26 Haziran 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

26 Haziran 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

maklıkların boyası tazelendikten son- ra burası, güneş renginde o şezlong, sandalye veya yastıklarla (o oturulabi- lir, güneşlenilebilir bir hale sokulma- lıdır. Böyle unutulmuş bir balkonu ve- ya terası, piyasada çok bulunan de- mir bahçe takımları ile şık bir hale sokmak mümkündür. Ama bunun için muhakkak büyük masraflara girmek de şart değildir. Ev kadını eski şezlon- ga boyayıp, yeni bir kumaşla yenileş- tirerek, eski bir masanın üzerine renk li iç açıcı bir örtü yaparak, yerde bol hasır ve renkli yastık kullanarak da balkonu cazip hale getirebilir. Kabadan zarife doğru vrupada son zamanda çok moda o- A lan birşey de, tahta sandalyelerin iç açıcı renklere boyanmasıdır. Özel- likle kahve sandalyesi dediğimiz, otu- racak yerleri kaba hasırdan yapılmış sandalyeler çok modadır. Bunların her biri ayrı bir renge boyanarak, rüs- tik bir yemek odası takımı meydana getirilmekte, ine boyanmış uzun ve- ya yuvarlak bir masa, iç açıcı bir ör tü ile takımı tamamlamaktadır. Yaz kılığına bürünen bir evde yapı lacak kolay işlerden biri de, koltuk- lara yaz kılıflarını geçirirken, ağır par deleri, ağır bibloları, büyük halıları ortadan kaldırmak, bunların yerine çok hafif basma perdeler, mümkünse yarım perdelet, sepet gibi, testi gibi hafif dekorasyon eşyaları- koymaktır. Duvardaki resimleri değiştirmek de güzel bir usüldür. Dergilerden kesil- miş güzel yaz manzaraları, yaz renk leri eviri havasını kolaylıkla o değişti- recektir. Evi yaz havasına sokmak için el- bette ki en fazla çaba, ev kadınına düşecektir, fakat bu, zevkli bir çaba- dır.Bu kadını, muhayyilesini, ihtiyaç lan hesaplıyarak kullanacak, ikmale kalmış çocuklara çalışacak serin bir köşe hazırlarken güneşlenecektir. Bu arada, rahatlıyacak bir köşe yapmayı da ihmal etmiyecektir. Evin sonbaharda yaz kılığından kış kılığına girişi, ev halkı için yeni bir çekici havanın yaratılması demektir. 26 Haziran 1965 Seçimkondu a Ankaraya yeni göç eden genç bir karı-koca ile tanıştım. Kadının üzerinde yamalı bir basma entari, erkeğin sırtında soluk bir ceket, elde dikilmiş bir mintan vardı. Yataklarım sırtlamış, kapkacak- larını bir sepete doldurarak yola çıkmışlardı, ama yarından çok umutlu görünüyorlardı. Ankarayı saran gecekondu o tepelerinden bir tanesinde başlarım sokacak bir oda bulmuşlardı, hem de elektrikleri vardı. Komşu- lara su da geliyordu. Evet, mutla ve umutlu görünüyorlardı. Kendilerine rastladığım zaman, erkek, eşini bir "kapı"ya -yani bir işe- yerleştirmeğe çalışıyor, "Bir kaç gün acemilik çeker, çabuk alışır, herşeyin hakkından gelir" diyordu. Kendisinin ne iş yapacağını soranca, daha da neşelendi. Kendisi, daha önce Ankaraya göç eden kardeşleriyle beraber çalışacakmiş. İyi bir JiŞ tutturmuş kardeşleri: Gecekondu yapımında işçilik ediyorlarmış. — Gecekondu yapanında sürekli iş bulabilir misiniz?" diye sordum. "— Bu iş, seçimlere kadar nefes aldırtmazmiş" diye cevap verdi. Gerçekten de seçimlerin "ılık havasi"na girdiğimiz günden bu yana büyük şehirlerin gecekondu bölümlerinde büyük bir gelişme göze çarp- maktadır. Kendi evlerini kendileri yapanların yanında, "ticaret yapan- lar" da demokrasinin oy mekanizmasından alabildiğine faydalanmakta-: dırlar. Eskiden evsiz vatandaşa konu komşusu yardım eder ve imece usü- lü, gecekondular yapılırdı. Bugün artık Ankarada gecekondu ustaları, gecekondu işçileri vardır ve bir "gecekondu endüstrisi" doğmuştur. gün Türkiyede toprak ağaları yanında bir de gecekondu er vardır: Üstelik bu ikinciler ne kanun tanımaktadırlar, ne de niza Ankara Belediye Başkam sayın Erkut, gecekonduların dertlerini ye- rinde tespit için, birgün, ayağına çizmeyi takmış, dağ-bayır dolaşıyormuş. Hiç beklemediği bir yerde, hali vakti yerinde olduğunu bildiği bir memle- ketlisine tesadüf etmiş ve: — Hayrola, ne yapıyorsun burada?" diye sormuş ve şu cevabı almış: "— Yazlan memlekette, kışları burada oturuyorum. Avratların bi- riyle çocukların bir kısmım da buraya getirdim." Ne desin Belediye Başkam? Bakmış, hemşehrisinin evi 327 numaralı kanunun Dimi içinde ve üstelik ona elektrik, su, yol götürmekle de kendisi sorumlu! Gecekonduların bir İhtiyaç mahsulü olarak meydana çıktığı bir ger- çektir. Ancak, gecekondu yapmanın bu şekilde gelişmesi bugün antik ko- lay ticareti teşvik eden, şehirciliği öldüren, çeşitli sosyal ve ekonomik meselelere yol açan bir felâket halini almıştır. Her yeni siyasi seçimde bu ge sömürenlere paydos demesini de bilmeli, bunlara karşı gerekli tedbirleri almalıdır. Gecekondu İle ilgili bütün kanunların yeni baştan de alnunası, istismarı önleyici tedbirlerin getirilmesi şarttır. Çünkü mevcut kanunlar çelişme halindede ve bunlardan en çok faydalananlar, ne yazık ki, İhti- yacı olanlar değildir! Jale CANDAN 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: