23 Nisan 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

23 Nisan 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Beklenen Üç Kanun Lütfi AY Milli Eğitim Şürasından geçen ve bir an önce kanunlaşması beklenen üç önemli tasarıdan biri de "Bölge Tiyatroları Kanunu Tasarısı"dır. Anadolu şehirlerimiz, en tesirli, en verimli halk eğitimi araçlarından biri olan tiyatro sanatından yüzyıllardanberi yoksun kalmıştır. Yurt ölçüsün- de girişilmek istenen kültür kalkınmasında bu araçtan faydalanmanın zamanı çoktan geldiğini Adana, İzmir ve Bursada beş yıldanberi devam etmekte olan denemeler açıkça göstermiştir. O denemeler sayesindedir ki, şimdi Eskişehir de bir "Oda Tiyatrosu"na kavuşabilmiştir. Öncülük ödevini gören şimdiki Adana Tiyatrosu Adana Belediyesinin, İzmir ve Bursa Tiyatroları Devlet Tiyatrosunun, Eskişehir tiyatrosu da bir avuç ülkücü gencin gayretiyle çalışmalarını yürütebiliyorlar. Oysa. ki Adana ve Eskişehir tiyatrolarının Belediye yardımıyla, gençlerin gayretiyle karşılanamıyacak bütçe, kadro, nepertuvar ve personel ihti- yaçları vardır. İzmir ve Bursa tiyatrolarına gelince, bunlar Devlet Ti- yatrosuna, her geçen gün biraz daha ağırlaşan bir yük olmaktadırlar. Çünkü merkeze ait sanatçı ve teknisyen kadrolarıyla, merkezden gönde- rilen oyunlar, dekorlar, kostümlerle faaliyette bulunabilmekte, bu yüz- den merkezdeki çalışmalara tesir etmektedirler. Bu yüzden en az 40-50 sanatçı ve teknisyen, Ankara dışında, devamlı bir göç halindedir. Bu yüzden Ankarada oynanan oyunların rol dağıtımı her zaman istenildiği gibi yapılamamaktadır. Bu yüzden Devlet sahnelerinin genel sanat se- viyesi, zaman zaman, dengesini kaybetmektedir. Bu yüzden Devlet Tiyat- rosu kendi bütçesinden yüzbinlerce lirayı, her yıl, Bölge tiyatroları için harcamak zorunda kalmaktadır. Daha önemlisi, Ankara sahnelerinin ih- tiyacı için düzenlenen repertuvar, çoğu zaman, bölge seyircisinin yeni ye- ni gelişmekte olan tiyatro zevkine, anlayışına uymamaktadır. Hangi açıdan bakarsak bakalım, kendi bütçelerine, kendi kadroları- na, kendi repertuvarlarına sahibolacak bağımsız Bölge Tiyatrolarının kurulması, artık zorunlu bir hal almaktadır. Hazırlanan tasarıya göre, Bölge Tiyatroları, Ankarada kurulacak küçük bir Merkezde hazırlıkları yapılarak açılacak ve sanat çalışmalarını tamamiyle bağımsız olarak, kendi imkanları ve teşkilatıyla yürütecektir. Burada Bölge Tiyatroları kanununda yer alması gereken en önemli hükümleri hatırlatmakta fayda görüyoruz : I1— Bölge Tiyatroları tüzel kişiliğe sahibolmab, sanat, teknik ve idare işleri kendi müdürlerinin sorumluluğu altında yürütülmelidir. 2— Bölge Tiyatroları müdürlüklerine meslekten yetişmiş, tecrübe- li sahne adamları getirilmeli, en az üç yıllık sözleşmelerle işe alınmalı, her bakımdan tatmin edilmeleri için de kendilerine yüksek ücret veril- melidir. 3— Bu tiyatrolara sanatçı, teknisyen ve uzman bulmakta güçlük çekilmemesi için, onlara da -merkezlerde çalışanlara nisbetle- daha yük- sek ücret ve lojman verilmelidir. 4— Bu tiyatrolar bulundukları yerlerde stüdyolar açabilmeli, yerli istidatları geliştirerek bunlardan faydalanmalıdırlar. 5— Bölge Tiyatroları, kendi bölge merkezlerinin sınırı içine giren civar illere, ilçelere, hatta köylere turneler tertipleyerek bütün bölgeyi kapsayan bir tiyatro hareketi yaratmalıdırlar. 6— Bu hareketi desteklemek üzere ilgili. ln bütçelerinden Bölge Tiyatrolarına bir hisse veya ödenek ayrılmalıdır Bu kanun çıktığı gün memleket tiyatrosu hesabına hayırlı ve ileri bir adım atılmış, sanat büyük şehirlere vergi bir lüks sayılmaktan kur- tulmuş, halkın, bütün yurttaşların hizmetine verilmiş olacaktır. Sahnedeki koyun "Ocak"ta ikinci başarı, doğrudan 'doğruya Ergin Orbeytn eseridir. Çoktanberi ilk defa, bir yerli oyunda, bütün halinde birbirini tamamlayan bir oyun, aynı yorum çerçevesinde kalan bir ifade temsile hakim olmuş, onu yönetmiştir. Bellibaşlı rollerden Tarık Usta- da İlyas Avcı. Safiye'de Beyhan Hürol, Büyükanne'de Nurşen Özkul, usta ressamların fırçasından çıkmış portrelerden farksız yüzler (oçizmiş- lerdir Sevda'da Hepşen Akar, Fa- zıl'da Ekmel Hürol, Nihat'da Boz» kurt Kuruç, Özcan'da Savaş Ba- şar, hayat ve umut dolu gençleri, sı- cak, diri ve inandırıcı bir oyunla ya- şatmışlardır. Baltacı - Katherina... Haldun Tanerin Küçük Tiyatroda oynanan yeni oyunu, iki bölüm ve on iki tabloda, Türk tarihinin, üze- rinde çok tartışılmış, çok bilinen bir sayfasını Prut savaşı ile Baltacı - Kat- herina hikâyesini sahneye çıkarıyor. Geçen mevsim İstanbulda da oy- nanmış olan "Lütfen Dokunmayın!" yasarın en başarılı komedisi sayılma- lıdır. Müzede, yabancı ziyaretçilerin hayranlıkla seyrettikleri Baltaca»» çadır direği etrafından başlayan ta- rih tartışması, birkaç defa ve her yo- ruma göre başka başka açıdan, Balta- dın budalası, elde ettiği büyük zafe- ri değerlendirmesini bilememiş, akıl- sız bir komutandır. Bir yoruma göre, fazla ölçüp biçen, fazla medeni, iyi niyetine kurban gitmiş, anlaşılamamış bir devlet adamıdır. Bir yoruma göre de savaştan, kan akıtmaktan nefret eden, şair ruhlu tor ülkücü... Haldun Tanerin kişileri, tarihi kendi mizaç- larına göre duyan ve yaşıyan kişiler- dir. Sahnedeki oyun Ragıp Haykır, Refik Brenin realist dekorları içinde, canlı, tempolu bir oyunla eseri sahneye koymuştur. Ama ilhamını hayal gücünden alan böyle çok tablolu bir oyuna stilize de- korlar çok daha uygun düşerdi. O za- latarak, onun arkasında canlandırmak gibi, artık unutulmuş bir usüle de baş- vurmıya lüzum kalmazdı. Bellibaşlı rollerden tarihçi oONe- sip'te Ali Algın, doktora (o öğrencisi Sevgi'de Gülcan Ocalır canlı, ifade- li oyunlarıyla dikkati oçekmişlerdir. Öteki roller, ne yazık ki iyi dağıtıl- mamış, iyi de oynanamamıştır. Hele Sevginin ( sevgilisi Oktay'da (Önder Alkım ölçüsüz, dengesiz oyunu, yer- siz tonlarıyla oyunun en güzel sah- nelerini gölgede bırakmıştır. AKİS, 23 NİSAN 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: