23 Nisan 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

23 Nisan 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN Ankara Çocuk suçluluğu meselesi Ankarada Sosyal Hizmetler Ensti- tüsü tarafından tertiplenen "Ço- cuk" konulu konferans 5 Mayısta a- çılacak ve dört gün devam edecektir. Çocuk meselelerini her yönden ele a- lan, didik didik eden bu konferansın Önemle üzerinde durduğu bir konu, çocuk suçluluğu ve intibaksız çocuk- lar meselesidir. Dünyanın her yerinde olcugu gibi, bugün memleketimizde de "çocuk suçluluğu", "ast gençlik", “intibaksız çocuk" deyimleri pek çok işitilmektedir. Ancak, bu sözlerin ne anlama geldiğinin ve hangi çocuklara "suçlu" veya "intibaksız çocuk" deni- lebileceğinin bilinmesi, kısaca, bunun bir tarifinin yapılması şarttır. Sosyal Hizmetler Konferansı ra- porlarından alınmış çok kısa özetler- le meseleyi biraz aydınlatmak müm- kündün. Hukukçular çocuk suçlulu- -unu kanunun tespit ettiği hudutlar içinde kesin olarak tarif ederler. Sos- yal ilimler bu konuda çok daha titiz davranmaktadır. Suçluluk memleket- ten memlekete, hattâ aynı memleket- te çevreden çevreye (o değişmektedir. Bugün memleketimizde kanunun ya- sak ettiği bazı hareketleri köylerde halk suç saymamakta ve bu gibi ha- reketlerden kaçınma lüzumunu duy- mamaktadır. Meselâ, kanunun mü- saade ettiği yaştan evvel (o evlenen bir köy delikanlısına m dam- gasını vurmak güçtü Suçlu çocuklar konusu içine bir de "intibaksız çocuklar't- e katıldığın- da, bunun tarifi daha da güçleşmekte- dir. Her intibaksız çocuk suç işlemez ama, her suç işleyen çocukta mu- hakkak intibaksızlık vardır. - Demek ki suçları önleme tedbirleri düşünü- lürken, intibaksız çocuklar üzerinde durmak çok önemlidir. Çocuk suçlu- luğu veya intibaksızlığından söz a- çıldığı zaman aşağıdaki özelliklerin bi- ri veya birkaçı bulunmalıdır: 1 — Toplum kanunlarım, nizam- ları ihlâl, 2 — Aileye veya aile yerini tutan- lara karşı devamlı itaatsizlik, isyan hali ve sonuçta bu kişilerin kontrolün- den tam olarak kurtulma. 3 — Davranışlarıyla başkalarının sıhhatine, ahlâkına zarar vermek, bu balcımdan çevre için tehlike (o teşkil etmek... Suç tarifinde yaşın da büyük öne- mi vardı? Memleketimizde, 11-18 yaş arasında, ceza müeyyideleri altına a- hnmıs. fiili isleyen çocuk suçlu çocuk- tur. 24 Türkiyede durum Yalnız hüküm giyen suçlu çocuklar arasında yapılan istatistikler bile 1939 yılından beri suçluluğun hatırı sayılır derecede arttığım göstermek- tedir. Halbuki hüküm giymeyen pek çok suçlu çocuk mevcuttur. En çok işlenen suçlar şiddet suçları, cinsiyet- le ilgili suçlar ve hırsızlıktır. Suç iş- leyen çocukların W 95'i erkek 96 5'i kızdır. Hüküm giyenler arasında ya- pılan istatistikler, köy çocuğunun da- ha fazla suç işlediğini göstermekte- dir. Halbuki, nüfus bakımından nispe- te vurulduğunda sonuç, köy çocuğu- nun aleyhine değil lehinedir ve önem- le üzerinde durulacak husus, suçun işlendiği yerdir. Memleketimizde ço- cuk suçlarının büyük kısmı şehirler- de işlenmektedir. Derde çâre bulmak için, ilkin der- din sebebini bilmek gerekir. Genel olarak bu, iç ve dış sebepler, yani ferdi ve sosyal sebepler olarak ikiye ayrı- lır. İç, yâni ferdi âmiller arasında ir- siyetin, doğumdan, sonra meydana gelen bazı fiziki değişikliklerin, me- selâ, sakatlıkların, çirkinliğin, çocuk suçluluğu üzerinde rol oynadığı söy- lenirse de, bugüne kadar bu husus ke- sin olarak tespit edilememiştir. Bun- lar belki bazen kolaylaştırıcı sebep- lerdir, ama acaba dış tesirler olmadan çocukların suç işlemeleri üzerinde bir etki yaratabilecekler midir? Alkolik bir ana - babanın kolaylıkla suç işle- yen çocuğu acaba doğuştan mı suç islemeye mahkümdur, yoksa yaşadığı çevreden aldığı terbiye mi onu bu yo- la götürmektedir? Bu ikinci ihtimal çok daha kuvvetli olsa gerektir. De- mek ki sosyal, yâni dış sebeplerin bi-i rincilerden daha önemli olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir . Çev- renin çocuk için iki fonksiyonu var- dır: Çocuğun ruhi gelişimi için gerek- li ortamı sağlamak ve toplumun örf ve âdetlerini, kurallarını çocuğa inti- kal ettirerek, çocuğu terbiye etmek... Bu iki fonksiyonun çatışma haline gelmemesi lâzımdır. Dış tesirlerin en önemlisi, bu konuda ailedir. Çocuğun ruhi gelişmesi Uç ana ihtiyacın tat- minine bağlıdır: Emniyet duygusu, sevgi ve hareket ihtiyacı... (o Araştır- malar, birçok suçlu çocuğun kendile- rini emniyette hissetmediklerini, sev- gi alıp vermekte beceriksiz oldukları- nı, korku ve mücadele içinde oldukla- rını göstermiştir. Babasını sevmiyen, muhtelif sebeplerle onun otoritesine isyan eden çocuk, her otoriteye karşı gelmek temayülündedir. Aile ocağının ahlâki seviyesi, çocuk üzerinde der- hal tesirini gösterir. Suçlu çocukla- rın, genel olarak suç işliyen çevreler- de yetiştikleri inkâr edilemez Aileden sonra okul. gelmektedir. Çocuk okula başladığı zaman, teme şahsiyeti teşekkül etmiş, suçluluk ve intibaksızlık temayülleri onda yerleş- miş durumdadır. Böyle çocuklar o- kumak istemezler. Onları okul idarele rinin kuru disiplin anlayışı içinde a- dam etmek imkânsızdır. Sinemanın, basının, kara çocuk e- AKİS, 23 NİSAN 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: