21 Ağustos 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

21 Ağustos 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

diyesi bu kadar yükün altından kal- kaçak güçte bir belediye değildi. Seçimlerden sonra, belediyezede AP li Nuri Eroğanın yerine kendisini bek- lenmedik bir anda başkanlık koltu- ğunda bulan CHP li Haşim İşcan çev- resinin gerçekten enerjik ve zinde be- lediyecilerle çevrilmiş olduğunu gör- dü. Eski DP devrinde belediye bağım- sız görünen bağımlılardandı, o devrin başı iki de bir Ankaradan İstanbula gelir, İstanbulda "fütuhat" yapmak tut kuşu içinde gerekli gereksiz yıkımlara girişirdi. Yıkımlar ayni zamanda İs- tanbul belediyesi için de bir başka yı- kımdı. Şansın ve Nuri Eroğanın densizli- gi yüzünden o beklenmedik bir anda kendisini Belediye Başkanlığı koltu- ğunda bulan İşcan, herşeyden önce şehrin trafik ( sıkışıklığına el atmayı düşündü. Şehrin trafiğini düzenlemek demek her zaman yıkıma girişmek de- mek değildi. Yol yapımının da bu iş- teki rolü ve önemi büyüktü ama, en az bu ikisi kadar da yapılmış yolları de- gerlendirmek de önemliydi. İşcan, önce bu ikinci yolu seçti. Bunun için de trafiğin nerde sıkıştığı, nerde göğüslenip durdurulduğu konu- suna eğildi. İlk çıkan da Karaköy mey- danı oldu. Karaköy meydanını 1958 proje ve plânına göre uygulamak en a- kıllıca bir iş olacaktı fakat belediyenin bütçesi ile ilgilenenler İşcanın bu iste- ği karşısında gerçeği oOÖnüne getirip çarşaf çarşaf serdiler. Buna kesinlikle imkân ve ihtimal yoktu. Yoktu ama şehir bu tıkanıklık yüzünden de ner- deyse boğulacak, bu sefer de işin al- tından hiç kalkılmayacaktı. En uygun akıl İşcan, en uygun akıl olarak batıda ör- neklerine sık sık rastlanan bir baş- ka trafik sıkışıklığını (o önleyin hem vasıtaları ve hem de yayaları rahat nefes almaya kavuşturan yer altı geçit lerini gerçekleştirme alanına koydu. Bunun için öyle büyük paraya da ih- tiyaç yoktu. Gerçi 1958 projesi güzel- di, yapılması en uygun olanı oydu fa- kat bunun için gerekli olan 200 milyon lirayı İstanbul belediyesinin bulması ve sağlaması mümkün değildi. - Üstelik projesi, belediye bu kadar yükün altı- a girmesine karşılık (o herhangi bir AKİS/16 Karaköy meydanının eski hali Allah Beyazıt meydanına benzetmesin, YURTTA OLUP BİTENLER karşılığı da olmayan bir işti. Yer altı geçitleri, içerlerine (oyapılacak geçit dükkânları sayesinde Belediye için ay n bir gelir kaynağı da oluyordu. Bu yüzden 1958 projesi bir yana itildi ve Karaköy meydanında önce bir yeraltı geçidi yapımına karar verildi. İşcan, bunu kararlaştırıp uygulama a- lanına sürdüğü anda bugün için ya- pılması en doğru olan bir şeyi yapı- yordu. Elde 200 milyon yok diye bek- lemek ve herşeyi olduğu gibi o bırak- maktansa, birşeyler yapabilmek ve hiç olmazsa gelecek bir 10 yılı trafik ba- kımından rahatlık garantisi altına al mak, şüphesiz daha uyarlı ve tutarlı bir davranıştı. e Aksi takdirde günde 100 bini aşkın yayanın ve vasıtanın geçit yeri olan Karaköy meydanı, gi- derek şehrin başına belâ kesilecekti. Günün İhtiyacını karşılamak gereki- yordu. İşcanın bu isteği belediyenin zinde kuvvetleri tarafından da destek gördü. Gerçi statü bakımından Belediye Baş- kanı büyük yetkiydi, ne dilerse o ger- çekleştirilirdi fakat bu defaki, istek, akla da mantığa ve bütçeye de uygun- du. İş, plânlama şubesine götürüldü, plânlama üzerine düşeni yerine getir- di ve fen işleri bu defa paçaları sı- vadı. Fen işleri de plânlamanın uy- gulamasını istediği biçimi yoğurdu ve bütçeye verdi. Bütçe de gereken işle- mi bitirdikten sonra sırada bekleyen Yollar Şubesi Müdürlüğü işbaşına geçti ve 1964 Mart ayı ortalarında Karaköy meydanına ilk kazma vuruldu. Gelecek. 1965 yılının yine Mart ayı ortalarına doğru bitirilip trafiğe açı- lacak olan yeni Karaköy meydanı, ilk ağızda büyük problemleri de birliğinde getirdi. Tophane istikametinden gelen asfalt yol ile meydanı kesip köprüye varan bir ikinci yol arasında hatırı sayılır derecede bir meyil vardı. Bu- nun yanı sıra Köprü de hem inişte ve hem de çıkışta bu meyil yüzünden va- sıtalara büyük güçlükler çıkarıyordu. Bunun nedeni araştırıldığında Köprü de üzerinde durulması ogereken bir problem olarak kendini göstermekte gecikmedi. Ünlü Galata Köprüsü 1930 yılından bu yana duba tamiri görmemişti. Bu ayakları otuz dört yıllık bir süre için- de otuzdört santimlik bir çökmeye maruz kalmıştı. Her yıl meyil git gide alçalıyor ve büyük vasıtalar geliş ve gidişlerde (arkalarını (o vuruyorlardı. Ahmet Sönmez gibi zinde kuvvetlerden

Bu sayıdan diğer sayfalar: