10 Ocak 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

10 Ocak 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K A D | İstanbul Miniminiler arasında Guzel bir kış günü idi. Darülace- zenin kırlara bakan geniş tera- sında elli kadar çocuk güle bağıra oynuyorlardı. Kimisi pek — küçüktü, ayakkabısını ters giymişti, böylece koşup duruyordu, kimisi temiz, ki- misi pisti ama hepsi de mesut ve neşeli gözüküyorlar, şarkı söylüyor- lardı. Bir tanesi kollarına kagıtta bilezikler yapmıştı, bir pencere ca- mında aksini seyretmeğe çalışıyor- du. Bir başkası yüksekte asılı duran bir kadın çantasına zıplayıp duruyordu. kullanmaya karar verdi, uzakta du- ran bir küçük sandalyeyi çekti, ü- zerine çıktı, çantaya kavuştu ve o- u kaparak koluna taktı, büyükler Etraftan gibi dolaşmağa başladı. gülüşmeler yükseldi. Ço ara hikâyeler anlatarak onların tırnaklarım — kesen — beyaz gömlekli bir hanım, biraz ötede ço- cukları teker teker kucağına alarak seven bir başka hanıma çantayı i- şaret etti. Hanım yerinden kalkt:, çocugu çantası ile yakaladı. —Uzun uzun konuştular ve anlaştılar Çan- ta tekrar yerıne kondu, gocuk ta ha- nımın kucağı . Ama çabuk inme- si lâzımdı, çunk kuçukler adet kuyruk olmuşl ardı ve "şefkat" al- ma sıralarını bekliyorlardı! Hanım- lar gönüllü hemşirelerdi. Ekipler haftada iki gun çocukları onlara bakmaya — karar vermişlerdi. Bu gönüllü hemşireler- den Nezahat Bireyselin anlattığı hi- kâyeleri çocuklar bazan bırbırlerıne anlatıyorlardı. Mamafih ço- cukların ziyaretçileri yalnızca "gö- nüllü hemşireler değildi, iki askeri tıb talebesi genç kız, hem de çok güzel iki genç kız. yavruların elle- rinden tutmuşlar onlara rond yap- tırtıyorlardı. Güneş parlak, hava erraktı Ve çocuklar mesut görünü- rlardı. o sırada aşağıda bir araba sesi duyuldu Çocuklar tera- sın ucuna segırttıler Hepsi — birden ldi e — bağırmağa roen arabadan kumral, çok zarif in- ce bir hanım indi. Başını kaldırdı, kısacık kesilmiş saclarını ve elleri- ni sallıyarak çocukları canı gönül- den selâmladı, sonra paketlerini al- dı kapıya dogru yürüdü.. Bayram sevinci Hudadet Şakir çocukların bulun- duğu terasa geldiği zaman ora- sı âdeta bir bayram yerine döndü söylüyorlardı. O hepsini e isimlerini söy- ü erek seviyo du. Bu arada gönül- lü" hemşirelerle selâmlaştı, talebeleri ise yanına geldiler. Tıb talebeleri o- nun Üüniversiteden talebeleri idi ve Hüdadet Şakir onlara yalnızca İngi- 26 Hüdadet Şakir Nereden nereye?. lizce lisan dersi vermekle yetinme- zevkini aşılamıştı. İşte haftada birkaç gün genç üniversite- li kızlar Darulacezenın kapısını aça- rak, içeriye neşe ve hayat getiriyor- lar, çocuklarla şarkı söylüyor, onla- rın yemeklerini yedirip, ellerini yüz- lerini siliyorlardı, yerlerinden kımıl- kuyor dertlerını dınlıyorlar 1. Hüdadet Şakir o sabah, Darüla- cszenin terasındakı zıyaretçılerı gö- rünce kendisini mesut hissetti. Sene* lerden beri. haftada iki gün çocuk- lara ve ihtiyarlara gidiyordu. Ço- cuklar için çok güzel bir oyun odası ve bahçe yapmış, vitrinlerde görün- miyen oyuncakları, otomobil ve be- bekleri bulmuş, - toplamış ve getir- miş, şezlonglar ısmarlamıştı. Fakat buradaki çocuklar ılk günlerde oy— namasını ve hattâ gülmesini bilm yorlardı. Sokulsanız kaçıyorlardı, Beni Unutma Şair Ümit- Yaşar Oğuzcan'- ını mevcudu tükenmiş olan 7 kitabındaki şiirleri bir arada çıkmıştır. Fiyatı 5 lira olan kıtap U— mlt Yaşar Oğuz İş B kası Genel Mudurlugu Kredı ler Vİ Gurup Şefi — Ankara" adresinden imzalı olarak temin edilebilir. Vakıa devlet onlara iyi yiyecek ve iyecek veriyordu. Başlarında hemşi- reler, hastabakıcılar vardı, temizdi am ukların hayatla 1lgı— ek a emşireden -başka in- san, etraflarındakınden başka eşya bılmıyorlardı Çocuk gibi değil büyük gibiydiler. Daha fazla şefkate, daha fazla ilgiye ihtiyaçları vardı. — Boş vakti olan birçok hanımlar, bir çok genç kızlar bu boşluğu doldurabı— lirlerdi.. İşte Hüdadet Şakir sene- erden beri bu iş için çalışmış, Da- çok çalışkan Darula hemşire ve idarı lerın dokte/ırın yardımı ile de nıhayet iş kısmen ba- şarılmıştı Hürriyet tepesinden sola dönen bir otobüs, haftada birkaç ke- re Darulacezenın önünde duruyor ve gönüllü — yardımcıları — indiriyordu. Elbet daha yapılacak çok işler vardı. Henüz bu gönüllüler teşkılatlanama— mışlardı ve tam randımanla çalışm yorlardı ama, şüphesiz birşeyler ya pıyorlardı ve zayıfa, muhtaca yâjı- dım sevgisi, cemiyet kaygusı; ileri memleketlerde olduğu gibi bizde de yavaş yavaş yerleşiyor, yardım bir itiyat halini alma istidadını gösteri- yordu İşte bu itiyadı yapmak Hü- adet Şakirin en büyü gayesi ol- muştu. Bir tıb profesoru olan babası onu, çocuk yaşından beri hastahane- lere ve birgün de Darülacezeye gö- türmüştü. Yardım hissini ve yardım şevkini işte o zaman kazanmıştı. Umduğunu değil, bulduğunu al'buki Hüdadet Şakir ismi zihin- Hlerde bambaşka hatıraları canlan- 8 dırıyordu Bundan yı evveldı, Menemende, son harekeleri boğulurken ve Kubılayın katıllerı yakalanırken kadın inkılâplarına ilk günden beri büyük bir titizlikle hiz- met eden bir gazete, Cumhuriyet, Saray Sinemasında ılk defa olarak garp musikisi bölümünde .Türkiye ses kraliçesini seçmek üzere bir mü- sabaka tertip etmişti. Jack Tibo'nun da hakem heyetinde bulundugu bu müsabakayı o zaman yrmı yaşında olan, üç lisan bilen bir nç anne kazanmış ve Nişteki milletlerarası bir müsabakaya katılmış, günlerce gazetelerde kendisinden — bahsettir- mişti. İşte Hüdadet Şakir çarşafı atan Türkiyeyi temsilen Avrupaya giden ve orada Milletlerarası bir müsabakada altıncılığı kazanan Türkiye ses kraliçesidir. Konserva- tuvarda çalışmış, çok beğenilen rad- yo kon leri vermişti En büyük evki ve meşgalesi muzıktı Tama bu ıkıncı oglunu doğurduktan sonra ü- niversite tahsili yapmasına ve her zaman cemiyet işlerine — kendisini vermesine bir mani teşkil etmemiş- tir. insan, bü- zevkını Hüdadet Şakire göre tün enerjisini cemiyetten alır, dikçe mesut olur ve basarı kazanır. Eğitimde buna büyük önem vermek ve çocukları ilk günlerden yardıma alıştırmak, onlara cemiyet kaygusu- nu aşılamak lâzımdır. AKİS, 10 OCAK 1959

Bu sayıdan diğer sayfalar: