22 Mayıs 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

22 Mayıs 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

rardan başka bir şey getirmiyeceğin- de müttefiktiler. Üstelik Kadircan Kaflının C.K.M. P. kontenjanından ve bizzat Bölükbaşının kotasından Tem- silciler Meclisine girmiş olması ma- nalı bulundu. Bazı Genel İdare Ku- rulu Üyeleri: "— Partiyi Kaflı mı, yoksa biz mi İdare edeceğiz?" seklinde beyan- larda bulundular. Bütün bunlar irikıyım liderin ba- sının bir parça daha eğilmesinden başka bir fayda sağlamadı. Daha sonra, ilgisizlikten yakınıldı ve üye- lerin partiye gereği kadar önem ver- mediklerinden bahsedildi. Seçimlerin ufukta belirdiği şu sıralarda bir ve beraber olmak gerekirken, herkesin ayrı bas çekmesi lüzumsuz ve zarar- lıydı. Bunun için, bir tamimle parti içinde disiplini sağlamak kararına varıldı. Fakat yüksek politikacılar, toplantının havasına hakim olmakta güçlük çekmediler ve basiret taraf- tarlarını susturmasını bildiler. Tem- silciler Meclisinde yapılacak bunca iş varken, kalkıp burada nutuk at- manın hikmeti yoktu! Nutuk atmak için en iyi yer Meclis kürsüsü olma- lıydı. Karşılarında kuvvetli bir parti vardı. Seçim kanunu ve Anayasa gö- rüşülürken yapılacak iş, kürsüye ma- rifetli hatipler çıkarmak, gerekirse aka kara demek, fakat C.H.P. yi he- zimete uğratarak Temsilciler Mecli- sinde azınlık olmanın acısını çıkar- YURTTA OLUP BİTENLER maktı. Bu fikrin ateşli müdafii tabii dehşetli hatip Ahmet Oğuz oldu. Li- der Bölükbaşı ise mütebessim bir eda ile başını sallamakla yetindi. Bir ara basından şikâyet etmek lüzumu his- sedildi ve basının C.K.M.P. ye mülte- fit davranmamasının niçini ve nede- ni üzerinde duruldu. Fakat asıl der- de bir türlü temas edilmedi. Gündem- siz Genel İdare Kurulu toplantısının en mühim konusu, tabii, C.KM.P. içindeki liderler mücadelesi oldu. Ka- palı geçilen meselenin, partiyi zayıf düşürdüğü mütalaası pek revaç bul- du. C.K.M.P. nin seçim arefesinde her ne pahasına olursa olsun bir ve be- raber olması gerekiyordu. Toplantı bu hava içinde bittiğinde Din ve Dinbaz Fvansızlar “Uçlar birleşir”, derler. Şu anda Türkiyede kara yobaz- la kızıl komünistin elele çalıştığı göz önünde tutulursa bu söze bak vermemek imkânsızdır. Aslında, bunda fazla şaşılacak bir taraf yok- tur. İki zümrenin de arzusu memle- kette karışıklık çıkarmak olduğuna göre, bir ve beraber olmaları tabii- komünizmin "Yoldaş- lar, hep komünist olalım, Moskova- nın türküsünü söyliyelim" diye a- çıktan ortaya çıktığı görülmüş bir hâdise değildir. Mutlak kendisine bir paravana bulacak, mutlaka ken- disini gizleyecek, mutlaka başka melanetlerin savunucusu rolünü oy- nayacaktır. Türkiyede en fazla is- tismar ettiği konu, dindir. Bir broşürün ve bir gazetenin gizli eller tarafından köylere dağı- tıldığı tesbit edilmiştir. Broşür “Dinde Reform" adını ve Osman Nuri Çerman imzasını taşımakta- dır. Osman Nuri Çerman bir "meç- hul şöhret"tir. İyi niyetlidir veya değildir. O taraf baklanda, bilgisiz- likten, bir şey söylemek haksızlık olur. Ancak yazdıklarının bir avuç saçmadan ibaret bulunduğu mu- hakkaktir. Temsilciler Meclisiyle uzaktan yalandan alâkası olmayan bu zat, sözüm ona bir "tasarı tas- lağı" hazırlamıştır. Tasarı taslağın da neler yoktur ki.. Menderes dal- kavuklarının Menderesin peygamber liğini ilan ettikleri gibi bu zat da Atatürkü dine karıştırmakta, yeni bir Kur'an yazılmasını istemekte Atatürkten vecizelerin camilerde peygamber kelâmının yerini alma- sını teklif etmektedir. Sözüm ona, bunun adı dinde reformdur! AKİS, 22 MAYIS 1961 Bu broşür üzerine, Temsilciler Meclisi üyesi ve C.K.M.P. konten- jJanından sızma Kadırcan Kaflı Ter- cüman gazetesinde bir yazı döktür- müş tür. Yazıda, sâdece broşürden parçalar vardır. Ama Kaflı, böyle Ur teklifin Temsilciler (Meclisinde ancak alay konusu olacağından bahse dahi lüzum görmemiştir. E- vet, yazıda bir kusurlu taraf, hattâ Osman Nuri Çermanın teklifinin bir tasarı olduğuna dair sarahat yoktur. Ancak, Bölükbaşının ideal arkadaşı ve Kudret ile Tercümanın garip' yazan objektiflik kisvesi al- tında "Suna bakın, şuna!. Ne tek- lifler yapılıyor.." demeye getirmiş, mensubu olduğu Meclisi böyle bir Kadircan Kaflı Laf ebesi teklifi ele almaktan tenzih etme- miştir. İşte, adı meçhul, fakat ken- dileri pek âlâ malüm eller broşürle birlikte bu yazıyı ihtiva eden Ter- cümanı da paket paket köylere sev- ketmişler ve "Din elden gidiyor!" diye feryadı basmışlardır. Tabii, di- nin elden gitmemesi için çâre, Yas- sında sâkinlerinin kurtarılmasıdır. Bu propagandanın Yassıada sâ- kinlerinin kurtarılması mı, yoksa kahredilmesi suretiyle kanlı huzur- suzluk tohumlarının atılması gaye- sini mi güttüğü (Üzerinde durulup düşünülecek bir konudur. Üzerinde düşünülmesi dahi fazla nokta ise, böyle gayretlere destek olan, hattâ onların yayılmasında âlet rolü oy- nayan bir zatin Temsilciler Mecli- sindeki yerini muhafaza edebilme- sidir. Kadırcan Kaflının yazısında, saf hukuk bakımından muaheze e- dilecek bir taraf bulunmadığı orta- dadır. Ama üstadın iyiniyet bakı- mından sıfır alması gerektiği mu- hakkaktır. Nitekim Temsilciler Meclisinin bu yüzden karışmasın- dan da sonra, Kadırcan Kaflı Kud- rette yazdığı ve Tercümandaki ya- zısının havasına sahip bir başka makalesinde İslâmlığın dört karı almaya cevaz vermesini dinimizin Afrikadaki gelinmesinin sebebi diye göstermekten kaçınmamış ve Afri- kalı erkeğin bir karıyla nefsini tat- min edemeyeceğim ciddi ciddi yazıp taaddüdü zevatın lebinde bulun- maktan, onun propagandasını yap- maktan çekinmemiştir. Her şey gösteriyor ki, şakırtı iki selin şakırtısıdır. Bu ellerden birini tutarken ötekinin faaliyet sahasını açık tutmak pek de basiretli bir yol olmasa gerek! 19

Bu sayıdan diğer sayfalar: