17 Ocak 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

17 Ocak 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

çük topluluk hakkıyla mükafatlan- dırılmışt Büyük başarı Daha ilk filmiyle sinemanın yük ustaları arasına., giren, ikinci filmiyle bu yeri perçınlıyen Satya- Cit Ray'da, Flaherty ile üslüp ben- zerliklerine rastlamak — mümkün. aşta de Sica olmak üzere birçok ne-orealistlerdn çalışma şekillerinden de faydalandığı, anlaşılan Hintli si- nemacı . tasarladığı, trıl()Jı ile daha önce Maksim Gorki üzerine üç- film- lik bir serı hazırlıyan Sovyet reji- sörü Dons un da metotlarını haz- mettiğini ortaya koyuyor. Hindista- nin meselelerini, — gerçeklerini Hintli gibi gören, d S ümü batıda yapılmış ka- lıplar ıçınde işleyince, evrensel bir sinema diliyle anlatınca ortaya sa- dece milli l—lint sinemasının değil, dünya sinemasının da kilometre taş- larından biri çıkıyor. "Pater Pançali", Hindistan basın ataşeliğinin sok yerınde bir hareke- tiyle Ocak ayı içinde Teknik Üni- versite ve Galatasaray lisesi salon- larında ve Ankarada "Sinema - Ti- yatro Derneği" tarafından bırer ke- e daha gösterilecek Bu Ür yu- Valarında filmin Hilton salonlarından çok daha samimi ve sıcak bir anla- yış ve sevgi toplıyacağı muhakkak- tır. Hayya bu hayranlık karşısında Hindistan basın ataşelıgının S. Ra ın Visconti, s Ray, Cayatte Zınnemann Castellanı Kurosawâ gibi rejisörlere rağmen 1957 Vene- dik Festıvalınde buyuk mükafatı a- lan ikinci filmi acito" yu da getırtmesı beklenebılır Bilindiği gi- bi "Aparacito", "Pater Pançali" nin devamıdır; Apunun şehirdeki haya- tını, annesıyle babası da öldükten sonra yılmadan mücadelesine devam edişini anlatmaktadır "Fakir âşıkların romanı" e Italyan neo-realistieri İrasında adı sık sık geçmesine rağmen Renato "Castellani bu bakımın hiçbir vakit en iyi temsilcilerinden biri olama- mıştır. "Sotto ile Sole di Roma - Ro- ma güneşi ajtmda" (1948) ve "Due Soldi di sperenza - İki paralık ümit" (1952) gibi en başarılı eserleri bıle neo-realizmin daha hafif bir — bölü- münü teşkil ederler. Castellani bu eserlerinde ortaya' koyduğu gibi in- ce bir gözlem kabiliyeti, sürükleyi- ci bir tekniği olan, ele aldiği mese- leleri sulandırarak — zaman ço zoraki bir ıyımserlıge bürüyerek iş- liyen, filmindeki insanları ve olay- ları yüzeyde kalan bir anlayışla can- landıran ikinci sınıf bir. rejisördür. Castellani'nin bu vasıflan İstanbul- da gösterilen son filmi " ogni nel cassetto . Fakir âşıkların romanı" ile daha da belirli olarak ortaya çık- maktadır. Filmin Türkçe vaftiz babası ne AKİS, 17 OCAK 1959 SİNEMA Satyacit Bay "Pater Pançali" yi çevirirken Çıplak ayaklı rejisör! reden aklına esmışse kötü bir tesa- düf eseri olarak "T Sogni nel cas- setto . Çekmecedeki ruyalar ı, "Fa- kir aşıkların romanı diye adlandır- mış. Aklın miş, çünkü filmin kahramanları —sevışen iki üniversi- te öğrencini- hiç de büyük madd sıkıntılar 1çınde değil- — Seyirci hükme, t iyi giyimleri bır yana, iki tarafın bellı ir refah seviyesi olan ailelerini, görerek — varabiliyor. Kötü tesadüf, çünkü "Fakir âşıkla- rın romaın" (Cronache di poveri a- manti) savaş sonrasının en tanınmış İtalyan romancılarından Vasco Pra- tolini'nin aynı addaki eserinden Car- lo Lizzani tarafından çevrilen filmin de adıdır. Castellani'nin ise bu ko- nuyla uzaktan yahut yakından en ufak bir ılgısı yok Aılelerınden u- zakta, Milano Universitesine devam eden iki gencin tanışmalarını, seviş- melerini, — evlenmelerini — anlatıyor. Hiçbir görüşe dayanmıyan, — hiçbir ) yle maksatsız, — boş, ilmi büyük bir kısmi komedi tutumuyla ele a- 'İihmış. Ama bir klisede günah çı- kartma, evlenme merasimi ve arka- cından cenaze merasimini gösteren küçük bir bölüm dışında -bu, fil- mın tek başarılı sahnesidir, ortada ne" hıcvedılen bırşey, ne de bir mi- zah konus İnce gözlemleriyle şöhret bulan Castellanı bu seferki müşahede mevzuu olan hayatın esi- üniversite Öğrencilerini, 1i- se öğrencilerinin çocuksu davrama- lariyle vermeye kalkınca büsbütün çıkmaza geriyor. İnsani boyutları çok sınırlı, çok dar olan başroller- de iki acemi oyuncu. Lea Massari i- le Enrico Pagani, bütün gayretleri- ne rağmen bocalamaktan kurtula- mıyorlar. İşin kötüsü, — kısacık bir rolde son derece ifadeli bir oyun çı- karan Cosetta Greco, iki acemi baş- oyuncunun guçsuzlulerını büsbütün açığa vuruyor, Yalancı neo-realizm F ilmlerinde her vakit iyimser uçlara varan Castellanı burada hikâyeyi sonuna kadar lüzumsuz ge- vezelikler içinde geçirdikten bir iş yapmış olmak ıçın film ramanı genç kızı, çocuğunu dogurur— ken öldürüyor. Bir sakkaroz tatlılı- ğı içinde devam eden filmi birden karanlık bir şekilde bitirmemek için işleri yenıden tatlıya bağlamak isti- yor, bu yüzden yeni, baştan damat ile kızın aılesı arasında — cansıkıcı dostluk gösterileri düzenlemiye giri- şiyor. İnkâr edılmez teknik ustalıgına rağmen hiçbir büyük sinema e vermiyen Castellanı ini rinden beri ümit verici bir Tejisör Oo- larak tanınmaktadır. Faşist İtalya- smda yaptığı ilk filmler de Santis, Antonioni ve Lizzani gibi sonradan rejisörlüğe başlıyan genç, yazarlar— ca aşırı bir şekilcilik — düşkünlüğü, boş bir sinema kaligrafisi olarak va- sıflandırılmıştı. Mussolini ile birlik- te onun yarattığı baskıdan da kurtu- lan belli başlı İtalyan sinemacıları pir zamanlar genç yazarların avu- katlığını yaptığı gerçekçi sinemanın saglam eserlerini verirken Castella- ni de kendini bu akıma uydurmağa çalışmaktan geri durm adı. Ama en başarılı iki eserinde bile stüdyo dı- şında çalışmak, profesyonel olmıyan oyuncular kullanmak gibi — yüzeyde kalan bir gerçekçilik gayreti dışın- da, neo-realizmin en belli vasfı olan, seyırcmın dıkkatını günlük mesele- ler üstüne çekmeğe, düşünmeğe şev- ketine çabasını bır tarafa bırakıp, günlük meseleleri eğlence — konusu haline getirdi. Bu bakımdan Castel- lani şimdi "pembe gerçekçilik" diye adlandırılan - Gina — Lollobrigida'lı "Ekmek ve aşk". Martaa Allasio'lu fakat güzel" serilerinin ön- sayılabilir. "Fakir cüsü 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: