26 Şubat 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

26 Şubat 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO İstanbul “Kanape" de sekiz kişi... A merikalıların "Salıncakta İki Ki- şi"si varsa bizim de "Kanapede sekiz kişi"miz var. Salıncak zaten, olsa olsa, iki kişiliktir. Ama bir ka- napeye sekiz kişi sığar mı? Sığar. Hele bu "kanape", Cahit Atayinki gibi, hayali olursa... İstanbul Şehir Tiyatrosunun Kadı- köy bölümü sahnesinden şimdi Üskü- dar bölümü sahnesine, yani Anado- lu yakasının bir sahilinden öbür sa- hiline, taşınmış olan bu kanape "Sa- hildeki Kanape"dir ve Cahit Atayın sahneye çıkan üçüncü oyununun adı- dır. İlk ikisi, "Pervaneler" ve "Pusu- da" Ankarada, Oda Tiyatrosunda oynanmıştı. "Sahildeki Kanape"de İs- tanbul Şehir Tiyatrosunda - "Pusu- da" ile beraber- oynanmaktadır. "Sahildeki Kanape" hoş bir hayal oyunu. Hakikatin da yeri olan bir ha- yal oyunu tabii... Bir gemici, dönüp dolaşıp demir attığı limanda, yolunu bekleyecek bir kadına hasret çeken bir gemici, bakmış ki kendiliğinden ne yolunu bekleyen var, ne de bekle- necek, bari bir mektup yazıp ben ça- gırayım demiş o kadını... Ama, ne o- lur ne olmaz diye, bir kadına değil, telefon rehberinden rasgele bu. Biri gelmezse biri gelir diye dü- şünmüş. Ama tesadüf bu ya, mektup- ların üçü de hayali geniş, günlük ha- yatın yeknesaklığından bıkmış, biraz da maceraya susamış üç kadına düş- müş, üçü de gelmişler o tılsımlı kana- peye, başlamışlar beklemeye... Derken üçünün erkeği de sahilde, aynı kanapenin etrafında beliriver- mezler mi!.. Ama yazar her birini "kendi" kadını ile değil de "öbürü- nünkü' ile karşılaştıracak ve ciye lüzum kalmadan herkesi nun edecek kadar becerikli... mici, o zavallı ne olacak? Gene "sahildeki kanape"yl boş (bulacak? Hayır, bütün kişileri seyirciye tanı- tan. Evli Kadının, Genç Kızın, Bar Kızının, aile Babasıyla genç Nişan- lının ve bıçkın Belalının durumlarını açıklayan ve yıllardır yolunu gözle- yen Kaçık Kız ne güne duruyor?... Cahit Atay Sahildeki Kanape'ye oturttuğu sekiz kişi ile, sekiz insa- nın iç dünyasına ışık tutuyor. Ama göstereceğini gösterdikten sonra bu ışığı oOkesmesini bilmiyor, uzayan TÜRKOFİS Tel : 11 90 22 AKİS— 116 32 ışık, lüzumsuz sahneler, hatta tablo- larla ilgiyi dağıtıyor üç kadınla üç er keğin günlük hayatlarına, alıştıkları dünyaya ve birbibirlerine dönmelerini göstererek belki temsil süresini dol- duruyor. Ama seyirciyi "Kanape"den uzaklaştırıyor. Sahnedeki oyun "Sahildeki Kanape"yi, Turgut Ata- layın havayı veren dekorları için- de, Hamit Akınlı itina ile sahneye koymuş. Bellibaşlı kişilerin iç dünya- sını aydınlatan sahneleri, Kaçık Kı- zın'a parte"lerini, yazarın fikir (ve duygu olarak seyirciye vermek iste- diğini değerlendiren bir sahne düze- ni kendini duyuruyor. Oyuna gelince: Kaçık Kızda Su- -a Pekuysal, başarılı ve sevimli bir kompozisyonla, vakayı (yürütüyor, dikkati de çekiyor. Üç kadından Genç- kızda Şadıman Ayşın Bar Kızında Muallâ Kavur, üç erkekten de Adam- da Rıza Tüzün, Belâlıda Bilge Zobu rahat ve ifadeli bir oyunla isabetli tipler çiziyorlar. "İçimizdeki Aslan" Uyanan "Aslan'lar... Şehir Tiyatrosunun içindeki oaslan- lar da, Devrimden bu yana, bir bir uyanmaktadır "İktidar" ve "Si- nekler"den sonra "İçimizdeki Aslan" bunu gösteriyor. James Thurber'le Elliot (ONugent adında bir Amerikalı yazarın ortak- laşa yazdıkları (o İçimizdeki oAslan" "The Male Animal"- vaka olarak Amerikada üniversite (o çevrelerinde geçen olayları canlandırıyor. Ameri- kalılardan başkalarım kolay * kolay güldüremiyecek üniversite tiplerini. Amerikan üniversitelerinde futbola fi, savunduğu fikirden ibaret kalıyor: Üniversitenin fikir ve öğretim hürri- yeti!.. Oyunun kahramanı Oo Profesör Tommy Turner, mütevelli heyetinin ve geri kafalıların baskısına, kürsü- sünü, ekmek parasını kaybetmek pa- hasına da olsa meydan okuyor, doğ- ru bildiği yoldan şaşmıyor. Oysa ki pısırık, genç ve güzel karısının umut- larını suya düşürecek, ona en küçük bir yafama sevincini tattıramıyacak kadar pısırık, kitaplarından o başım kaldıramıyan bir adamdır. Ama bu pısırık kocanın "içindeki aslan", mes- lek aşkıyla şahlanınca, onu bırakıp gitmeğe hazırlanan karısının bile sev- gisini, hayranlığım kazanmasına ye- iyor. Sahnedeki oyun "İçimizdeki Aslan'ı severek dilimi- ze çevirmiş, sahneye koymuş, başrolünü de üzerine almış olan sanat çı Nevit Özdoğru, oyunun ve sahne düzeninin "güldürücü" tarafları Türk seyircisine "yabancı" kalsa da, ya- dırgansa da, faydalı bir hizmette bu- lunmuştur. Üniversite ve (o öğretim hürriyetlerinin çok tartışıldığı - o ve bir zamanlar hiçe sayıldığı- bir mem- lekette bu gibi eserlerin geniş se- yirci toplulukları üzerinde, umumi efkârda büyük tesirleri olabilir. Onüç kişilik oyunda, sanatçıların bütün gayretlerine rağmen, Ameri- kan üniversite çevrelerinin havasım, yerli rengi ve tipleri, bütün özellik- leriyle, bulmak mümkün olmuyor. Ama Profesör Turner'le, kitaplar ve hocalar arasında geçen kuru bulduğu hayatına biraz renk, biraz hareket ve mana katmak isteyen karısı Elle- ni canlandıran Nevit Özdoğru ile Perihan Tedü rahat, ölçülü ve ifadeli oyunlarıyla seyirciyi sahneye yaklaş- tırmıya, hatta bağlamıya muvaffak oluyorlar. EL'de Avrupa ayarında Konfeksiyon eni KARAMÜRS AKİS-104 AKİS, 26 ŞUBAT 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: