13 Temmuz 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 36

13 Temmuz 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 36
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RADYO program müdürünün eline sarılarak "Emret" demişti. "Emret! Bir arzun var mı?" Basitmiş gibi görünen bu küçücük hâdise, istenilse Atatürk inkılâplarının Oo korunmasında ne ka- dar tesirli bir rol oynayacak Türkiye Cumhuriyeti radyolarının kimlerin elinde oyuncak gibi kullanıl- dığım göstermeye kâfi idi. Bir Ba- kanın emri ile Ankara Radyosuna gi- ren bu softa, dini istismar ederek is- tediğini yapıyor, ismini okumadık- ları için spikerlerin haşlanmasına se- bep olabiliyor, D. P. için bir av, bir oyuncak olacağım tahmin ettiği program müdürüne hayasızca "Em- ret" diyor, "Bir arzun var mı?" diye soruyordu. Aylarca sonra da aynı program müdürüne "Mevlüd saatle- rini programa işlemezsen biz Demok- rat Partiden yazı yazar, nasıl olsa istediğimizi yaparız" demek küstah- lığını gösteriyordu. Sonra da gayrı- kanuni bir şekilde spiker yaptırttığı, bozuk sesli okardeşinin V. C. listeli haber bültenlerini okuması için bir- kaç D. P. büyüğüne veya milletveki- line telefon ettirip "Vay efendim, siz radyoya hep kadın spiker alıyorsu- nuz. Yoksa kadınlarla aranızda bir- şey mi var?" dedirterek radyo mü- dürüne ve program müdürüne baskı yapmaktan da çekinmiyordu. Bu sof- ta kılıklı adamın yaptığı en büyük kötülük muhakkak ki radyoyu din yo- lu ile bir D.P. oyuncağı haline getir- mesiydi. Emeline erişmek için Basın- Yayın ve Turizm Bakanı vekilliği ya- pan Abdullah Akerin arabasına atla dığı gibi radyoya geldiği çok sık gö- rülmüştü. Fakat bir gün gelecek b softa kılıklı adam da gözden düşecek- ti. Kasım vında softanın spiker kar- deşi Ankara Radyosundaki vazifesi- ni ihmal ediyor, stüdyoyu ve mikro- fonu terkederek yayında büyük bir aksaklığın meydana gelmesine sebep oluyordu. Durum ilgililer tarafından yukarıya raporlarla bildirildiği hâl de bu spiker en küçük bir ceza almı- yor ve radyonun içinde rahatça dola şıyordu. İş nihayet AKlSin 9 Aralık 1959 tarihli 280. sayısında bütün çıp- laklığı ile açıklandıktan sonra Ba- sın-Yayın ve Turizm Umum Müdür lüğü duruma müdahele ederek, bu il timaslı spikeri vazifesinden uzaklaş- tırmıstı. İşte bundan sonra da softa kılıklı adam büyüklerinin gözünde düşmüş, bir müddet sonra da Anka ra Radyosuna girmesi bile yasak edilmişti. Hattâ geçen Ramazanda, Kadir gecesi Hacı Bayram Camiin- de okunacak olan Mevlüdun başında- da softa kılıklı adam yukardan ver en bir emirle polis tarafından uzak- laştırılmıştı. tşte bütün bunları unutmayan ve unutmayacak olan. Ankara Radyo- sunun iki idarecisi program müdürlü- ğü odasına o softa kılıklı adamın per- vasızca girip, mahut hacı-hoca liste- lerinden bitini kendilerine doğru u- zattığını görünce ve o akşam da mevlüd okunacağını öğrenince kü- çük dillerini yutmuş gibi kala kal- mışlardı. Bu ne biçim zihniyetti ki, bu softanın kafasının içine bu kadar güzel yapışabilmiş ve 27 Mayıs inkı- lâbından sonra bile o softanın eski günlerde olduğu gibi yine aynı emel- lerle radyoevine gelmesine sebep ol- muştu. Aslına bakılırsa bu adamın son derece fırsatçı ve cahil (olduğu meydandaydı. Ankara Radyosunun bir idarecisi bu zihniyetin artık ayakta duracak bir dayanağı olmadığını softanın kendisine verdiği listeyi Radyo Mü- dürü Bnb. Nusret Altuğa götürdüğü zaman bir kere daha anladı. Çünkü müdür vaziyeti çoktan anlamış ve kendine has sert bir lisanla bir takım gayeler âlet edilerek okutturula- cak olan mevlüdlara artık radyoda yer verilmeyeceğini anlatmıştı. o Es- ki zihniyet birkaç kişinin kafasında hâlâ yaşayabilirdi. Fakat bütün mü- esseseler gibi radyolarımızı da kur- taracak olanlar, sağlam karakterli, prensip sahibi kimselerdi. AKİS 13 TEMMUZ 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: