19 Şubat 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

19 Şubat 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Meselenin Esası Sahir Kurutluoğlu Hukuk ile politikanın alakasını hiç kimse inkâr edemez. Ama bun- ların ikisini aynı şey saymak imkânı da şüphemiz yoktur. Politika bakımından, eski tip bir takım suçlardan dolayı yeni yeni adamlar tevkif etmek şüphesiz tadsızdır, yersizdir, lüzumsuzdur. Dü- zeltilmesine, iyileştirilmesine çalışılan havaya bir fayda vermesi bahis konusu değildir. Bu suçlar, esasları itibariyle, Yassıadada ele alınıp ce- zalandırılmış ve ana mesulleri en ziyade bu yüzden, tamamile hak ettik- leri hükümleri giymişlerdir. Partizanlık, D. P. iktidarının Anayasayı ihlâlinin temelini teşkil etmiştir. Ama, politika böyle diyor diye hukuki varlıkları aklı başında kimse- ler tarafından münakaşa konusu bile edilemeyecek müesseseleri yok farzetmek kabil midir? Yüksek Adalet Divanı yok.. Yüksek Soruşturma Kurulu da yok.. Peki, bunların Meclis açıldıktan sonra verdikleri bera- atkararlarıniçin makbul sayılıyor, alkışlanıyor, gazetelerde iftihar ve- silesi sayılıyor? Bir takım haksız iktisap dosyalarını temizleyen, hakla- rında takipsizlik kararı veren, alâkalılarının bankalarda bloke edilmiş paralarını serbest bırakan bu aynı Yüksek Adalet Divanı. O halde? O halde, bir müesseseyi lehte karar aldığı zaman tanımak, hoşa gitmeyen bir karar alınca tanımamazlığa kalkışmak sadece hukuk bakımından değil, politika bakımından da mesnetsiz, hatta gülünç bir davranıştır. er şey gösteriyor ki, Hükümet meselenin bu esas noktasını gör- müştür. Hukukun işleyişini politika bakımından da mantıki ve faydalı hale sokmaya çalışmıştır. Bir tasarı hazırlayıp, Meclise sunmuştur. Ta- sarının mahiyetini, bizzat Adalet Bakara Sahir Kurutluoğlu, kendisi gi- bi hukukçu olan A. P. li arkadaşlarına koridorlarda, komisyonlarda da anlatmıştır. Demiştir ki: "Efendiler, Anayasa sarih. Mevcut organlar, yerlerini alacak yenileri kuruluncaya kadar çalışmaya devam edecekler, hukuki varlıklarını muhafaza edeceklerdir. Siz bağırsanız da, çağmanız da bu gerçeği değiştiremezsiniz. Gelin, mekanizmanın varlığı değil, işle- yişi üzerinde değişiklik yapalım. Yüksek Soruşturma Kurulunu, sanık- ları Yüksek Adalet Divanına mevkuf olarak sevketme mecburiyetinden kurtaralım. O zaman her şey, kendi tabii mecrası içinde cereyan eder Zorlamalar olmaz. Yüksek Adalet Divanı da, Anayasa Mahkemesi ku- ruluncaya kadar adaleti daha rahat, salim kafayla dağıtır.." Ama, A. P. nin gayesi başkadır. A. P. vr yürekten tanımamak- tadır ki, onun organlarının varlığını kabul etsin. Bu yüzden, Hüküme- tin mantıki, mutedil ve politik teklifi kabul enem. hukukun zor- lanmasında fayda mülâhaza edilmiştir imdi ne oldu? Yüksek Soraya Kurulu bal gibi, yeni tevkif ka- rarları verdi. Bunlar mis gibi infaz da olundu. Sanıklar, Ankara Hilto- nun tahta ranzalarına da yerleştiler. Onları oradan, Yüksek Adalet Di- vanının dışında bir kuvvetin çıkarması da bahis konusu değil. Yatacak- lar. . P. li milletvekili ve senatörlere gelince.. Beyler siyasi yatırım ya- pıyonlari Bir defa daha, başkalarının sırtından geçiniyorlar. Ama taraftarları, hâlâ "Eksik olsun böyle yatırım" demiyecekler- midir? 16 ka tevkiflere taraftar olmadıklarını ve Yüksek Adalet Divanı ila Yüksek Soruşturma Kurulunun mülga oldu- ğunun eklenmesini istiyorlardı. Evdeki hesap Fakat evdeki hesap çarşıya uyma- 1. ön koymalarından sonra o kısım tebliğ metninden çıkarıldı. Vakit hayli ilerlemişti. 20 de baş- layan toplantı kısa bir yemek mola- sından sonra tekrar devam etti. Nite- kim tebliğ kaleme alındığında ve son tadilat yapıldığında saat bir bir m geçmişti. A. P. idarecilerinin kaleme aldık- ları ve umumi efkâra sundukları teb- liğ hiç de beklenilen tebliğ olmadı. Müthiş idareciler gece yarısından son ra fikirlerini tamamile değiştirdikle, ri için çıkan tebliğ ilk müzakerelerin havasıyla taban, tabana zıt oldu. Mü- zakerelerin esasım tevkifler ve Yük- sek Adalet Divanı ile Yüksek So- ruşturma Kurulunun mülga olup ol- maması teşkil ettiği halde, bunlar tebliğin metninde yer dahi almadı. A. P. nin idari mekanizmasını elle- rinde tutanlar evveli, bir gazete ha- berini bahis konusu ederek. A. - P nin bir milis teşkilâtı kurduğu yolun- de ediyor. Daha sonra da Koalisyonun yaşaması için elden gelenin yapıla- cağı belirtiliyordu. Fakat sn ilgi çe- kici maddeler üçüncü ve dördüncü maddelerdi. Zira, tebliğe göre A. P. nin koalisyondaki Bakanları ile mec- lis içinde tesrii vazife gören Organ- lar, yani Senato ve eclis Grupları arasında bir fikir ihtilafı yoktu! Son ve dördüncü madde isa, bazı gazete- leri hedef tutuyordu. A. P. nin bazı yayın organları ile biç bir fikri rabı- tası yokta. Bu sözlerden ırkçı ekal- liyetin organı Yeni İstanbul ve A- paydınların hakim oldukları (Zafer ile Son Havadis gazeteleri kastedi- liyordu. Çıkarılan tebliğ A. P. Grup idare heyeti odasında yapılan bir toplan- tının muhassalası değil, bir koruyu- cu perdesi oldu Taktikler ve taktikçiler Aslında, A. P. içinde pek huzursuz bir hava son günlerde esmekteydi. Yüksek Soruşturma Kurulunun ka- rarıyla tevkif edilen bazı düşük Ba- kanlarla devlet memurlarının Anka- ra Hiltona gönderilmeleri A. P. de- TÜRKOFİS Ted : 11 90 22 AKİS — 69 AKİS, 19 ŞUBAT 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: