21 Şubat 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

21 Şubat 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T İ İstanbul Tuş! eçen hafta Saray Sinemasında- G ki temsillerini bitiren Comedie- Française artıstlerınden üçü Marı Archard'ın Kü Sahne'de temsil edilmekte olan "Benımle Oynar mı- sınız ?" piyesini görmek istediklerini söyleyince muhataplarının yürekleri yerinden oynadı. İşte korkulan başa gelmişti ve dananın kuyruğu artık kopacaktı. Zira Küçük Sahnedeki "Benimle Oynar mısınız?" temsilleri üstünde ileri geri çok konuşulmuş,. çok çe- . Hele Istanbul 'un iki sabah bürü doçen olan iki "amansız" kitçi başroldeki Tunç- Yalman'a ha- karet dâvasına sebep olabilecek tarz- hücum ederek temsili yerin dibine batırmışlardı. Şimdi temsili görmek isteyenler ise piyesi en iyi bilen ve müellifini bütün incelikleriyle - kından tanıyan tiyatro otorıtelerıydı Bu sebeple Fransızlar temsili sey- rederlerken yanlarındakiler merak ve biraz da endişeyle reaksiyonlarını takip — ediyorlardı. hayret! Fransızlar gittikçe keyiflenip neşe- leniyorlar ve temsili 'beg ndiklerini "Acaba nezaketten mi' yapıyorlar?" şüphesine imkân — bırakmıyacak bir açıklıkla' belli ediyorlardı. Temsil sonunda da sahne arkasına koşup oyuncuları içten mimi bir heyecanla tebrik ettıler Etraftakiler bıraz hayretle "Ama biliyor musu- z, dediler," İstanbulun — Fransız Tıyatro Edebıyatı konusundaki en iddialı iki tenkidçisi bu temsilin şid- detle aleyhinde bulundular. O kadar ki. sizin şimdi bu soyledıklerınızı an- latsak inanmazlar! Hayret etme sırası bu sefer Fran- sızlara gelmişti "Durun öyleyse" di- yerek hemen birer not yazdılar, im- zaladılar ve isteyene gösterilmek üze- re tiyatroya bıra İşte yazdıklar. "Rahatça dıyebılırım ki Benimle Oynar mısınız piyesinin bu temsili Pâristeki — temsillerinin en iyisi ile kolayca boy ölçüşebilir. Çok zarif, çok ince şiir dolu, tüy gibi hafif bir temsil.. Hepınıze aferin ve teşekkür- ler" İmza: 'Jean Marchat. "Marcel Achard'ın -piyesinin bu temsilini çok- zarif, çok sevimli ve çok şairane buldum. Gerek müellif namına gerek kendı nâmımıza bah- tiyarımı. Teşekkürler" İmza: Suzanne Demars. "Temsili görmeği kendim istedim. Gördüm. Hayran oldum. Marcel Ac- hard namına ve kendi — hesabımıza mersi" İmza Jean Weber. Bu yazılı fetvalar küçük Sahne için tatlı bir sürpriz ve pek makbul bir hediye oldu. Bir tiyatronun temsillerinin değerlendirilmesinde yabancı fetvanın bu kadar ehemmi- AKİS, 21 ŞUBAT 1959 YA T R Jean Weber'in notu Hüccet!.. yetli bır rol oynaması belkı ayıpla- tenkidçilerin kendılerıydı Bunlardan sayın profe- sör tenkidinde aynen şöyle yazmıştı: "Önümüzdeki ay şehrimize Comedie- Françoise'den bazı artistler gelecek. raba ne yapsak ta pıyesı o haliyle görmelerine mâni olsak!" Profesör kendi oyunuyla tuş ol- muştur. Ankara İtalyan Don Juanı ugünlerde Üçüncü Tiyatroya gi- B den Ankaralılar, başkentin bu en eski sahnesinde yeni, canlı, diri bir eser seyrettıler ve buna pek sevindi- ler. Çünkü mevsim başından beri bu sahnede "ördükleri- eserler, doğrusu pek incir çekirdeğini doldurmayacak şeylerdi. Hele bir önceki oyun, hin Sandığı", son haftalarında çoğu boş kalan koltuklara oynanmıştı. Bu yüzden ilk defa çekici, güzel bir o- yunla karşılaşınca Üçüncü Tiyatro seyircilerinin yüzü güldü. Oynanan oyun, bir ltalyan oyu- nuydu. Adı: Önül Avcısı", yazarı: Diego Fabri idi. Eşer 1951 de yazıl- mıştı. Peki, bu güzel komediyi bu- lup, tercüme ettirip, sahneye koy- mak ıçın Devlet Tiyatrosu sekız yıl- dır. neyi beklem*sti? Gayet toasit: Oynadığı öteki İtalyan oyunları gi- bi bunun da Pariste oynanmasını. "Gönül Avcısı . İl Seduttore" 1956 da, Pariste - Michodiere tiyatrosun- da oynandıktan ve tabii tutunduktan sonradır ki tiyatrocularımızın dik-' katini çekti, tercüme ettirildi, sah- nece konulması da bui mevsim ger- çekleşebildi. “Günül Avcısı"nın adı" İtalyan Don Juanı", uç kadına bir erkek" d "Uç arılı koca" olabilirdi. Oyunun tek erkek şahsi Fıhppo üç ncüsü araya getirir, onları arkadaş eder Sonra da kolunu — sallayarak karşılarına — çıkıveri Ş Ölü dünyada yalan dolana, riyakârlığa ne lüzum var? Dördü bir arada gü- zel güzel geçinip gidemezler mi san- ki? Ama bu cüretli deneme fiyaşko ile sona erecektir; Açıkgöz Filippo yanılmıştır. Yırmıncı asrın Havyala- ri böylesine bir '"harem" hayatına Tazı olacak soydan değillerdir. Nite- kim aradıgım bir tek kadında bula- mayan, üçünü de ayrı ayrı sevdiği- ni itiraf eden Filippo'cuk — evdeki "bulgur"dan da olur. Dicgo Fabri'nin oyunu, yeniliği olan mevzuu ile alâka çekiyor, İsin sonu nereye varacak diye merak e- den seyirciyi de, son sahneye kadar ustalıkla oyalamayı başarıyor. Ama Fılıppo nun orijinal bir tarafı olma- yan "a parte"leri, seyirci ile uzun uzun konuşmaları, sonunda, insanı bir az usandırıyor. Bunun ikide bir kestiği aksiyonun akışına da zararı dokunuyor. Sahnedeki oyun arık Levendoğlu, Fabri'nin ese- rini akıcı, temiz bir Türkçe ile çevirmekle kal-mamiş, ona ayrı bir güzellik veren üç bölmeli, "seyyar" bir dekor da çizmiş. Bu dekorda bi- rinci bölme gönül avcısının karısıy- la yaşadığı evi;. lkıncı bölme katıbe— sıyle çalıştığı işyerini, Üüçüni böl- e metresiyle tatlı saatler geçir- dıgı "günah odası"nı gösteriyor. Perde ve tabloların gerektırdıgı sah- nelere göre bu üç 'bölmeli dekor sa- ğa, sola, ortaya yurutulerek, istenen bölme ortaya sürülüyor Bazı sah-. nelerde de üçü birden kullanılıyor. Zaten 'bu üç gözlü dekordan hiçbiri sahneyı tamamen — kaplamıyor, bıze daima öbür — bölmelerden de biri parça göstermeyi ihmal etmiyor. Fı— lippo'cuğun kalbi, her an, nasıl bu ile kadın için çarpıyorsa, dekor da bize her an. onun üç ayrıntılı ama gerçekten bir tek bütün — halindeki gönül hayatının geçtiği yerleri, kö- sesinden, ucundan da olsa gösteri- yorBdk orun oyunun havasına cok sey kazandırdığı, rejisörün işini de kolaylaştırdığı meydandadır "Gönül Avcısı nı sahneye koyan Ziya Demirel bu mevsimin reji ala- nındaki "keşfı"dır Küçük Tiyatro- da sahneye koyduğu ilk iki yerli e- serde iyi not almıştı. Ama asıl "Afe- rin'i bu İtalyan pivesiyle alacaktır. Mizanseni 'ovunun özelliklerine — uy- gun düşen bir canlılık, renklilik ta- şıyor. Şahısları da durumlarına gö- re, oldukça iyi hareket ettiriyor; A- 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: