24 Kasım 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 38

24 Kasım 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 38
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

JA L E OKUYUCULARIYLA Ei bir erkeği seviyorum. Karısı ile hiç bir zaman anlaşamamış. Her zaman bedbaht olmuş, fakat iki çocuğu olduğu için beraber yaşama- ya katlanmış. Çocuklar şimdi kendi- lerini kurtarmış durumdadırlar. Ka- rısı her şeyi bildiği halde ayrılma- makta ısrar ediyor. İstikbalimi düşü- nerek birkaç kere ondan uzaklaştım, fakat öyle yalnız kaldı ki dayanama- dım ve ona döndüm. Karısı onu hiç bir şekilde anlamıyor, Bensiz yaşı- yamayacağına kaniim, fakat çevre- nin baskısına dayanamıyor. ne yapa- cağımı bilemiyoru Lİ. - İstanbul e yapacağınızı mükemmelen bili- yorsunuz, sevgili okuyucum. Ama, iradeniz yetmiyor. Sizsiz yapamıya- detli,fakat o kadar da kısa olacak- tr ayınvalidem ile oturuyorum. Anla- Kaz Yalnız, kayınvalidem faz- laca tutumlu. Kocam bunu "kadın- lık” sayıyor. Bana hiç müdahale et- miyorlar... çocuklar çekiyor. ecmuaya, çocuk- ların almasını sevdikleri ufak tefek şeylere verilen para israf sayılıyor. Buna karşılık, çocuklar her bakım- dan düşünülüyor. Kayınvalidemin on- ları iyi yetiştirmek için hiçbir feda- karlıktan çekinmeyeceğini, kendi ö- zel parasıyla onları okutacağını bi- liyorum. Şimdiden bankada onlar i- çin hesap açtırttı, sigortalarını yap- tırttı. daha rahat para harcıyorlar, daha iyi giyiniyor, daha çok geziyorlar. Çocuklarımın görgü bakımından ek- sikli kalmalarından endişe ediyorum. Geçen gün küçük oğluma aldığı he- diye palto benim için üzüntü konusu oldu. Seneye giysin diye öyle büyük almış ki, çocuk, paltonun içinde ade- AKİS/38 Fakat çevremizdeki çocuklar, CAN DAN ta acıklı bir duruma düşüyor. Bu ko- nuda kendisiyle konuşayım mı? Bu ilk anlaşmazlığımız olacak. Bir gelin - Kadıköy şdemki her konuda anlaşıyorsu- , Ona yumuşak bir dille bu sı- iri anlatın, fakat bunu, onun değil de hepinizin müşterek bir ku- suru olarak ortaya koyun. Üzerinde fazla durmayın. Çocuklara muayyen bir harçlık ayırma zamanının geldi- ğini söyleyin. Çok fazla para harcı- yan çocuklara özenmediğinizi uma- rım. Fakat çocukların herhangi bir konuda aşağılık hissi duymamaları, para harcamasını öğrenmeleri de şarttır. Yeni paltoyu yeniyken o bü- yük olarak giymektense, eskiyince küçük olarak giymek elbette iyidir. Bu, kadınlık anlayışının oldukça es- ki bir şeklidir ama, eskinin iyi ta- raflarını da siz benimseyebilirsiniz. Ölçülü seklide tutumlu (olmak aile mutluluğu için şarttır. Umutlarımı, inançlarımı gün geçtik- çe daha çok kaybediyorum. Ülkü- cü bildiğim kimselerin, toplum işleri- ne karıştıktan sonra nasıl değiştikle- rini görmek bana üzüntü ve azap ve- riyor. Bir insanın geçim kaygusu ile ilgili olmıyan bir sahada, meselâ bir demek kongresinde, seçilmek için İ- dealini unutması oacaba nasıl bir ruh halinin sonucudur? Politika ile ilgim yok ama. daha büyük çıkarların çarpıştığı sahalarda neler olabileceği- ni seZiyoi rum. D. ara gelirken, C. H, P. nin uyuşuk devletçilik pren- pie, inka bağlılığından şi- kâyet eden bir yazar, bugün C P.'yi özel teşebbüsçü olmakla itham ediyor. Kime, neye inanacağımızı şa şırdık.. Hiç olmazsa fikirler sağlam alsa.. Faruk Ağar - Ankara Hi ülküsünü kaybetmekle it- am edemezsiniz. Meselâ, anlattı- gınız dernek hikâyesinde, sizin gibi düşünen bir başka arkadaşınızdan bahsediyorsonuz. Gerçi toplumlar ül kücülerin çıkarcılara mağlüp olduğu- KONUŞUYOR na çok şahit olmuşlardır ama, sonuç- ta ülkücülerin ülküsü daima galebe çalmıştır. Politika sahasının o başka sabalardan daha netameli olduğunu Yi dediğiniz gibi, fikirler (sağlam kal- . Bunun da tek yolu, bence, Öğ- rendiklerimizi, duyduklarımızı, gör- düklerimizi muhakeme süzgecinden geçirmeye (o alışmamızdır o Duygusal hükümler, bugün toplumumuzda ger çek kötülükten daha çok tahribat ya- pıyor. O: rtaokul üçteyim. Sınıf arkadaşla- ım yalnız başlarına sinemaya, erkek arkadaşlarıyla beraber "parti"- lere gidiyorlar. Annem, bir defa böy- le bir partiye gitmeme izin verecek oldu, onda da gideceğimiz eve telefon edip, parti verilirken evde bir büyü- gün bulunup bulunmıyacağını kontrol etti. Çok utandım. Bir daha bir yere gitmek için annemden izin almamaya karar verdim. Yalan söyleyecek deği- lim ama, hiçbir yere gitmiyeceğim, insan içine oçıkmayacağım. Bakalım annem ne kazanacak ? Tabii, hürriye- timi kazandığım günden başlıyarak da artık kimseye, hiçbir şey için he- sap vermiyeceğim. Lütfen annelere söyleyin, kızlarına güvensinler. R. Yörükoğlu - Kadıköy Bi güvensizlik Me sevgili kü- ük okuyucu mleketimizde sidar bir terbiye islemi henüz mevcut olmadığı için, anneler kendi çevrelerine güre birşeyler oyapmaya çalışıyorlar. Çocukların, kızlı erkekli arkadaşlarıyla gezmeleri, spor oyap- maları tabiidir ama, annelerin çocuk- larının nerelere, kimlerle beraber git- tiklerini bilmeleri de tabiidir. Arka- daşlarınızı annenize tanıtın. Şikâyet- lerinizi tatlı dille ona anlatın. Size inanacaktır. Hürriyet günü, öyle bir- denbire takvim yaprağı ile beraber düşmez ki.. Onu yavaş yavaş kazana- caksınız ve kazandıktan sonra da arzunuzla, gene de inandıklarınıza danışacaksınız.

Bu sayıdan diğer sayfalar: