23 Ocak 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

23 Ocak 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO İstanbul Anouilh, gene Anouilh! Şüphe yok ki Jean Anouilh, yalnız Fransız tiyatrosunun değil, dün- ya tiyatrosunun en beğenilen, en çok oynanan, en usta. en verimli sayılı yazarlarından biridir. Anouilh'un tiyatrosuna, gitgide, adeta evrensel bir değer kazandıran nedir? Herşeyden önce beşeriliği, sahneye etten .kemikten yaratılmış, gerçekliği olan kişiler, herkesin "an- lıyacağı" duygular, düşünceye açık her kafanın paylaşabileceği o fikirler çıkarması, sonra güldürürken düşün- dürmeyi, düşündürürken -hattâ duy- gulandırırken- Oo güldürmeyi bilmesi, daha sonra da seyirciyi hiç sıkmıyan usta bar tekniğe sahibolması... önceleri (o kendilerine çok "fran- sız", çok lise, hattâ "bizde anlaşıl- maz" gibi görünen Anouilh imzalı piyeslere (o tiyatrolarımız pek iltifat etmediler. Ama sonraları, bir "Be- yaz Güvercin"in, bir o"Toreadorlar Valsi"nin Ookazandığı büyük başarı, Batı sahnelerinin oynamakta birbir- leriyle âdeta yarış ettikleri bu piyes- ler üzerine onların da dikkatini çek- mekte gecikmedi. Şimdi Devlet Ti- yatrosu olsun, İstanbul Şehir Tiyat- rosu olsun Anouilh'un bizde oynan- mamış, hattâ çok yeni o piyeslerini programlarına alıyorlar. Özel sanat tiyatrolarımız da daha önce oynan- mış, beğenilmiş piyeslerini yeniden sahneye koyup oynuyorlar. Bunlar- dan biri Site Tiyatrosunda, on üç yılık bir ofasıladan sonra yeniden ramp ışığına çıkan o"Antigone"dir, ikincisi de Bulvar Tiyatrosunda Mü- nir Özkulun geçen hafta başında -"Generalin Askı" adı altında- tek- rarlamıya (o başladığı (o "Toreadorlar alsi" İnsan hakları uğruna... İlk defa 1947 de Ankarada, Küçük Tiyatroda -gene rahmetli Orhan Velinin sairce tercümesinden- dinle- yip seyrettiğimiz "Antigone", Anou- ilh'un ilk büyük haşarılarından biri- dir. Anouilh, XX. yüzyılın tiyatro a- damı olarak, antik trajediye, onun değişmez kurallarına, kara alınyazı- larına, haklı olarak, tepeden bakma- sını bilmiş, "Antigone"yi bu davra- yazmıştır. Bunu eserinde, "Ko- o"nun yerine Koyduğu smokinli "pi- Şekar" dan, ons söylettiği o sözlerden de anlıyabiliriz. Sophokles'in traged- yası yanında Anouilh'unkini görenler, antik tiyatronun mantık- tan, psikolojiden uzak dar kalıpların- da halâ "insanüstü" bir büyüklü- AKİS, 23 OCAK 1961 görmeğe devam edenlerdir. Anouilh, Antigone'nin dramına çağımız insa- nının paylaşabileceği bir mâna ver- mek istemiştir. Sophokles devrinde sâdece törelere, "yazılmamış yasala- ra" aykırı olduğu için, suçlu da olsa, cesedi kurtlara kuşlara yem edilen, güneş altında kokmaya, çürümeye bırakılan ağabeysini gömmeğe kal- kan, bunun cezası olan ölümü de gö- ze alan Antigone, bugün aynı cezayı çiğnenen insan haklan uğruna göze almaktadır. Anouilh'un Kreon'u da Sophokles'in o "dediği dedik" tiranı değildir. Çok olgun, çok tecrübeli, çok alçakgönüllü, filozof bir devlet başkam, hattâ halim selim, oğlunun sevgili o nişanlısını diri diri (o Ölüme mahküm etmeğe yüreği dayanamı- yacak kadar şefkatti bir babadır. Antigone'ye oOokoyduğu yasağın bir ibret dersi vermekten ibaret olduğu- nu, aslında, birbirini öldürmüş olan ağabeylerinin birbirlerinden farksız, ciğeri iki para etmez iki iktidar düş- künü olduklarım, Üstelik tanınmaz hale gelen cesetlerden hangisinin hangisine alt olduğunu kimsenin ta- yin edemiyeceğini, bunlardan birini sırf sırası geldiği, hakkı olduğu hal- de devlet idaresini kendisine devret- memek için kardeşi tarafından öldü- rülene alt farzederek törenle göm- dürdüğünü, öbürünü de haksız olana, iktidar hırsıyla kardeş kanma girene alt farzederek gömülmeden çürümek cezasına çarptırdığım söyler. Bura- da Anouilh iktidar sahiplerinin ba- zan hak, adalet, ahlâk örneği verdik- leri zannıyla nasıl körükörüne hare- ket ettiklerini, "yanılmaz" sanılanla- rın ne karanlıkla ve "hata'lar için- de yüzdüklerini göstermek istemiş- tir. Kreon bütün bunları, gelini olma- sını beklediği (oOAntigone'yi Okurtar- mak için apaçık söyler. Odasına çe- kilip rahat durmıya razı olsa, saba- hın erken saatlerinde onu yakalayan iki zavallı muhafızı da -kılı kıpırda- madan- öldürtecek, hâdiseyi başka bilen olmadığı için Antigone'yi ilân ettiği ölüm cezacına çarptırmak Zo- runda kalmayacaktır. Anouilh'un o Antigone'si işte bu "tâviz"i reddeder ve ölmeyi tercih e- der. Bu tercihi "mânâsız" bir gurur ve inat için yaptığını sananlar, Ano- uilh'un bu eski mythos'a verdiği yeni "mâna"yı kavrıyamıyanlardır. Evet, Antigone. de haklının mı, haksızın mı cesedini gömmek için çırpındığını bilmemektedir. Evet, ölenlerin ikisi de ciğeri iki para etmez iki taht düş- künü olabilirler. Fakat mühim olan bu değildir. Mühim olan insanların öldükten sonra insan gibi gömülme haklarıdır. Mühim olan, bir kudret sahibinin adalet ve ahlâk örneği ver- mek bahanesiyle o-üstelik hakikati bilmeden- insanoğlunun en tabii -ve son- hakkını çiğnemesidir. bu çiğnenen insan hakki uğruna is- yan etmiş, kendini ölüme atmıştın, Çürümeğe mahküm edilen ceset er- kek kardeşinin cesedi olmasaydı da, bunu yapardı. "Baş Sayfa"dan bir sahne Bakın sahneye bakın 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: