23 Ekim 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

23 Ekim 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİ Dış Yardım Kolay yol: Dış borçlanma! "Başbakanlıktan çıkan Ürgüplü, oto- mobili içinde verdiği Kıbrıs konu- sundaki demecinin sonunu şöyle bağ- ladı: "— Kıbrısta bir tek türkün kanı akarsa, İstanbuldaki rumlara veya Pat- rikhaneye neler olacağını bilmiyorum. 6/7 Eylül olaylarını unutmayalım." Kıbrıs dâvasının sarpa sardığı bir sırada batılı büyük dostlarımızdan ge- len müjdeyi ise şu sözlerle ifade etti: "— Dış yardımların artması ihti- mali belirmiştir. Bunları bir tahmin olarak söylemiyorum. Yapılan bazı görüşmeler vardır. Bunlara dayanarak söylüyorum. Gerek amerikan yardım-, lan, gerekse konsorsiyum yardımları artacaktır.." Ürgüplünün müjdesi, ertesi günkü bazı gazetelerde " "Dünya Bankası Tür- haberle teyid edildi. Dünya Bankası- nın bir süre önce Türkiyeye gelerek yaptığı incelemelerden sonra hazırla- dığı rapor Türkiyeyi yardıma değer bulmuştu ve bu şimdi açıklanıyordu. Üçüncü gün ise, AP'li Maliye Ba- kanı İhsan Gürsan, hatinin başarılı, hattâ gurur verici oldugunu" söylüyor ve "Seçimden ön- ce temasta bulunduğumuz Amerikan yardım teşkilâtı (AID) yetkilileri ile Dünya Bankası yetkililerinden edin- diğimiz kanaate göre, siyasi durum bu hale geldikten sonra, dış yardım- lar artabilir, İstikrarlı ve kuvvetli bir hükümet bunun teminatıdır" diyordu. Bütün bu açıklamalar CHP'nin ortak bulunduğu iktidarlar sırasında duyulsaydı, sevinçten öteye bir duy- gu yersiz sayılabilirdi. CHP'li iktidar- lar Plân, kalkınma metodu, özel sek- tör-yabancı sermaye gibi konulardaki görüş ve tutumlarını açıkça ortaya koymuş, Plândaki esaslara uydukları- nı göstermişlerdi. Petrol, madenlerimiz, yabancı sermayeli (o şirketlerin duru- mu, bu alanda gerekli düzenlemeler gibi konularda CHP'li iktidarların yönü açıkça belli olmuştu. Fakat bü- tün gayretlere rağmen gerek konsor- siyum ülkeleri, gerekse Amerika kredi konusunda çok nazlı davranıyorlardı. Türkiyenin kalkınması, sanayileşme- si için gerekli büyük, temel projelere ise batılılardan kredi bulmak müm- kün olmuyordu. Türkiye gibi azgeliş- 24 VE MALİ miş, yeterince sermaye birikimi yap- mamış, bir ülkede bu temel kuruluş- ların da devletçe değil, özel sektörce kurulmasını isteyen dostlarımız, böy- lece, işin sonunda buraların da ya- bancı sermaye ortaklığına düşeceğini hesaplıyorlardı. CHP'li iktidarlar ise, kilit sanayiin devletin elinde bulun- masını şart görüyorlardı. Yılık Plânda olduğu gibi... Plânlama uzmanlarının düşündükle- ri gibi... Bir "başka" iktidar için A P çoğunlukla seçimi kazanmadan beş - altı ay önce Türkiyeye ge- Tinbergen Doğruyu söyleyen bir batılı len Dünya Bankası heyetinin incele- melerini ve bu çalışmaların ardından yapılan basın toplantısını izleyenler, bütün bu haberlerden sonra bazı şey- leri hatırlamadan edemediler. Bilindiği gibi, Dünya Bankası ile olan ilişkilerimiz Menderesin son gün- lerinde kesilmiştir. Batılıların bütün sözlerine rağmen, Menderes izlediği iktisat politikasını değiştirmeye, ça- paçulluktan kurtarmaya yanaşmamış, «iktisadi politikamız plansızlıktır" i- nadından vazgeçmemiştir. O zaman kesilen ilişkiler, Dünya Bankası he- yetinin 1965'deki çalışmalarıyla tekrar "gün ışığına çıkmıştır. SAHADA başlıyacak mıdır? Dünya Bankası Türkiyenin plânlı devreye girdiği ve kendisine düşen görevleri yapmaya ça- lıştığı bir dönemde niçin hâlâ çekim- ser kalmaktadır? Bu sorulara verile- cek cevaplarla şimdiki müjdeler ister istemez kötü çağrışımlara yol açmak- tadır. Dünya Bankası heyeti başkanı De- muth vaktiyle, bu sorulara ışık tuta- bilecek şu sözleri söylemiştir: "— Dünya Bankasındaki dostları- nız da, konsorsiyumdaki dostlarınız da ellerinden geleni yapmaktadırlar. Prof. Tinbergen'in, "Türkiyenin, dostların- dan yeteri kadar "anlayış bulamadığı' şeklindeki sözlerine katılmıyorum. Ger çekten, batılı dostlarınız ellerinden ge- leni yapmaktadırlar. Bu yardımlar daha da artabilir. Fakat Türkiyenin ekonomik ve siyasi tercihleri nedir, ne yapmak istemektedir, bunların belli olması lâzımdır.." Maliye Bakanlığı yetkilileri, uzman lan ve basın toplantısında bulunan onbeşi aşkın gazeteci bu sözler üzerine donup kalmışlar, biribirlerine bakmış- lardır. Bir gazeteci, zihinlerdeki soru- yu şöyle ortaya dökmüştür: — Peki ama, Türkiyenin siyasi ve iktisadi tercihleri ortadadır. Bir Plân yapılmıştır, iktisadi alanda neler ya- pılacağı, nasıl yapılacağı ve nasıl bir ortamda yapılacağı açıkça gösteril- miştir. Batılı ülkelerle bunun çeşitli konularda tartışması yapılmış, Kal- kınma Plânının gerçekçi olduğu, tutarlı olduğu dostlarımızca kabul edilmiş- tir. Buna kesin bir cevap veremeyen Dünya Bankası heyeti, görüşünde ısrar etmiştir. Petrol, madenler, yabancı sermaye gibi konularda Plânlama ve CHP'li iktidarlarla aksi görüşe sahip Dünya Bankası uzmanları, Türkiyenin "da- ha da açık" hedefleri olmasını istiyor- lardı!. Bu meseleye o zaman akıl er- diremeyenler, şimdi! işin aslını anla- malıdırlar. Pipe-line'ın yabancı petrol şirketleriyle birlikte yapılmasını iste- yen, bu konuda bazı temaslara bile gi- rişmekten çekinmeyen Dünya Bankası uzmanlarının ne demek istedikleri, ki- mi kendilerine yakın buldukları artık AP'nin, "Pet- rol Kanununu değiştirmek gasptır" şeklindeki tutumuna, "Türkiye fakir- dir, tekniği de yoktur, Amerikaya muh- taçtır" diyen görüşüne karşılık, CHP'li iktidarlar sırasında söylenenlerin, iz- lenen tutumun niçin tercih edilmediği açıktır.. CHP'nin milli çıkarları önde tutan görüşü, izlediği politikası, işine 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: