27 Kasım 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

27 Kasım 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MODERN HAYAT Bu lâboratuvar deneyleri, tran- kilizanların, ruh hastalıklarında ve modem hayatta birtakım baskılar altında yaşıyan insanın intibak so- runlarının çözümünde ne derece faydalı olabileceğini göstermekte- dir. Üstelik bugün bu ilâçlar, yal- nızca psikiyatri kliniklerinin teke- linde kalmayıp, tıbbın her dalında da kullanılmaktadır. Trankilizanlar, besin sanayiine ve hayvancılığa da girmiştir." İki yanı keskin silâh Son yıllarda keşfedilen ve ruhi sa hada uyarıcı etki yapan, psİ- şik faaliyeti kamçılayan ve enerj'- yi artıran psiko - analeptik ilâçlarla yani toptan psiko- aktif veya mim adını alan mo- dern ilâçların, sayısız faydaları ya- nında, bazı sakıncaları da mevcut- tur. Dr. Kaymakçaları bunu şöyle belirtti: “— Bunların, gerek insan gıdası olarak kullanılacak hayvan Ürünle- rine katılması, gerekse halk tarafın- dan rastgele alınması, yan etkileri bakımından, şimdiden bazı tehlike- lerin varlığını göstermiştir. Bir kıs- mı karaciğeri etkileyerek sardık, bir kısmı kemik iliğini etkileyerek e yapmaktadır. Beynin deği. mıntıkalarını (o etkiliyerek SON sendromuna benzer sen- dramlara sebep olduğu da bilinmek- tedir. Aynen, iptilâ şeklini aldığı ve hattâ intihara kadar varabilen psişik değişikliklere yol açtığı da söylenmektedir. Bir nazariye daha var. Diyorlar Bitmeyen Kavga LİMDE Ur dergi var. Adı, z Kadını”. yayınlanıyor. Bu sayısı çok, Rus İhtilâlinin 30. yıldönü müne ayrılmış. tajlar zeri özellikle biri, ningrad'da büyük bir kutlama tö renine ait olanı ilgimi çekti. Tö- rene, Si yaşta v ve m mes- k kadın k lekte Erkek gibi e işçiler, bü- amları, ar, sıra eve söz almışlar yük bilim yazarlı: toplantıda, AE AYRİ yanları: çalışmaktan, sanatçılar, IŞ duydukları mutluluk. Toplantıda arada bir de erkek- lere söz vermişler. Geceleri teknik Jale Candan 24 "Ça- Moskova! da daha Değişik röpor- Le- Ortak mücadele hayata atılmış olmaktan kurslara devam eden çok genç bir İşçi, Anatoli Borovikof, daha çok, hem hayatını kazanıp hem tahsil yapmanın insana verdiği mutlulu ğu dile getirmiş. Yerine oturur- ken Şöyle diyor: — Kısa bir attı e önce baba oldum. İtiral edeyim ki, önce de rin bir hayal kırıklığına uğradım. M şündüm ve teselli buldum: hayat- ta kadınlarla erkekler eşit değil mi, ne fark eder, dedim." Evet, bu olay Rusya'da geçi- yor! Kadının erkek gibi çalış- maktan, erkek gibi yaşamaktan, erkek gibi en çetin mücadelelere girişmekten sakınmadığı bir ülke de, uzaydan dünyaya seslenen Va- lentina Çekova'nın ülkesinde. MERİKA'DA bulunduğum sı- rada da, Simone de Beauvoir'- ın “ikinci cins" dediği kadının bütün özgür görünüşüne rağmen aslında ne derece kadınlık komp leksi içinde olduğunu görmüş ve şaşmıştım. Orada da kadın, iste- diği gibi yetişmekte, okumakta, çalışmakta, küçük yaştan hayan- ım kazanmaktadır. Ama en büyük derdi, koca bulmaktır Herşeyi standart hale getiren bu Ülkede "koca bulma sana- tı" âdeta formüller halinde iş- lenmektedir. ki, insana bir miktar dert de gerek- lidir. İnsan, dertleriyle yoğrula yoğ- rula olgunlaşır. Sıkıntılardan kaç- mak, onları suni şekilde yok etmek ne dereceye kadar doğrudur, halen bilinememektedir. İnsanların, acılarım hafifletmek, dertlerini unutmak için çeşitli kim- yasal maddelere başvurmaları soru- nu aslında yeni birşey değildir. Al- kolün erme be ene bere a aktadır. Af yolülan ise, MÖ. IX TX yüzyıla ait olan Ebers papirüslerinde bile söz edil- mektedir. Bütün uygar ülkelerde yasaklanan afyon, morfin, eroin, es- rar, a hep insanlara suni Du mutluluk v ını taşım; tadır. Gençliği “tehdit "eden LSD'nin doğuşu da böyle olmuştur. RANSIZ dergilerinde de oku- yorum. Kadın hâlâ, erkeği yö netmek -daha doğrusu, kendine bağlamak için çeşitli riyakârlıkla- ra teşvik ediliyor. Bu sayın baylar, sahte üstünlüklerini bile bile ka- bulleniyorlar. “Hayır, kadın asla bizim erkek kardeşimiz olamaz. O, bizden tamamiyle farklı bir yaratıktır. Cinsel organından başka hiçbir savaş aleti yoktur. Hep, küçük bir esir olarak kalacaktır" diyor La- forgue. Etrafınızdaki, en Heri bildi- ğiniz erkekleri, bu konuda, zaman zaman konuşturun, bakın; fazla konuşan, konuları iyi bilen kadın- lara nasıl öfkelendiklerini göre- ceksiniz. Şimdilerde, bizim gibi az gelin- miş toplumlar için en büyük teh- likeyi taşıyan yeni bir fikir işle- niyor. Deniliyor ki, hayatını kaza- nan bağımsız kadın, mutsuzdur. Kadın, kadınlık sanatından ötede ciddi işlerle meşgul olmamalıdır. Aslında bütün bunlar, erkeği o kompleksinden doğmuştur. Kadı- nm kendisinden daha dayanıklı, kabiliyetli Beyi ge düşünen erkek, onu ilk günden ezmeye baş- lamıştır. Kadın, eksik yaratıldığı için değil, ekonomik ve toplumsal kurallar ar yüzünden bugün hâlâ “i- kinci cins” olmaktan kurtulama- mıştır. AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: