18 Haziran 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

18 Haziran 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tatlı Konyada, Magnezi ve Ateş tuğlası Fabrikasının, şa- şaalı bir şekilde yapılan, temel atma töreninde konuşan Başbakan Demirci, "Türkiyenin kalkınma- sını konuşalım, birbirimizi kırmayalım" demiş. Bun- lar, gerçekten, insanın içine ferahlık veren, milletin hasretle beklediği tatlı sözlerdir. Ama ben, şu anda, AP iktidara gelir gelmez kırılan, dökülen, partizan bir zihniyete kurban edilen, baskı altında ezilen bun- ca vatandaşımı düşünüyorum. Başbakan bilmelidir kir, 1966 Türkiyesinde meselâ bir memurun, faydalı olduğu işinden başka bir yere atanması, çoluk ÇocuU- guyla, kış ortasında, boşuboşuna tedirgin edilmesi, "cezalandırılması" artık tabii sayılan bir olaydır ve, eğil kendi siyasi kanaati, eşinin, çoluk çocuğunun siyasi kanaati bile, iktidarı ellerinde tutanlara böyle bir işlem için hak kazandırmakta, yeterli sayılmak- tadır. Yine Başbakan bilmelidir ki, birçok yerde, bir işçinin işe alınması, o işçinin göstereceği liyakat bel- gelerine değil, taşıdığı parti etiketine, cebindeki kı- rat rozetine bağlıdır. Şimdi, birbirimizi kırmamak acaba, demokrasi anlayışına, yurttaşlık bilgisine ay- kırı böyle davranışlardan kaçınmak mıdır, yoksa bu gibi davranışları kabullenip, ses etmemek, hır çıkar- mamak mıdır? Birbirimizi kırmamak, memleket sorunlarına eği- len, sol kelimesini ağzına alan herkesi komünistlikle suçlamak, düzenlenmiş mitinglerle memleketin hava- sını bozmak, Türkiyeyi bütün dünyaya ikiye ayrılmış gibi göstermek, kardeş kavgasını körüklemek ve bu ipte canbazlık ederken, mürtecinin, nurcunun elini tutmaktan kaçınmak mıdır, yoksa bütün bu davranış- ları sineye çekip susmak, herşeye rağmen, memle- ket tehlikeli bir uçurumun kenarına sürüklense de, mücadeleden kaçınmak, fazla oy alanlara, inançlara rağmen teslim olmak mıdır? Birbirimizi kırmamak acaba, Türkiye Cumhuri- yetinin temelini atan büyük insanın eserini maktan, zedelemekten sakınmak, kara ve sefil saldı- rılarla Türkiyenin ileriye gidisini durdurmak istiyen- lere karşı Cumhuriyet ilkeleri etrafında toplanmak Sözler mıdır, yoksa bütün bu yürekler acısı davranışları gör- mezlikten gelmek, eserin yıkılışını o sessizce seyret- mek midir? Birbirimizi kırmamak acaba, 27 Mayısa karşı bir kin ve intikam programı güden, 27 Mayısın Ana- yasa temeline oturarak, onu kökünden koparmak emelini besleyen zihniyete meydan vermemek midir, yoksa yıllardanberi devam eden bu yeraltı faliyetini oy toplama gafleti içinde hoş karşılamak, mak, Türkiyenin yarınım karanlığa doğru rek mi- dir? Sonra, bir mesele daha var: Türkiyenin kalkın- ması ilmin ışığı altında mı tartışılacaktır, yoksa, Bir- leşmiş Milletlerin muhtelif raporlarında da belirtil- diği gibi, Türkiyenin kalkınması için şart olan re- formlar, belirli grupların çıkarına, inkâr edilerek, il- me, plân ve programa kapalı gözler, yalnızca politik amaçlara, yalnızca oylara mı hizmet edecek ve dün, "başka bir iktidarın teklifidir" diye Konyada lüzum- suz ve hattâ zararlı bulunan bir Magnezi ve Ateş tuğ- lası Fabrikası, İktidar değişir değişmez aynı ağızlar tarafından Konya için en lüzumlu yatırım olarak mı ilân edilecektir? Evet, demokrasilerde muhtelif siyasi partiler, se- çim kampanyası sırasında birbirleriyle ne kadar sert mücadeleye girişmiş olurlarsa olsunlar, seçim- den sonra, olumlu tenkit görevi yanında, iktidarın inisyatifi elinde A ak da saygıyla karşılar ve memleket meselelerinin hallinde ona yardımcı olur- lar. Ne var ki, iktidarın temel değerlere, en az mu- halefet kadar saygı ogöstermesi ve rejimin üzerine, oturduğu esaslara, oy kazanmak pahasına da olsa, dokundurtmama görevini yerine ogetirmesi şarttır. Bu temel, bizde, Cumhuriyetin değişmez ilkelerine, 27 Mayıs Anayasasının getirdiği ohukuk devleti ve sosyal devlet anlayışına tam ve samimi bir sadakat- tir. Esasen "oy"lar da bu temele dayanır ve ancak bundan sonrası için konuşabilir. Yoksa huzur ve kal- kınma üzerindeki bütün temenniler "tatlı söz"ler ol- maktan İleriye gidemez Jale CANDAN yada yepyeni bir gelişim içindedir. Gençlik sorunları da elbette ki bu gelişimle yakından ilgilidir. Hacettepe Gönüllüleri e Hastahanesi gönüllüle- rinin, geride bıraktığımız hafta içinde, Kavaklıdere Tenis Klübün- de yaptıkları kermes her zamanki gibi ilginç oldu. Gönüllülerin hazır- ladıkları elişleri, pek çok küçük has- tanın yüzünü güldürecek kadar ge- lir sağladı. Ev hayatına daima yeni, küçük buluşlar getiren bu kermes, ev kadınının işini kolaylaştırıcı bir takım malzeme ile ortaya çıkmıştı. Birkaç parçadan yapılmış şık ça- maşır torbaları kirli (oçamaşırların birbirine karışmasını önlüyor, son- 30 radan onları ayırmak gibi fuzüli bir işi ortadan kaldırıyordu. Tahtadan, yeni tipte askılarıyla mutfak tutak- ları hem daha şık, hem de daha kul- lanılıştı olmuştu. Önlük yerine ev elbiseleri hem şık, hem de çok pra- tikti ve kadına, evde iş yaparken şık ve cazip olmayı sağlıyordu. Küçük şık Örtüler, güzel çocuk elbiseleri, başa koymak için fistolu modem bandlar çok ucuz ve kullanılışlıydı. Türkiye Kadınlar Konseyi Dışişleri 4. Daire Müsteşarı Adile Aydanın başkanlığındaki Türki- ye Kadınlar Konseyi üyeleri, geride bıraktığımız haftanın sonunda, Was- hington Restoranda ilginç bir mi- safiri ağırladılar. Misafir, Ankarayı ziyarete gelen Tunus Kültür Bakanı Klibinin genç eşi idi. Tunus Elçisi Ahmet Ben Arfanın eşinin de katıl- dığı yemekte Üniversiteli Kadınlar Derneği, Anneler Birliği, o Soropti- mistler Derneği ve muhtelif mes- leklerden kadınlar temsil edilmek- teydi. Her zaman olduğu gibi, tu- nuslu hanımlarla türk hanımlar he- men kaynaştılar ve yine, her zaman olduğu gibi, kadın haklarından, memleketlerindeki Türkiyede kadın hakları kanunla- rın tam himayesinde olmakla bera- ber, Tunusta kanunların teminatı altında olmıyan bazı kadın hakları- nın, uygulamada, aynı şekilde kuv- vetle korunduğu anlaşılıyordu. 18 Haziran 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: