25 Nisan 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

25 Nisan 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Silkinmemiz Lâzım! I nsanın aklı duruyor: Bir iktidar ki hürriyet, hürriyet demiştir, sonra hürriyetleri birer birer kaldırmayı vazife edinmiştir. Bir iktidar ki tasarruf, diye haykırmıştır, sonra yolların indirilip — kaldırılmasından tutun da Cadillac saltanatına, kuş südünün bile eksik olmadığı ziya- fetlere kadar her sahada israfı getirmiştir. Bir iktidar ki kalkınma lâ- fına darılmıştır, Amerikanın son dakikada yetişen yardımları olmasa memlekette kıtlık başgösterecektir, otomobiller, traktörler, gemiler, uçaklar duracaktır. Bir iktidar ki ucuzluk, refah vaadetmıştır -mes'ut bir ekalliyet hariç- kütleye ıstırap ve pahalılık getirmiştir. Ondan sonra da hâlâ ayakta durabilmekte, yok vatan cephesiy- miş, yok din cephesiymiş diye bangır bangır bagırabtımektedır Geceyi Ankara pavyonlarında geçirenler, ertesi gün Eyüp Sultanda müslüman- lık taslıyabilmektedir. 75 yıllık hayatı bir tabaka kâğıt gibi bembeyaz olan İnönünün karşısında, mukallitler ahlâktan, faziletten, mürüvetten bahsedebilmektedir. Geçici de olsa metlerden, cezirlerden konuşabılmek— tedir. İki şeyden biri: Ya C. H. P. millete meram anlatmasını bilmemek- tedir; ya millet o kadar saftır ki kalp para çil altın yerine geçmekte- dir. Eger mıllet hakikaten bu kadar salsa, demokrasiymiş, şuymuş, buy- muş bütün bu hayalleri bırakmak lâzımdır. Ama böyle bir şeye inan- maya imkân yoktur. Bu millet en çetin imtihanları geçirmiş, kalp para ile çil altını ayırmasını bildiğinin sayısız misallerini vermiştir. O halde C. H. millete sesını iyi duyuramadığını kabul etmek lâzımdır. Hakıkaten vatan sathında "siz daha iyi mi yapacaksınız" düşüncesinin verdiği bir bedbinlik, bir tevekkul hakımdır D. P. ye en ufak sempati duymayan aydınlar h ondan ne farkı var" düşüncesinin ümitsizliği içinde kabuklarına çekılmışlerdır Köylü asırlık tevekkülü içinde, saadete ve refaha hakkı olduğunu aklına bile getirmiyerek, en tahammül edilmez şartları, gık bile demeden sineye çekmektedir. Evet, bugün tam bir fiyaskoyla biten D. P. tecrübesinin halâ ayak- a durmasına imkan ve ren, vatan sathını saran bu umıtsızlık havası- dır Millet hakıkaten ümit etmeye başlar başlamaz n hayal üze- rine inşa edilmiş şatoları iskambilden kuleler gibi yıkılıp gidecektir. Ama herseyden evve . nin millete bu ümidi vermeyi bilmesi lâzımdır. Hiç şüphe yok D. P. nin 1046 - 1950 yıllarında meşhur ettiği temeller -ki ilk hedefler beyannamesinin esasım teşkil etmektedir- bu- gün milleti 1946 - 1950 devrsinde olduğu gibi coşturmaya kâfi gelme- ktedir. Vatan sathında aşırı bir propaganda, korku ve menfaat sayesınde yaratılmaya çalışılan sis perdesini yırtmak için yeni temlere ve yani bir stile ihtiyaç vardır. Yalanlar, yolsuzluklar ve partizanlıklar her gün yeni müşahhas misallerle halka 'anlatılmalıdır. Bir iktidar hırsı uğruna, vatanın dayandığı temel direklerin nasıl kemirildiğini en ücra köşelere kadar giderek mıllete duyurmak lâzımdır. İktidarın fiyaskoyla biten bilançosu, her- n yeni bir ışık altında basınm gözleri önüne serilmelidir. Sıs perdesının ancak İktidara gelınce kalkacağına millet inandırılmalıdır. Millete bu inancı C. H. nin önümüzdeki ay- larda göstereceği dinamizm ve muhayyile kudreti verecektir. Eğer bu inanç yaratılmaz, bedbinlik havası yenilemezse millet ola- rak en kötü ihtimallere hazırlanmamız lâzımdır Taarruz ekibinin bu seyahatte en Kırklarelinde şahit olundu. Ekip çok kullandığı "akaryakıt" tabii ki dirneye hareket etmek üzereydi. Par— sigaraydı. Ekibin üç elemanı da Ye- ti ,binasında vedalaşılırken, İsmail nice sigarası kullanıyordu. Seyahat Rüştü Aksala, adının Hüseyin Teko- boyunca, adam başına günde üç pa- ket olmak üzere, 27 paket sigara iç- tiler. Sigara istimalinin fazlalaşma- sında, bilhassa uykuya ayrılan zama- nın azalması âmil oluyordu. Eki mensuplarına seyahat boyunca gece- de beşer saat uyku nasib oldu. Yal- nız İsmail Rüştü Aksal, Tekirdağda- ki baloya katılmaktansa — uyumağı tercih ettiği için cabadan iki uyku saati daha kazandı. Baloya Kemal Satırla Turhan Feyzioğlu, — yıkanıp traş olup gittiler ve orada dahi dert dinleme faaliyetine devam ettiler. Baloda olsun, kahvede olsun, va- tandaş, dertlerini, şuurlu bir şekilde altlatmasını ve dınletmesını biliyor- u. Bunun enteresan bir misaline 8 va olduğunu soyleyen 50 yaşlarında bir adam yaklaştı "Sizinle görüşmek İstiyorum" dedi. Aksal, nazikâne bundan çok memnun olacağım, fakat hemen yola çıkmak üzere bulunduk- larını bildirdi. Adamın cevabı kısa ve kati oldu. "Siz bilirsiniz. Ben bir köylüyüm. Unutmayın ki bu memle- kette her şey köylünün dediği gibi olur". Aksal bu cevap üzerine durak- ladı. Gülümsiyerek "Pekâlâ görüşe- lim" dedi. Tekovanın tehdidi ekibin hareketini yarım saat geciktirdi. Taarruz ekibi Lüleburgazda mah- küm gazeteci Gültekin Ardaya ziya— ret etti. C. lileri neşe i- çinde karşıladı Halınden hiç şikâ- yetçi değildi. Konuşma Türkiyedeki "Hilton"ların mukayesesi — Üzerinde oldu. Ziyarette bulunan gazetecilerin kanaati, Lüleburgaz Hiltonun öteki- lerden çok daha rahat olduğu mer- kezindeydi. Hapishanenin geniş cam- ları, güzel bır manzarası vardı. İç- lerinden biri "Mahküm olursak, ge- lip Lüleburgazda teslim olalım" de- di. Ekip hapishaneden çıkarken, Tor- nan Feyzioğlu, diğer mahkümlara da kartını göndererek "Geçmiş ol- n" demeyı unutma . P." nin Trakya gezisinin is- pat ettıgı bir hakikat, memleketi köy köy gezmenin Muhalefet için Zaruri olduğu idi. ekipleri bunu an- lamışlar, vatan sathına dağılmışlar- dı. Nitekim Trakya ekibinden Kemal Satır, Emin Paksütte Bursaya gel— miş, Çarşamba günü P. kezinde ve Kestel koyunde konuş— malar yapmıştı. Ekip Balıkesire Uğ- rıyarak İzmire gidecekti. — İnönüye refakat eden 80 milletvekili de Batı Anadoluyu dört koldan. tarayarak Ankaraya döneceklerdi' Bir kol Ay- dın, Denizli, Muğla yolunu, diğer kol Çanakkale 'Balıkesir istikametini tu- tacaktı. Diğer iki ekibe Isparta, Bur- bur ve Kütahya, Eskışehır yolları düşüyordu. Suphi Baykam Güney -ti- lerini tarıyordu. Merkez temsilcile- rinden çoğu illerdeydi. Dalga dalga vatan sathına dağı- lan ekıplerın sonbahar aylarının kor- kulu günlerini atlattığım sanan E; yi ürküttüğü aşikârdı. Nitekim Trakya gezisiyle, birlik- te, bazı bakanlar Doğu yollarını tut- tular ve fıkra muharrirlerinin pe beğendikleri nutuklar attılar. Ama asıl büyük endişe İnönünün Ege Se- yahatiydi. İzmir D. P. çevrelerinde telâş o kadar fazlaydı ki İnönünün altında sohbet edeceği söylenen, Mil- li Mücadele devri yadigârı tarihi çı- nar âteş aldı!.. Hükümet Tâyinler yaklaşıyor Bu haftanın ortasında da, şu güzel Nisan günlerini Ankar. ada geçi- ren Hükümet üyelerinin sayısı, ge- çen haftanınkinden fazla değildi. An- kara Bakan bakımından pek fakir kalmıştı. Vatan sathında — -doğrusu lstanbul sathında ve dünya sathın- da "tetkik gezisi “nde — bulunanların sayısına nisbeti 3/1 ile 2/1,arasında değişiyor, fakat hiç bir zaman 2/1 in altına düşmüyordu. Haftanın ortasında Çarşamba gü- nü, Başbakanın İspanyadan İstanbu- Za dönmesiyle bu nisbet biraz daha büyüdü. Amerikan Ordu — Bakanını karşılamak için Ankarada bulunmıya mecbur kalan Etem Menderes İstan- bula gidemedi ama, bir yurt dışı se- yahatten yeni dönen Dr. Gedik uça- ğa atladı ve Başbakanı karşılamağa yetişti. Başbakanın gelişi ile kabine hak- kındaki rivayetler, i kulislerde yeniden ehemmiyet kazanıyordu. Ka- binedeki münhal bet bakanlığa ya- kıştırılan isimler tekrarlanmağa ve bunun yanında bakanlı bazı bakan- AKİS, 25 NİSAN 1959

Bu sayıdan diğer sayfalar: