23 Ocak 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

23 Ocak 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER larını ve çalışmaları anlatıyordu. Konu, emeklilerin kurduğu Üçüncü Partiydi. Bunlar neden ayrılmışlar- dı? Böyle bir partinin kurulmasının sebebi hikmeti neydi? Emekliler, -A- dakana göre- Yeni Partide hakika- ten bir kuvvet olarak bulunmayı ar- zuluyorlardı. Bu sebeple, o ara yapıl- ması düşünülen ön kongre için An- kara Vilâyetinden izin talep eden di- lekçede emekliler adına bir imzanın bulunmasını uygun görmüşlerdi. İm- za Naci Bozkurt olacaktı. Ancak bâzı arkadaşlar işin içine asker ka- rıştırmayı doğru bulmamışlar, e- meklileri bu işin dışında otutmağa çalışmışlardı, işte bunun içindir ki parti kurma yarışmasında emekliler kendilerini seçmişlerdi. Ancak, üzü- lecek bir şey yoktu. Memlekette kuv vetli bir parti olabilecek, sâdece kendilerininkiydi. o Diğerleri tabelâ- dan ibaret kalacaktı. Zafer Tanyolaçın yazıhanesinden Sıktıktan sonra Adakanı takip et- mek hakikaten güç bir iş oldu. E- vinde katiyen bulunmuyordu. Nere- ye gittiği sureti katiyede söylen- memekteydi. Adakan enfes bir ma- cera romanının kahramanı kesilmiş- ti. Romanın diğer eşhası arasında A- li İhsan Çelikkan, Hasan Kangal, Hilmi Ergun, Ziyad Ebuzziya vardı. Bir başka esrarengiz şahıs ta, eski D.P.H Başkanı Servet Sürenköktü, Sürenkök, belli ki eski teşkilâtını to- parlamakla o vazifeliydi ve (doğrusu istenirse bu eski politikacı var gü- cüyle çalışıyordu. Faydalı olmadığı da söylenemezdi. Trakya, teşkilâtının ayağa kaldı- rılmasını gönüllü olarak Zafer Tan- yolaç üzerine almıştı. Tanyolaç baş- kente yaptığı küçük seyahatin s0- nunda Trakya ve civarım teşkilât- landırmak işini rahatlıkla yüklenebi- leceğini Alicana söyledi. Alicanın bu bakımdan o keyfine âyan yoktu. Genç arkadaşları ateşli ve çalışkan- dılar. D.P. İşte geçen haftanın içinde politika- cılar, ellerinde küçük ağları, kele- bek avına çıkar gibi D.P. 1l avına li avı çıktılar. Rekabet sıkı orekabetti ve paçaların adamakıllı sıvanması lâ- zungeliyordu.. M.C.P. lilerin Anadoluda bir za- manların tanınmış D.P. lileriyle te- masta oldukları biliniyordu. oÇevre- lerine tesir edebilecek olan tanınmış Demokratlara gerekli taviz veriliyor ve boşluğun doldurulması için böyle bir parti ihtiyacının lüzumu anlatılı- yordu. Teşkilâtlanmanın ne derece- ye kadar tesirli olduğu şimdilik bi- linmemektedir Ama taraflar, Orta- da dolaşan oyları kendilerine mal et 10 Selim sarper Hâzır ve nazır mek için her türlü çareye başvura- caklardır Bu arada ortaya bir garip zat da- ha çıktı ve malüm numaralarına baş- ladı. Bu, kısa boylu, güleç yüzlü bir diplomattı. Dışişleri (o bakanlığındaki vazifesinden ayrılalı birkaç gün olu- yordu. Adı Fahrettin Kerim Gökay olan küçük boylu adamın zahiri gö- rünüşü, şimdilik bir şeye. karar ver- memiş gibiydi. Ancak Gökayın poli- tikaca atılacağı -kendi o ifadesinden de anlaşılacağı ogibi- muhakkaktı. Kısa boylu sabık diplomat bir müd- det düşünecek, sonra karara vara- caktı! Anlaşılan, eski İstanbul Valisi bu defa hiç değilse,en geride kalan ata oynamamaya kararlıydı ve müş- terek bahsin hiç değilse bir ayağının tutmasını oarzulamaktaydı. o Beylik usülü ise kendisinden bahsettirmek, böylece yüklü bir caize koparmaya çalışmaktı. Nitekim o kendisiyle gö- rüşen gazetecilere: " — Bakın, gökte ay var. Gökte ayın olduğu ne kadar muhakkaksa benim politikaya atılacağım o kadar kati. Kafa lâboratuarımda madde- ler formüle bağlanacak elbet" dedi. Ancak bu defa, atraksiyon pek sık tekrarlanmış bulunduğundan tu- haf F.K.B. ye iltifat eden çıkmadı. Hükümet koltuğunda t —l4 dü. Cumhur- Kain büyük ka- Başkan Dışarıda sühun başkanlığı pısından girenler, ılık havayı birden bire teneffüste güçlük çektiler. Son- ra ağır ağır kendilerini alıştırdılar. Girenlerin hemen hepsinin boynunda birer fotoğraf makinesi asılıydı. Bi- lerini oğuşturarak kendilerine çeki- düzen verdiler ve ogösterilen merdi- Me yukarı çıktılar. katta, Kütüphanenin bu- lunduğu tarafa yönelen gazetecileri, emir subayı karşıladı. Kütüphanenin kapısını açtı ve içeri buyur etti. Bü- yük masanın etrafına Başkan ve Ba- kanlar oturmuşlardı. . Cemal Gürsel baş taraftaydı ve pek neşeliydi. Sa- ğında Mumcuoğlu, solunda Zeytin- oğlu vardı. Başkan her zaman- ki koyu gri elbisesini giymiş, bordo- ya yakın koyu renk bir kravat tak- mıştı. o Gülüyordu. o Etrafındakilere takılıyor, şakalar yapıyordu. Bu a- rada, masanın üzerindeki sol elinin parmakları mütemadiyen Oynuyor ve muntazam tik - taklarla masayı dövüyordu. Bakanlar bunu gülerek seyrediyorlardı. General, kaşının birini kaldıra- rak, neşeyle Kızıloğluya baktı. İçiş- leri Bakanı da nazarlarını Başkana tevcih etti. Gürsel gülümsedi ve: " —Kızıloğlu. sende de amma a- yak var. Belçikaya gittin, grevler başladı. İstanbula kar, fırtına götür- dün. Ne dersin?" dedi. Sonra, mütemadiyen flâşlarını pat- latan gazetecilere ee nal göz kırptı ve Kızıloğluya döndü — O İstanbulda yanan tanker ne oldu? Hâlâ yanıyor mu? Bakan, tankerin durumunu Ge- nerale kısaca izah etti. General Gür- sel uzun süren hastalığından sonra ilk defa Bakanlar Kuruluna Baş- kanlık ediyordu. Çalışmalara başla- nacakta. Ama gazetecilerin arzusu bir türlü bitmiyor, foto muhabirleri bir türlü resim çekmeğe doyamıyor- lardı. Nihayet General gülümsiye- rek foto muhabirlerine eliyle bir işa- ret çaktı ve : "— Eee, yeter bakalım artık! Çok çektiniz. Bitirin işinizi" dedi. Salon boşaltıldı ve kütüphane, kapısı ka- patılarak Gürselin (Başkanlığındaki Bakanlar Kurulunun Oo çalışmalarına terkedildi. Başkan dinliyor Uzun süren Bakanlar Kurulu, top- lantısı denilebilir ki Gürselin son günlerde en mesut dakikalarım teş- kil etti. Bakanların 1961 yılı bütçesi hakkında verdiği izahatı dikkatle dinledi. Hele Kocatopçuoğlunun ya- tırımlarla ilgili açıklamaları ve ya- tırım oprogramlarında tutulan yol hakkında verdiği bilgi Başkanın ala- kasını pek fazla çekti. Daha sonra diğer AKİS, 23 OCAK 1961 Bakanlar ba-

Bu sayıdan diğer sayfalar: