December 25, 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

December 25, 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1925 Kürt isyanı ve Şeyh Sait ağalarından Mehmet ve Timur, Kargapazarlı Reşit ve daha yirmibeş kişidir. Şeyh Sait'i in üzerinde isyan hareketine ait önemli kağıtlar ve belgeler ve heybe- sinde büyük sayıda altın para bulunmuştur. 3 — Silvan civarında evvelce bastırılmış olan âsi- leri idare etmiş bulunan Şeyh Şemsettin'in erkek kar- deşi Şeyh Seyfullah da, kendiliğinden gelip teslim ol- muştur 4 — Bu suretle her tarafta başsız kalan asiler yer yer birliklerimize teslim olmaktadır 5 — Cezalandırmanın askeri harekata ait safha- ları bittiğinden bundan böyle resmi tebliğ neşredil- miyecektir." İsyanın askeri tarafı bitmiş, bölge rahat bir ne- fes almıştı. Fakat harekât hemen sona erdirilmedi. Daha bir takam temizliklerin yapılması, bazı fesat yu- valarının dağıtılmasına ihtiyaç vardı. İsyanın başı ke- silmişti, vücudun bazı parçaları duruyordu. Bunlar her zaman yeni maceralara katılabilecek tipte aşiret- ler, şeyhler, ağalardı. Ordu, hemen hemen bir aya yakın sürede bölgeyi bunlardan temizledi. Seferberlik bu yüzden 31 mayısa kadar sürdü ve silâh altına Şeyh Sait isyanı dolayısıyla almanlar ancak 1 haziranda terhis edildiler. Ancak ondan sonradır ki Gazi Paşa millete hita- ben bir beyanname yayınladı. e Beyannamede, isyanı başarıyla bastıran askerler tebrik olunuyor, kendile- rine teşekkür ediliyordu. Gazi Paşa beyannamesinin bir yerinde diyordu ki: — Cumhuriyeti korumak için düşman üzerine koşan kahraman ve cesur ordumuzun seferber asker- lerini, muvazzaf birliklerini ve cesur ve tecrübeli su- bay ve komuta heyetini sevgi ve sevinçle tebrik ede- rim. Bu esnada ordumuzu isabet ve başarıyla yönel- tip sevk ve idare etmiş olan Genelkurmayımıza ve onun sayın Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'a güven ve teşekkürlerimizi millet önünde tekrar söylemek ve ilân etmek isterim." Emir Hazretleri mahkemede Müstakil Kürdistana Emir olma hülyasındaki Seyit ülkadir, Şeyh Sait'in tesliminden önce İstan- bul'da tevkif edildi. Tevkifi, Ankara'dan aldığı emir üzerine İstanbul Polis Müdürü Ekrem Baydar yaptırt- tı. Abdülkadir Anadolu yakasındaki yalısında tutuk- landı ve Polis Müdürlüğüne getirildi Bu olayda da kaderin garip bir tesadüfüne rast- landı. Polis Müdürlüğü o tarihte, şimdiki Vilâyet bi- nasının karşısındaydı. Yani, Bâbıâlide'ydi. Abdülka- dir içeri girdiğinde şaşkın şaşkın etrafına bakındı. Burası, Damat Ferit Hükümetinin Danıştay Başkanıy- ken kendi ikametine tahsis edilmiş olan konaktı! Tevkif edilen sadece Abdülkadir değildi. Maiyeti ve başka şeyhler de onunla beraber yakalandılar. Ankara'nın emri, bunların Diyarbakır'a sevkiydi. Ta- bii bu da, Ekrem Baydar'ın başına yeni gaileler aç- tı. Tek vasıta trendi. Fakat yolculuk uzun, muhafa- za güçtü. Tren başka topraklardan bile geçiyordu. Abdülkadir'in ve e GR kaçırılmayacakları hu- susunda bir teminat yoktu Nihayet sıkı tedbirler alındı. Polisin en iyi ele- manları kafilenin yanına muhafız olarak verildiler. Abdülkadir ve arkadaşları (Diyarbakır'a götürüldü- ler. Hemen de İstiklâl Mahkemesinin karşısına çıka- rıldılar. Şeyh Sait o sıralarda teslim oluyordu. İstiklâl Mahkemesi bir sinema salonunda kurul- muştu. Hâkimlerin oturduğu kürsü - masanın arkası- na geniş bir Türk bayrağı gerilmişti. Başkan, Denizli Milletvekili Mazhar Müfit -Kansu- Bey idi. Savcılığı, Balıkesir milletvekili Süreyya -Örgeevren- Bey yapı- yordu. Öteki iki üye Kırşehir milletvekili Lütfi Müfit -Özdeş- Bey ve Urfa Milletvekili Ali Saip -Ursavaş- eydi. Sanıklardan Seyit Abdülkadir "seyit" kılığınday- dı. Yani başında yeşil takke, beyaz sarık vardı. Cüb- beliydi. Diğer sanıklar, Seyit Mehmet, Palulu Kör Sadi, Erbilli Nafiz, Sadi, kürtçe bir gazetenin yazarı Kemal Fevzi sivildiler. Abdülkadir tabii her şeyi inkâr etti. Yetmişbeş yaşındaydı. Vanlıydı. - Geçmişte kürtçülük davasıyla ilgilendiğini kabul ediyordu. Fakat sonradan yeni bir faaliyet göstermemişti.. Ancak duruşmalar ilerledikçe ve sorular çetinleştikçe Şeyh Sait'le teması meydana çıktı, "Mr. Templen" hikâyesi anlatıldı, yazıları, mek- tupları okundu. Kendisine Cumhuriyet idaresi hakkında ne dü- şündüğü sorulduğunda Seyit Abdülkadir son derece ilgi çekici bir cevap verdi. Dedi ki: — Ben bir İslâm Cumhuriyeti taraftarıyım. Cum- hurbaşkanlığı obabadan oğula geçemez. Ancak, her Meclis değiştiğinde de Cumhurbaşkanı ; değişmez. Cumhurbaşkanlığı devamlıdır. Ya istifa, ya halledil- me, ya Ölümle nihayet bulur. Müddetle bağlı olmaz. Şeriat bunu emreder. Ben de o kanaatteyim. Görü- yorsunuz ki, ben de Cumhuriyet taraftarıyım." Gariptir, olaydan tam 42 yıl sonra, Türkiye'de Hizb-üt tahrir diye bir gizli dernek aynı Cumhuriyet görüşünü savunan ve bütün müslümanları böyle bir devlet kurmaya teşvik eden beyannameler dağıtabi- lecektir Seyit Abdülkadir, Türkler hakkında yazdığı şiir- ler okunduğunda pek hoşlanmadı. Bunların biri şuy- u: "Türkler, bütün Türkler outanmazlar! Aslanlar durmayınız. Hücum ediniz. Müşrikler mebus olmuş- lar.." Kürt bayrağı ve sonrası Başkan, bu beyitlerin kendisine ait olup olmadığını sordu. Seyit Hazretleri "Evet" dedi. Başka bir şii rinde de "İzmirli gâvur Necati Adliye Bakanı oldu" deniliyordu. Üyelerden Lütfi Müfit Bey, Kürt Teali Cemiyetinin hüviyet varakasındaki zemini yeşil, orta- SI Ee bayrağın mânasını sordu. Abdülkadir: Kürt bayrağı olacak" cevabını verdi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: