27 Kasım 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

27 Kasım 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SANAT Haberler "O mâhiler ki derya içredir.." İngiltere (o fatihi, ulu ozan İlhan Berkin türkçeye (o çevirdiği "Ber- narda Alba'nın Evi" adlı oyunun son provaları yapılmaktaydı. Berk, oyunun gelişimini yakından izli- yordu. Provalardan birine girdi. Salonun kuytuca bir köşesine sin- di, oturdu. Sahnede prova devam ediyordu. Eserde bütün roller ka- dınlarındı. Kadın oyuncuların tü- mü de, en modaya uygun, oldukça açık elbiseler (ogiymişler- di. İlhan Berk, provanın sonunun gelmesini sıkıntı içinde bekledi. Pro- va bitince sahneye yaklaştı, ayakla- rını birbirine geçirip, her zamanki gibi bir soru işareti hâline geldi. El- den geldiğince nâzik bir eda ile: — Şey, efendim" dedi, "hanıme- fendiler, çok güzel oynuyorsunuz ta- bii. Harikulade! Bir diyeceğim yok buna.. . Yalnız, i r. Müm- kün değil mi acaba biraz daha kapa- lı giyinmeniz?" Cevabı, Bernarda o Alba'yı oyna- yan Melek Ökte verdi: , "— Merak etmeyin İlhan bey, bunlar bizim günlük elbiselerimiz.." Eserde, kapalı siyah elbiseler gi- yinileceği (o kayıtlıdır ve eser İlhan Berk tarafından türkçeye çevrilmiş- tir! Öfkeliler Ankaradaki oOgenç sanatçıların en öfkelileri bir araya gelip bir der- gi yayınlamaya başladılar. Adı "De- ğişim". İlk sayısındaki "Biz ve On- lar" adlı yazıda müthiş öfkeli olduk- larını belirtiyorlar. Gerçi yazıda, ne- den dolayı, kime öfkelendikleri pek belli ve açık değil ama, gene de öf- keliler. Derginin bu öfke dışında se- vimli bir hâli var. Sanatsevenler Klübünde, her ak- şam olduğu gibi gene sanatçılar top- lanmışlardı. Bir köşede öfkeliler var- dı. Orta yerde ne öfkeli, ne öfkesiz- ler oturuyorlardı. Öfkelilerin öfke- lenme sebepleri arasında olduğu sa- sanatçı da bir başka Gözucuyla ( birbirlerini denetliyorlardı. Durum şimdilik fırtınadan önce- ki sessizliğe (o benziyor. Yana öbür- gün bir fırtına kopabilir. Bu durumu öğrenen, ne öfkeli ne öfkesizlerden biri: — Yahu" dedi, "partileri güç be- lâ hâle yola koyduk. Koalisyona ra- zı ettik. Eh, biraz hava yatışacak, sinirlerimizin gerginliği gidecek di- ye seviniyorduk. Şimdi de sanatçıla- 26 rn mi Glee kabardı? Nedir bi- zim suçum mitral sergisi Geçen o haftanın sonunda İhsan Ce- mal Karaburçak, Türk - Ameri- kan Derneğinde bir resim sergisi aç- t. Sergide, Bakanlığının son saatle- rini yaşayan Ahmet Tahtakılıç da vardı. Resimler hakkında uzun boy- lu izahat aldı. Böylece, Tahtakıkçın resim kültürünün daha da derinleş- tiği umulabilir. Sergide oOçoğunluk gene sanatçı- lardaydı. Turgut Uyar ve eşi, Salim Şengil, Salâh Birsel, M. Sunullah A- rısoy, İlhan Berk ve eşi, ressam Ay- şe Sılay ve eşi, Fuat Pekin, ressam Asuman Kılıç göze görünenler ara- sındaydı. İkram, limonlu votkadan ibaretti. Bazı sanatçılar pek de memnun gö- dalyası". Bu oyun bir süre önce İs- tanbulda Dormen Tiyatrosunda da oynanmıştı. Meydan Sahnesindeki o- yunu da Haldun Dormen sahneye koyacak. Oyunun, hemen hemen baştan sona amatörlerce oynanması için, Birleşmiş Oyuncular harekete geç- miş bulunuyorlar. Oyunda rol alacaklar arasında bir iki ozanla yazarın da bulunaca- ğı söyleniyor. Şimdilik adları açık- anmıyor ama, yakında kimlerin ne oyunlar oynıyacağı belli olacak! Güller açar yüzümüzde Genç hikâyeci Tarık Dursun K. bu yıl, Düşün Yayınevinin yayınla- dığı "Güzelavrat Otu" adlı hikâye kitabı ile Türk Dil Kurumu Hikâye ödülünü kazandı. İkibin Türk liralık ödülünü almak için de. epeydir uğ- ramadığı Ankaraya geldi. Mahcubi- K nın önünde paraları sayarak alırken Tarık Dursun K. rünmüyorlardı. başını salladı: — Resim sanatımız son yıllarda gittikçe bozuluyor (efendim. Yazık, yazık oluyor. Ressamlarımızı koru- mak gerekir. Bakın mesela, bir li- monlu votka! Olur mu bu? Oysa, ressamlarımızı okorusak, resimlerini alsak, devlet elini uzatsa hiç bize li- monlu votka ikram ederler miydi? Viski içebilirdik, martini içebilirdik, havyar yerdik. Resim sanatımızı kurtarmak lazım azizim." Biri, o hayıflanarak Meydan Sahnesi Meydan oSahnesinin oynamakta ol- duğu "Ay Mavidir" adlı oyun büyük ilgi topladı. Her akşam kapa- lı gişe oynanıyor. Birleşmiş Oyuncular bu arada ye- ni oyunların hazırlıklarıyla ouğraşı- yorlar. Bugünlerde ele alıp çalışma- ya başlayacakları oyun "Zafer Ma- - Ü. Yaşar Oğuzcan Yeni ortaklar. hiç de utangaç görünmüyordu. Ak- şam üzeri bermütad e Klübüne gidildi. Tarık Dursun K. yı görenler kendisini birer kere öptüler ve hoşgeldin dediler. O sırada birkaç liseli genç içeri girdi. Arısoyu aradı. Düzenliyecek- leri bir şiir günü için kendisinden bilgi almak istiyorlardı. Kimleri ça- ğırmaları gerektiğini, kimlerin şiir- lerinin okunmasının yerinde olacağı- nı soruyorlardı. Bu arada liseli genç- lerden biri: "— Ümit Yaşardan da okuyalım mı efendim?" dedi Konuşmayı başından beri yakın- dan izleyen Tank Dursun K. hemen söze karıştı: "— Tabii, tabii okuyun" dedi. "O- kunmaz olur mu? Yazdığınız adla- rın hepsi ciddi kişiler. Ümitten de okuyun ki, antrakt yerine geçsin.." AKİS, 27 KASIM 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: