23 Ekim 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

23 Ekim 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ta teklif dahi yapılma; değildir. Tek- lif yapıldıktan sonra görüşülmesi ge- reken konuların bir tebrik ziyareti maskesi altında ve sanki teklifin ya- pılıp yapılmaması söz konusu imiş gibi görüşülmesi ise akla bir imtihan veya pazarlıktan başka şey getirme- mektedir. İşin en tuhaf tarafı ise, De- mirelin, kendisini komik duruma düşü- ren bu gerçeği basın mensuplarına kemal-i iftiharla bizzat açıklamasıdır! Hükümetin kurulması yolundaki resmi çalışmalar bu şekilde devam e- derken, işin kulisi daha ateşli ve me- raklı şekilde yürütüldü. Çankaya Köş- künde Cumhurbaşkanının etrafını ku- şatmış olan bazı taktikçiler her hükü- met kuruluşunda yaptıkları gibi, bu defa da "karışıklıktan oyararlanarak bir basamak daha terfi etmenin" ça- basını devam ettirdiler Fakat, geçen haftanın en hareketli ve en verimli gazete konusu Ürgüplü oldu. Ürgüplünün, Senato Başkam olma- sı hususu pişirilip kotarılmışken ver- diği bir beyanat herkesi hayrete dü- şürdü. Pişmiş aşa su Geçen yata ig Ürgüplü, du- rup dururken, (Kıbrıs konusunda gazetecilere bir demeç verdi ve şöyle dedi: Kıbrısta bir tek türkün kanı akarsa İstanbuldaki rumlara veya pat- rikhaneye neler olacağını bilmiyorum. olaylarını 6-7 Eylül unutmıyalım" Bu, bir Başbakan için ve hele, Çankayaya kalsa Dışişleri Bakanlığına oturtulmak istenen bir isim için akla gelebilecek en büyük gaftı. Zira, bu demecin verildiği gün bir AP Genel İdare Kurulu üyesi, bir gazetecinin . "— Peki, Dışişleri Bakanı kim ola- bilir?" sorusuna şu cevabı vermişti: — Bugünkü Başbakan;.. Ancak "Bugünkü Başbakan", bili- nen ihtiyatlılığıyla 180 derecelik çeliş- me teşkil eden beyanatı ile Dışişleri Bakanlığına getirilme ihtimalini a- deta istiyerek - bertaraf etmiş oluyor- du. Ertesi gün bu konuda ilk tepki Cumhurbaşkanı Cemal Gürselden gel- di. Gürsel dört yıllık yakın arkadaşı için umulmadık şiddette bir dil kulla- narak, Ürgüplünün "6-7 Eylül olayla- rını unutmıyalım" tehdidini telin et- ti. Gürseli, Ürgüplü hakkında bu ka- dar öfkeli konuşmağa iten sebep, her- halde, sadece demecin taşıdığı sorum- suzluk değildi. Bu olaydan iki gün son- ra AP taraftarı gazetelerde başlayan neşriyat, Çankaya o tepelerinde bazı beklenmedik gelişmelerin vukubuldu- gunu gösterdi. AP'li gazetelerin yaz- dıkları şuydu: "Cumhurbaşkanı Gür- sel görevinden ayrılacak ve yurt dışı- na tedaviye gidecek!" Yani, o takdir- de, Senato Başkanlığı makamında otu- ran zat -kim seçilecekse- (vekâleten de olsa Cumhurbaşkanlığı yetkilerini ve makamını kısa bir süre elde edecek. Sonra da, vekilin asil olması daha İ e Nasır Zeytinoğlu düşünüyor "Akşam oldu, gene bastı karalar" AKİS Çeşitli hesaplar Gerçekten de ,10 Ekim seçimlerinde AP'nin tek başına iktidara gelmesiyle Ürgüplüyü Başbakanlığa tekrar getire- miyen Gürselin istediği, hiç olmazsa dostunu Dışişleri Bakanı yaparak, Hü- kümetin çalışmalarını bir dereceye ka- dar kontrol edebilmekti. Bunda iyini- yetin rol oynadığında şüphe yoktur. Ancak, işler Ve menfaatler tam bu noktada çatıştı. Gürsele "hayır" diye- miyen Ürgüplü, eğer Dışişleri Bakanı olursa Senato Başkanlığına ve daha sonra da Cumhurbaşkanlığına elveda demek gerekeceğini herhalde düşün- memiş olamazdı, İşte Ürgüplü, 6/7 Eylül Hadiselerini hatırlatan dehşet- engiz demeci tam bu açmaza düştü- gü anda verdi ve Gürselin sert tepki- si bunu izledi. Bu haftanın başında Pazartesi gü- nü bu iki eski dost, gazetecilerle ayrı ayrı temas kurdular. Ürgüplü, Başba- kanlıktan ayrılışı vesilesi ile gazeteci- lere Orduevinde viskili, o şampanyalı, mükellef bir yemek ve bol bol malzeme verdi. Yemekte neler söylemedi, ne- ler! Memlekette bir komünist parti- sinin kurulması lüzumundan başladı, oğlunun kayınvalidesi (oHanzade için "Şahane kadın. İnsan onu bir tablo- ya bakar gibi seyrediyor" diye devam etti ve bazı ilginç lâfları bu araya sı- kıştırdı. Bunlardan biri, Dışişleri Ba- kanı olmak istemediği; bir diğeri ise, Cumhurbaşkanı Gürselin' tamamen sıhatte olduğudur. Ürgüplü bu arada, bir gazetecinin: — Beyfendi, Cumhurbaşkanı olur- sanız. Nizamiyeye kalorifer koydurur musunuz?" şeklindeki esprili sorusuna keyifle gülerek : — olur!" cevabını verdi. Gürsel ise, mütad gezintisi sırasın- da konuştuğu gazetecilere görevinden çekilmiyeceğini kesinlikle (o ifade etti ve uzun zamandanberi ilk defa İnönü hakkında övgü dolu cümleler sarfet- ti. Hattâ, "İnönü gibi, memleketin I numaralı adamı ile ne ihtilâfım o- lalbilir?» dedi. Anlaşılmaktadır ki, o Çankayadaki taktikler ilgi çekici bir noktaya gelip düğümlenmiştir. Cumhurbaşkanı, ken- disi adına oynanan oyunları farket- mişe benzemektedir. Bu ise, bu oyun- lardan bol bol yararlanan AP safla- rında memnunluk yaratmamıştır. AP gazetelerinin Gürseli tedaviye gönder- meye kalkmaları bunun işareti sayıl- malıdır. 23 Ekim 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: