17 Ocak 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

17 Ocak 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TURNUSOL KÂĞIDI varilerinin böyleleri 1946 - 50 ara- sında ço müş ve sonra bun- ların haline çok gülünmüştür. Geçen hafta bu mecmuada bir tekzip çıktı. Te Hikâyesi" nin yeni kâyesi de okuyucularımızda — ma- lümdur Muammer Aksoy bu mec- uaya, Ankara Savcısının nesri i- çın nasıl olup da emir vermeğe cüret ettiğini hâlâ anlayamadığı- mla bir tekzip göndermiştir. Tek- zıp edilen yazıda adı geçmeyen bir üçüncü şahsı, Metin Tokeri hedef tutan bir küfürname... kadar ki, bu tekzipte ailevi hususlar bile fu- tursuzca bahis mevzuu edilmekte- dir. Biz bu gayri kanuni emri ye- rine getirmedik. Ankara savcısı a- leyhimizde dâva açtı. Mahkemeye gidildi, kendimizi müdafaa ettik. Geçen hafta bu mecmuada çıkan tekzip mahkemesi görülen dâvaya cevaptır! İnsaf edilsin, boyle bir hareket tarzının tekzip ile bir alâkası var mıdır? Bun var- dır diye cevap verilebilir mi? Aksoy un birinci ve ikinci tek- zipleri, — okuyucularımız bu şahıs hakkında tam bir fikir edinsinler diye bu mecmuada neşredilmiştir. Bu tekziplerde — kullanılan dil el- bette hıç kimsenin gözünden kaç- mamıştır. Sadece bu dil dahi ha- reketin ne kadar az asil olduğunu gösterecek mahıy ettedir. Ankara Savcısı Rahmi Ergilin tekzip hak- kı anlayışına sırtına dayayarak bir tecavüzleri hu mecmuada neşrettırmek kola Ak n yanıldığını bılme- si lazımdır Tekziplerinde kendisi- ne hedef diye aldığı Metin Toker, şu anda yazı yazmak haklımdan ar- avukatlığını -Metin Tokerin avukatlıgını- kimin biliyor musunuz, bizzat Muammer Aksoyun yaptığı bir dava sonunda gönderilmiştir. Bir Muammer Ak- soyu duşununuz, bir de, hapishan de bulun OSman Bolukbaşının vekıllerınden biri olduğu İçin Ivır- şehlrden C. H. P. adaylıgını kati- yetle reddeden başka bir avukatı, Bahir Kuruıtluoglunu Büyü olmak herkesın kârı olmuşa gerek! Muat r Aksoyu alıp onun id- dıalarını tecavuzlerını cevaplan- dırmak hatırımızdan i geçmez Onun iddialarından bü kısmı savcı iddialarından aktarılmıştır ve boş oldukları da mahkemelerde ortaya konulmuştur. İhtimal ki lunduğu duruşmalarda bu iddiala- rın savcılar tarafından ileri sürül- düğünü unutmuş. Bunlar şimdi AKİS, 17 OCAK 1959 Sherlock Holmes pozları takınan Muammer Altsoydan çok - evvel, Tarık Halulunun tabiriyle "Meti- nomani" ye müptelâ savcılarda or- taya atılmış, mahkemeler o savcı- ların iddiaları üzerine kaza noter- lerine varıncaya kadar bin kapıda tahkikat yapmışlardır. Bunların hayal mahsulü olduğu sadece mah- keme ilâmları ile değil, Metin To- kerın aramızda bulunmamasına e al ayni ş mer Aksoyun diğer ddıaları ise bır takım yalanlardan ibar . Mes lâ Başyazarımızın hiç bır ıdealı ol- madığını, sadece havadis sattığını şahit önünde söylediği iddiası bu yalanlardan biridir. Muammer Ak- soy, "yalancı" sıfat nı yüklenme— mek inin iddiasını ispatla mükel- leftir. Muammer Aksoyun Başyazarı- mızın şahsıyla ilgili diğer tecavüz- lerine gelince, onların bizzat Metin Toker tarafından nasıl karşılandı- uammer Aksoya söylemek ısterım Metin Toker kendisini da- ha bu pazar günü hapishanede zi- yaret eden bu satırların muharri- rine, bir sual üzerine kahkahayla gülerek, "pek eğlenceliydi, pek ke- yifle okudum" demekle iktifa et- miştir. Metin Toker, ben eminim -zira kendisini iyi tanırım.'hakikaten o tecavüzleri pek eğlenerek okumuş- tur. Ama bir hususu, bir tek husu- su burada açıklamak ısterım Me- tin Tokerin alındığı bir tek ' varsa, o da kendisine kahram gözüyle bakmakta Inat edenlerin ısrarıdır. Meti n bu ba- his geçse gulumsıyerek denize dü— şen bir çocuğu kurtarmak için so- ğuk suya dalan, etrafındakılerın alkışları arasında karaya çıktığın- da ise dişlerini gıcırdatarak Ah arkama tekmeyi atan o herifi bir elime geçirsem" diyen adamın hi- kâyesini anlatır. İhtimal ki dün- yanın mihverinin kendi vücudunun b lundugu noktadan geçtıgıne sa- iyetle kani Muam soy şahsına vergi hassaları başkaların— da da vehmetmektedir. Aksoyun tekzibi de, tecavüzleri de mühim değildir.. Dem kr asinin hakiki fazileti de zaten Her kesin ne olduğunu ergeç ortaya ko- yar çınılması mümkün ol* mıyan bır kaidedir. AKİS'te aksini görüp de hiddete kapılan ilk şahıs ne Muammer Altsoydur, ne de son şahıs olacaktır Bir takım hususla- bugünden bilinmesi, bir takım şahısların bugünden tanınması ya- İlhami SOYSAL rınki re_ıımımıze sadece sıhhat ka- zandırır. Ama ben, asıl. Adalet Bakanı- na İki çift söz söylemek istiyorum. Bu satırların muharriri, Sayın t Bu dakoglunun Adalet Butçesı vesılesıyl ütçe Komisyonunda yaptığı guzel konuşmayı hakikaten tasviple v takdirle okumuştur; Adaletin, kendısınden bahsedildik- çe zedelen bir müessese olduğu fikri bu mecmuada dalma muda— faa edilmiş, bu bu dendir ki Adalet Bakanlarının po— litika polemiklerinin üzerinde ka- lan şahsiyetlere sahip olması ge- rektiğim söylemiştir. Sayın Buda- koğlu, bizce, bunu ettiğin-, den dolayı başardı bır Adalet Ba- kanıdır. Adalet Bakanının, Adale- ti zedeleyen müdahalelerin sadece İktidar gelmediği — yolundaki sozlerıne de iştirak etmemeye im- kân yoktur. Ama, Sayın Budakoğ- lu, soyler mısımz, bunla! İ istünd. ni kerdır diye Ankara Savcısının mü- tecaviz her tekzibin altına imzasını koymasını tasvip ediyor muşunuz ve SİZ savcı olsaydınız o tekzipleri kamı na n bulur muydunuz? Elini- zi vıcdanınıza koyunuz, Ankara Savcısının hiç olmazsa bir mecmua toplattırma hâdisesinde Anayasa- a da, Basın Kanununa da aykırı davrandıgını, bunu yaparken han- gı saik neticesinde hareket ettiği- bilmiyor — musunuz ve bundan d layı o savcıya, hiç bir ceza ver- memiş olmak sizi rahatsız etmiyor mu? Biz bu mecmuayı Ankara Savcısı Rahmi Ergille birlikte çı- karmak istemiyoruz. Adalet zede- lenmesin. Adalet polemiklere mev- zu yapılmasın, Adalete tasallut e- dilmesin... Hepsine peki. a suç- lu Adalet mensupları ? Onlara mü- samaha göstermek yaraların en te- davi kabul etmezini bizzat açmak değil midir? Zira bu memlekette nihayet şe- reümız, canımız, ırzımız ve malı- ız Adaletin teminatı altında bu- lundukça biz bir medeni cemiyet vasfını kazanırız. B ugün — ıstirap çeken Metin Toker ve küçük To- kerlerdır dıye omuz sılkersek ya- nuz Savın Budako; lu, Esat Budakoglu ve küçük Bu- dakoglular ıstıraptan kendi payla- rına şe ylerın düştüğünü mutlaka görürler. O halde yazık değil mi?

Bu sayıdan diğer sayfalar: