlam olmak maksa- dıyla, tecrubelı bır gazeteci olan Soysal'ı vazifesinden — uzaklaştıra- ak, onun yerine Kurtul Altuğ'u tâyin etmiştir. Hem de "Dergi Sa— hibi" olan Tarık Halulunun "sa- hipliği ancak İlhami So al Yazı İşleri Müdürü kaldıgı takdırde ka- bul ederim" yolunda bir şart koş- uş olmasına ragmen ve onun mu- vafakatını almadan! mdi bu şartlar altında, varlı- gından bile haberdar bulunmadığım Kurtul Altuğ'un cezalanmasına se- bep olan ben miyim. yoksa dergi- nin mutlak âmiri mi? Tekzibimin yayınlanmamasını emreden mutlak amirin. Yazı İşleri Müdürünü va- zifeden uzaklaştırdıktan sonra, bir tekzibi — neşretmemenin — cezasını yüklenecek olan mes'uliyetli maka- Başkasını tâyin edecek yerde, hıç değilse o sayı için kendisini Yazı İşleri Müdürü olarak göster- mesi gerekmez mi idi?' Görülüyor ki. Kurtul "haysiyetinin zedelenmesi — hedefi- ne yönelmiş uydurmaları cevaplan- dırmak" tan başka bir günahı olmı- yan bir şahsın tabii bır hakkını kullanmasının değil, mutlak âmiri- nin kurbanı olm Altuğ, Yukarıdaki ilk onbeş günlük hapisle 11g111d1r Zira bir tekzibi yayınlamamanın normal ce- zası, sadece onbeş günden 1barett1r Kurtul Altuğ'un cezasının bir çıkarılmasının sebebi ise, rarda da açıkça işaret edildiği üzere, hazırlanıp o mahcup gen- cin eline tutuşturulmuş olan mü- dafaanamedeki tecavüzkâr li- sandan ibarettir. Bunun günahı da, şuphesız kı yalnız ve yalnız, bir "müdafaan hazırlayacak yerde -bıze bir defa daha hücum etmek hevesini tatmin etmek yolu- na saparak- bir "taarruzname" ka- leme alıp okutan şahsa raci olmak gerekir. 5. Cevabımın suç mahiyeti ar- zettiği ve "Başyazarınıza" karşı hakaret teşkil ettiği yolundaki id- dianız ise, hem hakikate aykırıdır hem de, sizi tam bir tenakuza sü- rüklemektedir : Bana isnat ettiğiniz "ondan ona lâf taşıma gibi bir hakaret,... baş- yazarınıza yakışır" olundakı ce- vabımın, ona yö neltılmış bir haka- ret teşkıl ettiğini söylemek suretile bana karşı . hem de hakikate aykı- rı olarak- kullandığınız bu tâbirle suç islemiş ve beni tahkir etmiş olduğunuzu ikrar ettıgımzın far- kında değil misiniz? öylece de, şahsıma tevcih ettıgınız yakışık— . mecbur olmadan sıl cüret edebilirdiniz?! Benim Muammer Aksoy Yazımıza cevap verdi sız isnatlarla -sizin ölçünüze göre hakaretlerle, dolu yazınıza karşı açık bıraktığınız biricik yol olan Savcılık eliyle tekzip gönder- dahi, hurrıyet ve demokrası nasıyla tek taraflı bir mantık tem- sil etmiş olmuyor musunuz? De- mekkı, siz başkalarını tahkir edin- bu, normal bir hareket ve hür- rıyetın icabı sayılacak, başkaları- nın ise sadece kendilerine atılan taşı 1ade etmeleri bile basın hürri- yetine ve demokrasiye karşı işlen- miş bir suç telâkki edilecek! İşte mefhumların tahrif edilmesinin ve tek taraflı anlaşılmasının, — dehşet verici bir misali! Bana karşı ya- ymlan an ydurmalarm mutlak â- mirinizin eseri olduğunu yukarıda belirttiğime göre, ona-hem de is- pat hakkı dahi tanıyarak, ce , bir ha lanmıyanlar şövalye kıhgına gırıp önlerine her gelen şahsa rak savurmak hevesıne kapılmamalı— dırlar. Esasen cevabımı, geçen sayınız- da kendi ihtiyarınızla yayınlamış olmanız 'ahi, bu c başka- sına" (!) karşı bir ' suç" (') teşkil etmediğini ispat ve ikrardan başka bir manaya gelebıhr mi? Eğer ce- vabım üçün şahsa karşı işlen- miş bir suç teşkıl etseydi, yazımı yayınlamaya na- ya- zımla iddia ilgisi bulunmadığını (Devamı Sayfa 34 de)

Bu sayıdan diğer sayfalar: