May 22, 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 40

May 22, 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 40
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KİTAPLAR Güllü Güzel (Meral Çelenin hikâyeleri, İstan- bul, Düşün Yaymevi, 1961. 80 sayfa, 3 lira. Kapak: Sait Maden. Desenler: Sezgin Kurtis.) Bi kadın, aşıgıyla anlaşarak koca- sını mı öldürmüştür? Öyleyse i- dam edilecektir. İdam mı edilmiştir ? O halde adalet yerini bulmuştur. Evet, çoğunluğun yargısı budur. Çünkü çoğunluk, herhangi bir olayın özüyle, bilimsel nedenleriyle ilgilen- mez. Onu ilgilendiren, olayın kabu- gudur, dışıdır. Fakat gerçekçi bir gözle "insan"a ve "toplum"a eğilme- sini bilen bir sanatçı için durum bam- başkadır. O ferdi, psikolojik ve top- lumsal imkânları içinde ele alır. Bu yüzden yargısı daha güç, fakat daha âdildir. Sanatçıyla kanunun daimi ça- tışma halinde bulunması da buradan gelmektedir. Meral Çelenin Güllü Güzel adlı hi- kâyesini okuyunca,insan ister , iste- mez bunları düşünmektedir. Hikaye- nin kişisi Güllü Güzelin dedikleri, gerçeğin ifadesinden başka birşey. değildir: "Günahım üstüne olsun ak sakallı Ali hoca, günahım üstüne ol- san ana, günahım üstünüze'olsun bana takmak için sıcak yataklarından fırlayıp gelen kalabalık.- Senin de, senin de üstüne olsun!.." Güllü Güzel, Meral Çelenin Dü- şün Yayınevince yayınlansa ilk hikâ- ye kitabıdır. Kitabın ilk hikâyesinin adı da Güllü Güzel, hikâyenin kah- ramanının adı da... Meral Çelen, bir süredir Varlık ve Türk Dili dergile- rinde yayınladığı hikâyelerinden on- birini, her hikâyenin altına yayınlan- dığı derginin adım da koyarak, beş formalık, küçük boyda, şirin bir ki- tapta toplamış. Kitaptaki onbir hi- kâyenin yedisi 959, 960 ve 961 yılla- rında Varlık dergisinde, ikisi 960 ve 961 yıllarında Türk Dili dergisinde, biri 960 Varlık Yıllığında ve biri de 955 yılında Varlık- Hikâyeler kitabın- da yayınlanmıştır. Bu, birbirinden güzel onbir hikâyenin en güzeli, ki- duygulanarak yaptığı kapak resmi i- YASSTADA'DAN HATIRALAR Yazan: Yusuf Ziya Ademhan Yakında çıkıyor 86 se, kitaba apayrı bir güzellik, apayrı bir anlam katmaktadır. Hikâyeyi o- kuyup bitirdikten sonra insanın ak- lında Salt Madenin kapaktaki resmi kalmaktadır. Bir hikaye, doğrusu, ancak bu kadar güzel yorumlanabilir. Meral Çelen bu hikâyesinde asıl- mış bir kadım anlatmaktadır» Fakat bir gazeteci gibi değil, bir görgü ta- nığı gibi değil, usta bir hikayeci gibi anlatmaktadır. Gerçi konu da bey- lik konulardandır ama, hikayeci, bu beylik konudan, yepyeni bir teknikle usta işi bir hikâye çıkarabilmiştir. Okuyucu "Daha nice Güllü Güzeller var memleketimizde" diyebilmekte- dir. Güllü Güzelin hayat serüveni kı- saca şudur: Onüç yaşında -çok yerde olduğu gibi-, anası tarafından -çok yerde olduğu gibi-, sevmediği bir er- keğe -çok yerde olduğu gibi- verilmiş tir. Çocuk yaşında başlıyan evlilik yıllan hep. dayakla geçmiştir. Güllü Güzelin kız çocuğu doğurması bile dövülmesine sebeptir. Bıkmıştır, yo- rulmuştur, yalnızdır. Bu durumda bir başkasını. diye sarıldığı erkekle anlaşarak ko- casını öldürür. Mahkeme, aşılmasına karar verir ve Güllü Güzel asılır. İşte hikâyedeki olay budur. Olayı dışın- dan alınca, yukarda da belirtildiği gibi, "oh olmuş, adalet yerini bul- muş" demekten başka söz kalma- maktadır. Halbuki sanatçının göster- diği gerçek, bunun tam aksidir. Gül- lü Güzel suçsuzdur. Suçlu olan hepi- miziz, bütün toplum. Güllü Güzel şöyle demektedir: — Hiç kimse birşey yapmadı be- nim için, Kim varsa çevremde hepsi kaçtı, bir başıma bıraktı beni. Hepi- niz birden çöktünüz üstüme. Orada sandım ki sizin yüzünüzden asıyor- lar beni, ya da sizin günahlarınız i- çin. Koşuşmalarınız da, başınızı eğ- meniz de ondandı. Ben öldüm senin yerine.. Ere için.. Öyle olsun, ben çözerim ellerimi Bundan besyilz yıl önce François Villon da "Asılmışlar Baladı" adlı şiirinde bu konuyu -o günki anlayış içinde- işlemiştir: "Olmayın bu kadar katı yürekli, -Ey dünyada kalan insan kardeşler;- Kanun namına öldürüldük diye -Hor görmeyin bizleri, kardeş bilin;- Gör- medik bir gün olsun rahat yüzü; -Yağmur sularında yıkandık yunduk;- Kurda, kuşa yedirdik kaşı, gözü; Gün ışıklarında karardık, yandık;- Kuş gagalarıyla kalbura döndük." Fazıl Hüsnü Dağlarcanın da bir "Asılmış" şiiri olduğunu okuyucu- lar çok iyi hatırlıyacaklardır. Meral Çelen, bu toplumsal dâvayı hikâyenin geniş imkanları içinde daha ustalık- la vermesini bilmiştir. "Dağ Başında Bir Gelin", "Fedim, Fadik, Fadime,, Fatma", "Mutsuz Plâk", "Yitik", ve "Oyun" adlı hi- kayeler de başarılı hikayelerdir. Bil- hassa "Dağ Başında Bir Gelin" adlısı sayılmağa değer. Bunda da bir başka Güllü Güzel var. Onun da hikâyesi Güllü Güzelinkinden farksız. O da: “— Ben gelin olmak İstemiyordum! Anam ölsün istemiyordum. Küçücük bir kızdım ben, küçücük bir kız kal- mak istiyordum. Dağları, çalıları sevmek, adamlardan korkmamak is- tiyordum. Anam elimden çorbalar iç- meli, kapının önünde tüfekle bekle- memeliydi..." diye sızlanır durur. "Fedim, Fadik, Fadime, Fatma" adlısı ise, ötekilerden ayrı bir anla- tım özelliği taşımaktadır. Aslında bir Fatma, toplumun dört ayrı nokta- sında ele alınmıştır. Fedim çift sür- meğe gitmiştir. Fadik kadın tarhana yapmak için koşmakta, Fadime ha- nım işini bitirmiştir, pencerededir, Fatma hanımefendi ise aynının karsı- sında boyanmaktadır. Bu hikâye, aynı zamanda başarılı bir "taşlama"dır. Meral Çelenin çok temiz bir dili var. Daha önemlisi, sanatçı, eşyaya bakmasını biliyor. Sağlam bir dünya görüşüne sahip. Bastığı yeri iyi ta- nıyan bir sanatçıdan da, ilerde daha güçlü hikâyeler beklememek için hiç- bir sebep yoktur. Yalnız, hikâyelerde en çok göze batan bir husus, olayların ve kişile- rin âdeta bir düş havası içinde anla- tılmış olmasıdır. Kişiler hep uykulu, ya da dalgındırlar. Çevrelerinde olup bitenleri uykulu gözlerle seyrederler. Meselâ Güllü Güzel, Gerçek Düş, Ge- ce Nöbeti, Uykusuz.. Hep böylesi bir hava içinde verilmiş hikâyelerdir. Meral Çelen, anlattığı kişileri o uy- kulu, o gölge-varlık durumlarından kurtarabilirse, okuyucu raksına da- ha başarılı, daha elle tutulur hikâye- lerle çıkabilir. OPERATÖR - DOKTOR MUZAFFER ARGUN Doğum ve Kadın Hastalıkları Mütehassısı Muayenehane : Meşrutiyet caddesi No. 1 KARA Tel: 12 7943 AKİS, 22 MAYIS 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: