3 Eylül 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

3 Eylül 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftalık Aktüalite Mecmuası Yıl: 9, Cilt: XXIV, Sayı: 427 eri: azı Rüzgârlı Sokak No.: 13 z. I bi Ankara İdare : Rüzgârlı Sokak No.: 15 Rüzgarlı Matbaa Tel: 1061 96 Başyazar: Metin Toker x AKİS Neşriyat Ltd. Şirketi adına imtiyaz sahibi ve Müessese Müdürü Mübin TOKER * Yazı İşlerini fiilen idare eden Mesul Yazı İşleri Müdürü Kurtul ALTUĞ La Karikatür : TURHAN * Hüseyin EZER Associated Press Türk Haberler Ajansı > Klişe: Doğan Klişe Bu mecmua Basın Ahlak Yasa- sına uymayı taahhüt etmiştir. Abone şartları: 3 aylık (12 nüsha) : 10.00 lira 6 aylık (o (25 nüsha) : 20.00 lira I senelik (52 nüsha) : 40.00 lira e ön Sant 20 lira 3 renkli mk arak Basıldığı yer: Milli Eğitim Basımevi FİYATI: 1 LİRA Basıldığı tarih: 2.9.1962 Kapak Resmimiz Dr. G. Ripken Konsorsiyum Başkanı Kendi Sevgili AKİS Okuyucuları, Aramızda Yz bitmiş bulunuyor. Yazla beraber biten, tatil e Eylül, sonbaharın başlangıcı olarak gelip oçatmıştır. Şu anda başkent, mutad kalabalığını toplamaktadır. Meclisin açılması, Ankaraya ilk ha- reketi getirmek üzeredir. Ankaranın hareketlenmesi AKİS in de yaz uykusundan uyanması demektir. Aslına bakılırsa, bu yaz AKİS'in ha- raretinden bir şey kaybettiğini söylemek güçtür. 'Memleketin en önemli meselesi Planlama işinde gerçeğin ne olduğunu en ziyade AKİS'ten öğ- renmek kabil olmuştur. Bazen fazla heyecanlı, bazen hâdisenin çapına göre hafif haberlerin dolaşıp durduğu ortamda AKİS, başkentteki is- tihbaratının sağlamlığı ve emin haber alma kaynaklarının varlığı sa- yesinde işin esas istikametini söylemiş, bu arada tutulması gerekli yol konusunda da fikrini açıklamıştır. Ama şimdi, politika hayatının daha hızlandığı sırada bu mecmua bir yandan başkentte olup bitenleri en doğ- ru şekilde anlatacak, bir yandan da çerçeveli yazılarında durumun tah- lilini, tenkidini yapacak, kendi görüşünü bildirecektir. AKİS okuyucularına geçen haftalar içinde, memleketin bugünkü durumu ve meseleleri karşısında Basından beklenen, daha doğrusu bek- lenmesi gerekenin ne olduğu ifade edilmişti. "Basın" deyince, umumi efkâra hitap eden ve politika değil gazetecilik yapan yayın organlarını anlamak lâzımdır. Bu mecmuanın YURTTA OLUP BİTENLER kısmın- da bulacağınız "Rockefeller'in gazeteleri" yazısında Basın hayatının per- desi aralanmaktadır. Vaktiyle Menderes idaresinin resmi ilân kana- lıyla örtülü ödeneğinden, bugün ise örtülü ödenek değil ama resmi ilân kanalına ilâveten bazı Vurguncu Demokratların sübvansiyonu ile besle- nen bu pejmürde Basının içyüzü ve gayesi o yazıda tam bir açıklıkla an- katılmaktadır. O gazeteleri, bugün bir tarafa bırakmak, onları başka de- mokratik memleketlerin L'Humanite veya Unita'ları gibi görmek lâzımdır. Onlar, tıpkı Fransa ve İtalya Komünist Partilerinin resmi organları tarzında, cereyan eden ne olursa olsun rejime, düzene, sisteme ve dev- lete hücum edecekler, en inanılmayacak yalanları yazacaklar, en kaba tahrikleri yapacaklardır. Bunlardan bir tanesi, gene YURTTA OLUP BİTENLER kısmımızda bulunacak "Kökü İçerde Melanet Organları" yazısında ( belirtildiği gibi hüviyetinin esasını bir yazıyla ortaya koy- muştur. Kendine hâkim olabilme imkânını bile ki kaçırmış bu grup, tam bir hıyanet içinde, memlekette iyi, asil v üst ne varsa onun tahribiyle meşguldür. Bizim Rooketlrlerimizin. Hazer açılıp ta okunduğunda -bu işi yapanların sayısı inanılm erecede ve şaşılacak bir süratle düşmektedir- bütün Türkiyenin Mersine gittiği şu sırada üs- tadların, eşeğe ters inim 180 derecelik değişik istikamete gittikleri kolaylıkla görülecektir. Mesele, bugün önce Parlamentonun -tabii, Parlamentodaki kendini bilir grupların- ve asıl Basının Demokrasi davasına sahip çıkması, öte- kileri hiç umursamaması, onlar ne kadar gürültü çıkarırsa çıkarsın "boş vermesi'dir. Bu yapıldığı, suni gürültüler maksatlı organların dı- şında hiç kimse tarafından büyütülmediği, umumi efkâra bir horoz do- guşunun hikâyesi değil, asıl meselelerin halli yolundaki çalışmalar in- tikal ettirildiğinde iki aydır düzelen hava büsbütün sıhhat kazanacaktır. Tabii, bunun için Parlamentodan ve Basından da önce Hükümetin kol- larını, sıvaması, işlenecek malzemeyi vermesi lâzımdır. Meclisin açıldığı şu sırada, bir defa daha oyun, küfürbazla küfür sev- meyen adamın mücadelesidir. Dava, mücadelenin hangi sahada cereyan edeceğinin teshiridir. Eğer küfür edilecekse, küfür sevmeyen oyunu pe- şinen kaybetti demektir. Zira hiç bir hal ve şartta onun, öteki derece- rafa bırakılacak, fikir söylemek zarureti yerleştirilecekse o takdirde de küfürbaz hapı yuttu demektir. Zira fikirin fsi o cephede mevcut de- ğildir. Yakın bir mazide, bir istifadeli tecrübe yatıyor. Eğer İnönü, 27 Ma- yısa takaddüm eden günlerde rakibinin mücadele sahasını kabul etsey- di, külhanbeyi rakipleri onu yerler bitirirlerdi. Ama İnönü mücadeleyi, onların değil de kendi inin ve şahsiyetinin seviyesinde muhafaza edince.. .. ne oldu, hep biliyoruz! . Saygılarımızla AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: