8 Ocak 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

8 Ocak 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN Ankara Koruyucu aile Çocuk, elindeki kitabın üzerine eğil- di ve küçük hayvanı paralayan kaplan resmini olanca gücü ile yum- ruklamaya koyuldu. Büyük bir acı çeker gibi gözlerini kısmış, dişlerini sıkmıştı: "— İstemiyorum, ein diyordu. Az ötede dikiş dikmekte olan genç kadın, çocuğu bir süre sessizce sey- retti, sonra yerinden kalktı ve onu onu yemesini yırtıcı hayvanları anlattı. Sonra, za- yıf yaratıklara Allanın başka silâh- lar verdiğini söyledi. İnsanın, zekası ve iradesiyle kaba kuvveti nasıl yen- diğini de sözlerine ilâve etti. Çocuk rahatlamıştı. Başka resim- lere bakmaya koyuldu. Genç kadın, dikişinin başına döndü Olay, geride bıraktığımla hafta içinde birgün, Cebecide, sevimli bir şekilde döşenmiş sıcacık bir apartman katında geçti. Genç kadının adı Ce- nan Yaşargildi, ve küçük (Mehmet ona, üç aydır, anne demekteydi. Hikâye şöyle başladı: Bundan tam üç ay evvel Cenan Yaşargil, yüksek mühendis olan eşi Bülent Yaşargil ile oturmuş radyo dinliyordu. Bir kadın sesi, bir süre, korunmaya muh- taç çocuklardan bahsetti ve Sosyal Hizmetler Umum Müdürlüğünün ko- ruyucu aile programım anlattı. Du- rumu müsait olan aileler, korunma- ya muhtaç bir çocuğa yuvalarını a- çıp, ona beklediği şefkati verebilir- lerdi. Bunun için devlet, koruyucu aileye, bakım parası olarak ayda 125 lira ödeyecek, yılda bir defa giyim parası verecek, çocuk (hastalandığı takdirde ihtiyaçları karşılayacaktı. Çocuk, Sosyal Hizmetler Enstitüsün- de özel şekilde yetiştirilmiş bulunan çocuk yerleştirme memurlarının, bir psikologla bir çocuk doktorunun de- vamlı kontrolü altında obulunduru- lacak, müşkülleri halledilecekti.. Ko- runmaya muhtaç çocuk, ailenin nü- fusuna geçmeyecek, hizmetçi gibi de kullanılmayacak, istidadı yetti- gi kadar okuyacaktı. Ailenin âdeta bir yakın misafiri durumunda ola- caktı. Aradaki bağ, sevgi ve şefkat- ten ibaretti. Herde, birgün hakiki an- ne ve babası meydana çıkar da, ço- cuğun korunmaya muhtaç durumu ortadan kalkacak bir hal gösterirse ve ana-baba, çocuğa hakikaten baka- bilecek vaziyette ise, çocuk öz ana ve babasına devredilebilecekti. Gaye, çocuğa yardım etmek, onu kı evlerinin (o kalabalığından bir aile yuvasına kavuşturmak ve topluma daha faydalı bir şekilde, an- ne, baba ve kardeş sevgisini tadarak büyümesini sağlamaktı. Bu çocuklar yurdun muhtelif köşelerindeki bakım evlerinde yaşıyan çocuklardı. 0-6 yaş arasındaydılar. Ya tamamiyle Okim- Sosyal Hizmetler Enstitüsü tüm faaliyeti: "Ey kimsesiz, Avare çocuklar..." AKİS 8 OCAK 1962 Koruyucu aile sebeple kendilerine bakamıyacak du- ruma düştüğünden, devlete terkedil- mişlerdi. Bekledikleri şey, maddi yar- dımdan çok, sıcak bir kucak, ilgi ve şefkatti. Çünkü, çocuğun yalnız ru- hi gelişmesinde değil, vücut inkişa- fında da en çok rol oynıyan şey, ma- nevi hislerin tatminiydi. Sudan tutulan çocuk . Radyo susmuştu. oYaşargiller o bir- birlerine baktılar. Allaha şükür, kendi çocuklarım yetiştirmişlerdi. Oniki yaşındaki kızları Sibel, artık, bir gençkız olgunluğu dolaşmaktaydı. Oğulları Mete onaltı yaşındaydı ve Atatürk lisesine devam etmekteydi. Uzun yıllardır evde bir küçük çocuk cıvıltısı du- yulmaz olmuştu. arı-koca, o anda hemen hiç ko- nuşmadan anlaşmış gibiydiler. Ko- runmaya muhtaç bir çocuğu yanları- na alıp, yetiştirmeye çalışacaklardı. Akşam sofrada meseleyi oçocuklara açtılar. Haber sevinçle karşılandı. O günden itibaren Yaşargiller hep birden eve gelecek olan yeni kardeşi beklemeye koyuldular. Küçük Mehmetin gelişi ne pek çabuk, ne de kolay oldu. Sosyal Hiz- metler Koruyucu Aile Programı Şu- be Müdürü psikolog Meliha Danış- man, yerleştirme memura öğretmen Gülfer Teper ve çocuk omütehassısı doktor Latife İnce, meseleyi enine boyuna tetkik ederek, üzerinde titiz- likle çalıştılar. İlk Önce, aileye uygun çocuğu aradılar. Bir yandan, ailenin bu işin üstesinden gelip gelemiyece- ği tetkik edilirken, bir yandan da ço- cuğun muayeneleri yapıldı, dosya- lar tanzim edildi ve nihayet çocukla vw resin kaynaşma temin edildi. , ebecideki evin o kapısını çaldığı, zaman yeni ailesini benimsemiş bulunuyordu. Küçük Mehmetin evde en çok sev- diği saat, babası ve kardeşleriyle gü- reş ettiği saattir. Hiç sevmediği saat ise, öğle uykusu saatidir. Ama, ra- hat rahat uyumaktadır. Kendisini sık sık yoklayan yerleştirme, memu- ru Gülfer Teper, birgün o uyurken odasına girmişti. Baktı, ki Mehmet iki ranzalı yeni bir çocuk karyolasın- da yatmaktadır. Merak etti ve Ce- nan Yaşargile bakarak şakalaştı: "— Neo, yoksa yeni bir çocuk da- ha mı alıyorsunuz?" Genç kadın birden ciddileşti: çoktan (Ankara 4. Sulh Ceza Mahke- mesi eliyle aldığımız tekziptir) MEC Muanız ın 25 Aralık 19 6l tarihli sayısında T.K.B. oCakalı Basın toplantısı altında hakikat- 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: