17 Ocak 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

17 Ocak 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

R A DY O yA Teşkilât Gergin hava B asın Yayın ve Turizm Müdürlü- günün radyo — dairesinin olsun Ankara ve İstanbul radyolarının ol— sun, idareci ve memurlarındaki hu- zursuzluk asabiyet ve bedbinlik gıt— tikçe artmaktadır. Her es, kotuden betere gitmekte görmekte, beterin de beteri olabile- cegıne artı aha iyi inanmaktadır. Huzursuzluk, bılhassa İstanbul rad— yosunun idarecilerini ve memurları- nı iyiden iyiye rahatsız etmektedir. Başta radyo müdürü, program şefi ve söz yayınları şefı olmak — üzere birçok memur, ektrik — hamulesi yüksek bulutlarn başlarının üstün- de dolaştığını hissetmekte, — hattâ şımşeklerın sesini duymakta yıldı- rımların yakında yağmıya bağlıya- cağını sezmek edir. Gerginlik Istanbul radyosuna, Basın Yayın ve Turizm Bakanı Ser- ver Somuncuoğlunun yakın arkada- şı, sabık futbol hakemi 'Adnan Akın " " Turizm Temsilciliği koltuğuna otur- mak üzere İstanbul radyoevi bina- sından içeri giren Adnan Akın- ile birlikte girmiştir. Sabık futbol ha— keminin, i tbaa — mürekke koklamışlığı vardır ama,, adı Tü rk basın tarihine altın harflerle yazıla- cak bir gazeteci olduğu pek de söy- . Eli değdikçe radyonun düğ- melerini çevirmesinden başka Tad- yoculukla, iyi bir yerli turist olması dışında da turizmle alak ası yoktur! Adnan Akının yen vazifesinde bırşeyler yapması gerekıyordu Geç- mişteki bazı tecrübelerin — -basınla, radyoculukla ve turizmle dogmdan dogruya alâkalı olmıyan tecrübele- n- kendisine kazandırdığı koku al- ma hassasından faydalanarak etra- fını gozden geçırmeye başladı. Pek a da Bakanın yakın arkadaşı ılk ıcraat için uygun bir zemin buldu. Yersiz de olsa, bir pe- naltı vermek, hattâ bir kaç oyuncu- yu sahadan dışarı çıkarmak isteğiy- le yanıp tutuşuyordu. Adnan Akının keşfettiği şudur: İstanbul radyosunda, başta program şefi ve söz yayınları şefı olmak ü zere birçok memu pikerler, tek— nisyenler- programlarından, aaş veya ücretleri dışında, — para kazanıyorlardı. Buna bir son veril- meliydi. İlân programlarından maaş veya ücretleri dışında para kazanan rad- ©o personeli, Bölge Temsılcısının bu bahisteki duşuncelerını -daha rusu ithamlarını, yukarı kattan ak— seden soylentıler yoluyla öğrenince fena halde üzüldüler. Hele Bölge Temsilcisinin bu 'bahisteki düşünce- lerinin, Bakana da ulaşmış olduğu anlaşılınca bu üzüntü basbayağı bir AKİS, I1 OCAK 1959 ılan panik halini aldı. Öyle ya! Bakan bu ithamlara kulak asarsa, ekmek- lerinden olurlardı. de hiçbir suçları olmadığı, usulsüz hiçbir iş apmamış oldukları halde. Telefonla emir stelik, Basın Yayın Bakanı So- muncuoğlunun, yakın arkadaşının telkinlerine kulak astığına dair be- lirtiler de yo ok değildi. Hele, yılba- şından az Öönce. B kanın özel kale- minden İstanbul Radyosuna telefon- la, yılbaşından sonra radyonun ar- tık hıçbır ilân almaması eniri veril- diği zaman asabiyet son haddini bul- du. var ki yanlış hesap Bağdat- tan do cekti. Basın Yayın ve Tu- rizm Bakanlığının yeni teşkilât ta- Adnan Akın Ah, bir eline geçirse!. sarısı kanunlaşmadan, bu tasarıya göre radyolarda ilân mevzu hareket degıldı ndaki akisleri, yasagın yeni bir emirle kaldırılma- sını gerektirdi. sinirler daha Temsilcisiyle radyo idarecileri ara- sındaki gerginlik de sürüp gidiyor- du. Aslında, radyo idarecilerinden ve personelinden bazılarının, ilânları ücret dışı para kazanmalarında hıç— bir usulsuzluk yoktu. Radyo pe rso— nelinden yalnız spıkerler mutad y: yın saatlerinde, Tradyo yerilen i- lânları okumakla Vazıfelıydıler İlân- la ilgili vazifeleri burada bitiyordu. Ama azı, -firmalar, — ilânlarının "canlı yayın" sırasında spikerler ta- rafından okunmasıyla yetınmıyorlar reklamlarının daha cazip olm i- çin araya yahut fona musiki ve e- fektler sokuşturulmasını istiyorlar— ilân yayınların Ö şerıde ve plâğa almmasını ge- rektırıyordu Oysa er ve teknisyenlerinin normal Vat zifesi dışında bir işti. i nıs enlerin olsun, ilân prı na- bir b tenen program şef'ı ve oz yayınları şefinin olsun, mal mesaileri dı- şında kalan bu çalışmalarına karşı- lık ilân veren firmalardan bir ücret almaları kadar tabii birşey olamaz- dı. Reklâm verenler programlarını pekâlâ radyo kadrosu dışındaki kim- selere, radyo dışındaki malzemeden faydalanarak hazırlatabılırl er — ve mesai ücretlerini onlar: ili nik ve mesleki tecrübesinden fayda- lanmayı tercih ediyorlardı; bu durum da da aynı ücreti şüphesiz ki, nor- mal mesaileri dışında hızmetlerın—, den faydalandıkları — radyoevi per- sonelıne ödiyeceklerdi. Bu kazanç elâ, Almanca bilmediği — halde Ulvı Kayanın Bonn Basın —Ataşe Muavınlıgıne tayın olunmasından çok daha fazla, "mevzuata tamamen uygun' d Cadı avcısı I şte sabık futbol hakeminin ilk ic- aatı ece, mesnetsiz ithamlar la, radyo ıdarecılerının uykularını kaçırmak oldu. Bölge Temsilciliği katından gelen ve ihtilas ithamı ren- gi taşıyan bu sözlere bir son vermek için, radyoevinde ger ekten haksız olarak para kazanan memurlar olup olmadığını tesbit maksadiyle tahki- kat açılmasını istediler ve bu istek- lerini de Bakan Somuncuoğluya u- Tırnaklarını kemirerek, kestirmi- ye çalışırken bu sefer de, gene ayni katt gammazlık ithamı soylentılerı kulaklarına erişti. Gerçekten son sıralarda — basın, radyoda olup bitenlerle her zaman- kinden daha fazla meşgul — olmıya başlamıştı -Nasıl olmasın?-. Sabık futbol hakemi, radyo personelinden bazı kişilerin, bası daki — dostlarına haber uçurdukları, hattâ radyo per- soneliyle gazetecilerin işbirliği — ha- linde kendi aleyhine çalıştıkları veh- mıştı ama, gezdiği dolaştığı yerde, radyo katının sa- kinleri aleyhinde ithamlar savurmı- ya devam ediyordu. Üstelik bir de gammazlıkla suçlandırılmak, — radyo personelinin zaten gergin olan sinir- lerini daha da geriyordu. O kadar ki geçen hafta, gazeteci dostlarına -yahut gazeteci dostlarının radyoyla teması olan dostlarına, telefonu açıp bir guzel haşlıyan ve muha- taplarını, "durup dururken ne olu- yoruz?" diye şaşkın şaşkın düşün- düren radyo idarecileri bile oldu. 27 mamıştı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: