27 Kasım 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

27 Kasım 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KİTAPLAR Gide Gide 3 Harran - Hoyrat - Mayın ve Irıp (Fikret Otyamın gezi o notları, Forum Yayınları, o Doğuş Lid. Mar' baası, Ankara 1961, 158 sayfa, 300 kuruş) Fikret Otyam Güzel Sanatlar Aka- demisi mezunu bir ressamdır. 1953'den önceki yıllarda hayata res- sam olarak atılmayı düşünmüş, lise- yi bırakıp Akademiye girmiştir. Ge- çim sıkıntısı sırtına binince tesadü fen iy başlamış, o günden bu yan dı ix çıkmıştır Yıllar vi ge lun Bâbıâlisinde, daha sonra da yıllar yılı Ankaranın adı şimdi Şinasi olan Rüzgârlı Soka- ğında gazeteci olarak pabuç eskit- mistir. Otyam, ressam olarak da, gazete- ir ama» gaze- teci Fikret Otyamın çalışmaları bo- yunca bir başka yönü daha ortaya çıkmıştır ki bu, ressamlığını da, ga- zeteciliğini de ogölgelemiştir. Fikret Otyamın bu yönü, röportaj yazarlı- gıdır. röportajları yazar- lığı... Otyam, bu mârifetinin yanına bir de bu gezi röportajlarını kendi çektiği güzel fotoğraflarla (süsleme mârifeti okatmıştır ki. ortaya, ger- çekten görülmeye ve okunmaya de- ğer şeyler çıkmıştır. Otyamın bugüne kadar kitap ha- line getirilmiş üç adet gezi notu var- dır. Otyam, gezi notlarını, "Gide Gi- de" ana başlığı altında toplamıştır Gide Gidelerin birincisi, 1959'da ki- tap haline getirilen "Ha Bu Diyar" dır. İkincisi Gide Gide, 1960'da kitap haline getirilen "Doğudan Gezi Not- ları"dır. Üçüncü Gide Gide ise, ön- çekilerden farklı olarak iki ayrı ge- zi notunun bir araya gelmesinden or taya çıkan "Harran - Hoyrat - Ma- yın ve İrıp"tır. Otyamın üçü de ki- tap haline getirilmiş olan gezi not ları daha önce gazetelerde yayınlan Ne var k mak gerekirse, Otyamın yazdıktan, başlı başına birer sanat eseridir, Sa- nat eserlerinin ise yeri gündelik ga- AKİS, 27 KASIM 1961 zeteler değildir. Bu bakımdan da, gazetelerde yayınlanan Otyamın ge- zi notlan hep yadırganmış, hep hafife alınmıştır. Halbuki, sonradan bu notlar kitaplar haline getirildiğin- de rahatlıkla görülmüştür ki Otyam, bir gazeteciden çok bir sanatkârdır, bir şairdir ve sıradan gazete yazıcı- sından ar bir takım eserler ver- mektedir "Har * Hoyrat »* Mayın ve Irıp" adlı zi dorlan. iki büyük bolüm- den meydana gelmiştir. Bu bölüm- lerden birincisinde, yani "Harran * Hoyrat * Mayın" bölümünde Fikret Otyam, azıcık yalın bir omemleket aydını olarak, 27 Mayıs 1960'dan he- men önceki günlerde yaptığı bir Gü- ney * Doğu anadolu gezisinin izle- nimlerini nakletmektedir. Her biri gerçekten birer sanat eseri olan fo- toğraflarla süslenen bu büyük röpor- tajda Otyam, D.P. devri zulmünden kaçmış bir gazeteci rolündedir. Ça- lıştığı Ulus gazetesi kapatılmış, Ot- yam işsiz kalmıştır, Ankarada dur- ması kendince tehlikelidir. Sıkı Yö- netim, meşhur Tahkikat Komisyonu o günlerde Ankaralı (gazetecilere emdikleri sütü burunlarından getirt- mek hususunda son derece 'mahirdir, Otyam ise, Ankaradan uzaklaşmayı çıkar yol bulmuştur. Ankaradan u- zaklaşınca nereye gitsin? Çok sevdi- iyi bildiği Harran illerine,,. Nite- m Otyam da böyle yapmıştır. Gü- neydoğuya gitmiş, otobüslerle, üçün- cü mevki ; trenlerle bu bölgede bir süre dolaşmıştır. İşte Gide Gidenin üçüncü kitabının ilk bölümü bu gezi- nin izlenimlerini dile getirmektedir. Fikret Otyam Pabuç eskiten Otyamın çok iyi bildiği o diyarlar lehçesinin hakim (o bastığı konuşma diliyle yazılmış bu izlenimlerde Cey- lan Pınarı, Adana, Antep, Urfa, Ma- raş dolaylanma güzellikleri (olduğu kadar çirkinlikleri de, o zenginlikleri olduğu kadar fakirlikleri de dile ge- tirilmiştir. Yalın tabiat ,tasvirlerinden , Öteye, olan bu gezide gördüklerini, tuklarını çok tatlı bir dille Otyam, o günlerin bağrı yanık hal- kını gerçekten bir sanatçı gözüyle görmüş, bir sanatçı gözüyle dile ge- tirmiştir. Rahatça söylenebilir ki, günümüzün en iyi ve en başarılı ge- yamdır. Otyamın gezi notlarında illâ da bir kusur aranacak olursa, bulmak hayli Zor olacaktır. Zor olacaktır ama, bulunması da büs bütün gayrimümkün değildir. Ot- yam, röportajlarında etrafı kadar da kendinden, kendine yakın olanlardan bahsetmekte ve zaman zaman insanı bezdirmektedir. Maamafih bu, kadı zetin arasında bu hususa pek de dik* kat etmiyeceklerdir. Kitabın, yâni Gide Gidelerin ü- çüncüsünün ikinci bölümü Otyamın bir başka gezisinin, Karadeniz kıyı- larında yapılmış bir gezinin izlenim- lerinden ibarettir. ları, taban tabana zıt izlenimleri dile getirmektedir. o Ancak, kitabın ilk bölümüyle İkinci bölümü arasında bir fark derhal kendisini hissettir- mektedir. Bu fark, Otyamın iki böl- ge halkım ve meselelerini ayni ya- kınlıkla tanımamasından doğmakta- dır. Güney Doğu Anadolu insanının ti canevini bilen Otyam, Karadeniz kı- yısının cefakâr balıkçısını daha -ok kulaktan dolma bilgiyle tanımakta, dilini zoraki taklit etmektedir. Gör- düklerini ancak o içindeki sanatkâr Otyamın ifade (o zenginliğiyle yazdı- gından, röportajım okunabilir halde ayakta tutabilmektedir. Sonuç olarak söylemek gerekir- se, Gide Gide adlı serinin üçüncü kıs- mı, biri nisbeten zayıf, Öteki aksine son derece kuvvetli ve insanı içinden, tâ canevinden yakalayan ve .kendisi- nı okumadan durmak gerçekten bir kayıptır. 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: