19 Şubat 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

19 Şubat 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO “Ağaçlar Ayakta Ölür" İflâs eden "yaşama sevinci" sızlığı üzerine acımayla, şefkatle e- ğilen, onu hiç değilse avutmıya çalı- şan iki şair... Devlet Tiyatrosu bu iki önemli şairin iki yeni oyununu, hiç ara vermeden, arka arkaya sahnesi- ne çıkarmakla bu alana sızmış olan ilk ışıklan hayli kuvvetlendirmiş, bu alanı aydınlığa kavuşturmuş oldu. "Ağaçlar Ayakta Ölür"de Caso- na, umudunu yitirmiş, yaşamaktan bıkmış, kurtuluşu canına okıymakta bulmuş insanları yeniden hayata bağ- lamayı amaç edinen bir "Yaşama Se- vincini Yükseltme Enstitüsü" haya etmiş... Bu enstitü, böylelerini gözlü- yor, onları avutuyor, onlara umut veriyor. Hem, kuru sözle değil. Onla- ra "kaybettiklerini" yeniden "buldu- rarak", "kazandırarak"... Bu iş için enstitünün elinde hokkabazından yan sını biliyorlar. Penceresi önünde her gün, aynı saatte beliren güzel kızı beklemiye alışan mahküm, bu dünya- da iyilikten başka birşey düşünmeyen erkekler de bulunabileceğini (o gören gençkız, artık canlarına kıymaktan vazgeçiyorlar. Varını yoğunu bir yan- kesiciye "çarptıran" talihsiz, parası aynı şekilde kurtarılıp geri getirilin- ce, yeniden canlanıyor. Enstitü, son tünlerinin bütün mutluluğunu, yirmi yıldır görmediği serseri ve ahlaksız torununu, özlediği gibi doğru yolu bulmuş, meslek sahibi namuslu bir adam olmuş görmenin sevincine bağ- TÜRKOFİS Tel : 119022 AKİS — 87 84 layan bir Büyükanneye de -Büyükba- banın yardımıyla ve yalandan da ol- sa- bu sevinci tattırmak istiyor. Ama Büyükanne çok uyanık, çok duygulu, gözünden hiçbir şey kaçmıyan bir ihtiyardır. Öldü sanılan hakiki toru- nu serseriliği ve (o ahlâksızlığı daha da ilerletmiş olarak karşısına dikil- diği zaman, acı gerçeği değil, o tatlı yalanı benimsemekte tereddüt etmi- yor. Bunca iyi niyetle kendisini o se- vindirmeye çalışanlardan yana oluyor, da bu mutluluk oyununa katılıyor, hatta bu oyunun gerçek kahramanı oluyor. İçinden ölüyor belki, ama bu- nu belli etmemeğe çalışıyor. Sahnedeki oyun "Ağaçlar Ayakta Ölür", Yeni Sah- nede ahenkli ve kuvvetli bir kad- royla; iyi, hatta çok iyi oynanmakta- Ahmet Evintanın sahne düzeni "giriş", Enstitü çalışmala- rını tanıtma bölümü olan |. perdenin otomatik ziller, ışıklar, gizli kapılar- la yüklü fantastik havası bir yana bırakılırsa- genel Olarak İsabetlidir. Birinci perdenin seyircide merak, ilgi uyandırmak gibi bir amaç güttüğü meydandadır. Ama o perde ile öbür perdeler arasındaki - dekor, oyun, ifade, hava gibi unsurların meydana getirdiği- üslup farkı gene de yadır- ganıyor. Sahneye koyucu için bütün güçlük, biraz da metinden gelen, bu ayrıntıyı en az hissedilir şekilde bir- leştirmek, bir üslüp bütünlüğü için- de eritmektir. Bu olamamışsa, biraz da, birinci perde için -öbür perdelerin kaldıramıyacağı kadar modem, hat- ta amerikanvâri- bir dekor ve akse- suvara gidilmiş olmasındandır. Oyuna gelince, Büyükannede, çok- tanberi sahnede görülemeyen Macide Tanır, "Öteye Doğru"dan, "Batak"- tan ve "Nora"dan bu yana en güzel, en değişik ve en tesirli kompozisyo- gidenler değerli sanatçıyı, süre, Büyükannenin son sahnede ge- çirdiği ve ulu ağaçlar gibi sarsılma- dan yediği o büyük şokun tesiri altın- da bulabilirler. Zamanımızda zisyonu her halde kolay unutulmıya- caktır. Öbür rollerden Gençkızda Gülgün Kutlu, duygu ve ifade bakımından, Macide Tanırı yakından tâbibeden, onun yarattığı havayı adeta tamamlı- yan bir oyunla, gerçek bir başarıya ulaşmıştır. Karşısında Nihat Akçan, enstitünün müdürünü ve Büyükanne- nin sahte torununu itinalı, ölçülü ve sevimli bir oyunla (o canlandırmıştır. Büyükbabada Attila Eldem, o serseri Torunda Semih Sergen, Kâhya Ka- dında Meliha Aknar, inandırıcı tipler çizmişlerdir. AKİS, 19 ŞUBAT 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: