25 Aralık 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

25 Aralık 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DIŞ OLAYLAR DARBELER Denge sağlayamayan ülkeler “Yaşadığımız dünya, darbeler ve karşı - darbelerden yana, es- kisinden biç de daha fakir değil. Sadece son iki hafta içinde, üç dar- beye tanık olundu. Darbe deneme- sine girişen genç Yunan Kralı Kons- tantin, sığındığı Roma'da, Atina'ya geri dönüp dönmemeyi düşünürken, iki Afrika ülkesinde yeni darbe ve karsı - darbeler oldu. Bunlardan Cezayir'de yapılanı başarısızlıkla sonuçlandı, Dahomey'de yapılanı i- se başarı kazandı ve yönetim el de- giştirdi. Cezayir'deki darbe denemesini hazırlayan, Genel Kurmay Başkanı Albay Zbiri idi Siyasal gözlemciler, bu teşebbüsü, Cezayir'in bağımsız- lığını almasından bu yana geçen beş yıl içindeki en büyük buhranlardan biri olarak nitelendirdiler. Ama Baş- kan Bumedyen, kendisine bağlı ka- lan hava kuvvetlerinin ve zırhlı bir- liklerin sayesinde, darbe teşebbüsü- nü hızla bastırmayı başardı. Dahomey'deki darbe ise, orduda- ki genç subaylar tarafindan, ken- disi de yönetim) bir asker! darbey- le ele geçirmiş olan Başkan Chris- tophe Soglo'ya karşı düzenlenmişti. Başlangıçta, genç subayları, Daho- mey Genel Başkanı Albay Alphonse Alley'nin yönettiği sanılı- yordu; fakat Alley, sonradan, dar- becilerle işbirliği yapmayı reddet- miştir Başarısız bir darbe Ç ezayir'deki darbe teşebbüsü, kay- nağım, ülkenin genel durumu ü- i aşmazlıklardan çok, Ordu İçindeki çelişmelerden almak- tadır. Cezayir'in bağımsızlığa kavuş- masından sonra, bir zamanlar ülke- nin her şeyi demek olan ordunun yavaş yavaş ikinci plâna geçmesi, özellikle sınır bölgelerindeki savaş- çılarm unutulmaya başlanması, bundan iki yıl önce Albay Bümed- yen'in Ben Bella'ya karşı ayaklan- masına ve yönetimi ele geçirmesine yol açmıştı. Bumedyen'in o zaman Ben Fella'ya yönettiği suçlamaların başında, eski Başkanın, devlet işle- rini kendi çevresine topladığı bir a- vuç adamla yönetmeye çalıştığı; bu arada, yedi yıl süren bağımsızlık savası sırasında canlarım dişlerine takmış olan orda liderlerini unut- tuğu geliyordu. İşe bakınız ki, Al bay ,Zbiri de, geçen hafta, Bumed- yen'e karşı aynı suçlamalarla "hare- kete geçmiştir. e Zbiri'nin hareketi Bumedyen'inki gibi başarı kazana- mamıştır ama, Cezayir'de, özellikle başkentin uzağında (okalan illerde hoşnutsuzlukların giderek genişle- mekte olduğunu göstermek bakı- mından, Bumedyen yönetimi için ilk tehlike çanlarını çalmaya baş- lamıştır. Başarılı bir darbe pahomey deki darbe, gelen haber- lere bakılırsa, kaynağım. Ülkede- ki ekonomik geriliğin halk kütlele- ri arasında yarattığı hoşnutsuzluk- tan almaktadır. 190 yılında bağımsızlığını kaza- nan Dahomey, ekonomik kaynak bakımından çok nasipsizdir ve bü- yük ölçüde, Fransa'dan aldığı yar- dımlarla yaşamaktadır. e General Saglo, bu ekonomik geriliğin yarat- tığı hoşnutsuzluktan yararlanarak, bundan dört yıl önce, 1963 ekimin- de, o zamanki Başkan Maga'yı iş- başından uzaklaştırmış; fakat 1964 başında genel seçimlere giderek ik- tidarı sivillere bırakmıştı. Sivillerin ekonomik yoksunluktan doğan sos- yal çekişmelere son vermekte bir kere daha başarısızlık göstermeleri üzerine Soglo, 1965 aralığında ikti- darı yeniden ele almış ve o zaman- dan buyana da, elinde tutmuştur. Geçen ay yaptığı Paris gezisinde Fransız yardımının çoğalmasını sağ- lamak istemişse de, bunda başarı- sızlığa uğramış, üstelik Dahomey'ye dönünce genel bir grevle karşılaş- mıştır. İşte son darbe, bu genel gre- vin yarattığı hava içinde ve bu gre- vi bastırmak için başkente getirdiği birlikler tarafından yapılmıştır. Kahraman Asker Toropkin K sol Ordunun gazetesi Krasnaya Zvwezda'ya bakılırsa, Vassily To- ropkin, şimdiye kadar adı sanı bi- linmeyen bir yalın er olduğu hal- de, son günlerde, hem de tek ba- şına, büyük bir meydan savaşma girmiş ve savaşı zi kazanmıştır. Hem de, kime karşı? Tanrıya! Toropkin'in bir süredir kendini iyi hissetmediğini ilk anlayan, Ça- vuş Nekipyelov oldu. Nekipyelov, Toropkinle kısa bir süre dertleş- tikten sonra, zavallı erin derdinin ne olduğunu anlayıverdi. Toropkin dindar bir aileden ge- liyordu ve daha.çocukluğunda, ba- bası, ona da ai a inanmasını öğretmişti. a şimdi, orduda, çevresi dinsizlerle doluydu. Aca- ba ne düşünmeliydi? Nekipyelov, durumu öğrenince, gidip Üsteğmen İvan Svistun ile konuştu. Gerçi kendisi, Toropkin'e, dinin papazların uydurduğu bir masaldan ibaret olduğunu söyle- mişti ama, acaba bu, onu doğru yola getirmeye yetecek iniydi? Bu- nun üzerine, Svistun'u da bir dü- şüncedir aldı. O gece, geç vakte kadar, birliğin kütüphanesinde o- turdu ve Lenin'In din konusundaki yazılarından uzun uzun notlar aldı. Ertesi sabah Svistun, önce Ne- kipyelov'u çağırdı, o da Toropkin'i. Üçü, büyük bir ciddiyetle ve "sağ- lam delillere dayanarak" Tanrıma yokluğunu tartıştılar. Sonra da, Toropkin'in eline Lenin'in bir bro- şürünü tutuşturdular. Toropkin, bütün bir gün ve bü- tün bir gece, elinde broşür, dola- şıp durdu. Sabah şafak sökerken, o da artık Tanrının yokluğuna i- nanmştı. Yalnız, işler burada bitmiyordu. Toropkin'in bir düşüncesi daha vardı: Gerçi Lenin, Tanrı yok di yordu ve o da buna inanıyordu a- ma, acaba babası bu işe ne diye cekti?

Bu sayıdan diğer sayfalar: