13 Temmuz 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

13 Temmuz 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Politikacılar Saçları bembeyaz, yaşlı adam üzerinden sular aka aka tahta iskeleye çıkıp yeşil m giydikten son- ra gülümseyerek etrafına bak — İlk deniz, benim için daima mühimdir. Girebi- lip giremeyeceğimi keşifte tayin ederim. Anlıyorum ki bu yaz da A devam edeceğim" dedi. Bir genç gazeteci sordu — Keşfin neticesi ii Paşam? Suyu nasıl bul- dunuz?" İsmet İnönü gayet ciddi : "— Çok iyi! Tuzu karar.." diye cevap verdi. Hâdise Pazar günü Maltepede, deniz kenarında bir evde cereyan ediyordu. C.H.P. Genel Başkanı o sabah trenle Ankaradan gelmiş, Bostancıda inmişti. Yanında sevgili ve vefakâr eşi vardı. Gerçi bir yandan İnönüler, diğer taraftan partililer Genel Başkana her hangi bir tezahürat yapılmamasını sıkı sıkıya istemişlerdi. e Zira İnönüler İstanbula yazı geçirmek, sadece son ayların değil, belki de bütün bir on yılın yorgunluğunu gider- mek için geliyorlardı. Bu, tamamile hususi bir seyahat- ti. Buna rağmen Ankara ekspresi istasyona girerken peron adamakıllı kalabalıktı. İnönü pencerede -görün- düğünde bir alkış bile yükseldi. Karşılamaya gelenler gri bir elbise giymiş, mutad veçhile basında şapkası, "acele etmeyin, acele etmeyin" diyen devlet oadamını bir anda sevgi halesiyle çevrelediler. Fakat tezahüratı kısa kesmek ve böylece yeni devrin âdetlerine uymak ol- gunluğunu da gösterdiler. İnönüleri binecekleri otomo- bile kadar götürdüler, öyle ya, artık gürültülü ve nisbet verir tarzda gösterilere lüzum kalmamıştı ki Ömer İnönünün Maltepedeki evi bir çeyrek saat son- ra bir otomobil konvoyunun son durağı halindeydi. İnö- nüler çocuklarıyla, torunlarıyla orada kucaklaşabilmek fırsatını buldular. İstasyonda bırakınız İsmet İnönüyü, Mevhibe İnönüyü bile görmek imi olmamıştı. C.H.P. Genel Başkanı aç kelime konuş- tu, teşekkür etti. Karşılayıcılar ayrıldıler. Ama gazete- ciler bekliyorlardı. Zira yaz aylarının bir tabii merasi- mi haline gelmiş meşhur "Çivileme" nin açılışı yapıla- caktı. Muhabirler intiba, tesbit edecekler, fotoğrafçılar milyonlarca okuyucunun beklediği resimleri çekecekler- di. Bu söylendiğinde, beyaz saçlı devlet adamı bir kah- kaha atmaktan kendisini alamadı. Madem ki merak edi- yorlardı, beklesinlerdi. Biraz sonra denize girecek, mev- simin ilk çivilemesini yapacaktı. Çorbanın tuza : Politika Aslında gazeteciler İnönüyü trende sıkıştırmışlar ve ” seçimlerin tarihi mevzuunda Gürselin o günkü Cum- huriyette çıkan demeci hakkındaki düşüncesini sormuş- lardı. C.H.P. Genel Başkanı pek suni şekilde başlamış görünen bir münakaşaya son vermek arzusunu | belli edecek şekilde muhabirleri cevaplandırdı; Esas itibariy- le Gürselle arasında bir fikir ayrılığı -seçimler ve duruş- malar mevzuunda- yoktu. Herkes "en kısa zamanda se- çim" in hem faydasını, hem lüzumunu görüyordu. Me- sele, işlerin hangi tarihte bitirilebileceği noktasında dü- gümleniyordu ki bu, bir takdir meselesiydi. Duruşmala- ra gelince, İnönü Gürselin bunların hak ve hukuktan ayrılmaksızın cereyan edeceğini teyidinden dolayı Mevsımın Konuşmasını fazla da uzatmadı. Zira maksud bir olduğu halde bir takım rivayet ve tefsirlerle sanki ortada fikir ayrılığı bulunuyormuş havasının yayılmasına çalışıldığını o da farketmişti. Nitekim C.H.P. Genel Başkanı öğleden sonra daha hususi bir şekilde bugünkü Geçici idareye tam güveni bulunduğunu, o idarenin başındakilerin samimiyetine, idealizmine ve iyiniyetine noksansız inandığım ( belirt- mekten geri kalmadı. "En kısa zaman" tâbirinden hak- katen en kısa zamanın murad olunduğundan da emindi. Ancak genç idarecileri bir noktada uyarmakta fayda görmüştü : İnkılâp hareketinin bir kaza olmaksızın, bu- günkü şan ve şerefiyle vazifesini tamamlayabilmesinde memleketin istikbali bakımından tarifsiz faydalar vardı ve bunun çaresi, üzerinde dolaşılacak sahanın hududu- nun iyi tayin edilmesiydi. İnönü daha önce de söylemiş- ti; acele bahis mevzuu değildi. Ama acele ile kesin ta- rih birbirinden farklı şeylerdi ve ikazı bu fark üzerin- deydi. Nitekim ocak mevzuundaki tutumu tarafsız çev- memnuniyetini ve mutabakatını bildirdi. daki fikri tam tasvip gördü ve dönme eski bir kaç şakşakçıyı pirelendirdi. Nitekim meş- hur "Çivileme" nin ertesi günkü Havadis gazetesinde bir yandan "Havadis" diye imza atan meçhul kalem, di- ger taraftan Orhan Seyfi adındaki malüm kalem İnkı- lâbın dejenere olmasını pek arzular şekilde "Canım, aceleye ne lüzum var? Temizlenecek bunca iş mevcut Mili Birlik onları da temizlesin. Yani siyasi hayat açı- lacak da, boyumuz mu büyüyecek" diye türküler çığırı- yorlardı. Bu meçhul ve malüm kalem "temizlenecek ' bunca iş" in mevcudiyetinden ne zaman haberdar olmuş- lardı? Zira üstadlar 36 Mayıs günü Türkiye'nin güllük gülistanlık olduğuna ve Menderesin Türkiye için ni- metlerin en bulunmazım teşkil ettiğini terennüm edi- yorlardı AKİS, 13 TEMMUZ 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: