20 Ağustos 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

20 Ağustos 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Ağustas 1929 “TARİHTE * Mütercini. Kont, zevcesinin sukut etmek Binaenaley Napoleon'un metresi olması Sonra bu sukutlada necip bir saik arıyordu.. Kont zevcesinin Napolconu gör- mek için Broni kasabasından pek geç avdet ettiği geceden beri Marinin — sadakatsızlık - eşiğinde bulunduğunu bissetmiş, biraz son- ra karısının kendisini aldatacağına iman etmişti. Kont kadın rubunu ekadar iyi biliyordu. İbtiyar Valefski seksene yakla- şan Onda arlık — kendisine ilifat göstermeyen yüzüne bile bakmak istemeyen bir çok kadın görmüştü. Şiidi mezarın eşiğinde bulun- duğu şu ihtiyar ve bitap hali inin aşikı kim olabilece; derin bir endişe ile düşünüyordu. Zevcesinin Napoleonu görmek için Broniye hafiyen gittiğini öğ- zaman kalbi sevincinden hopladı. Bir defa aldanacak ol- duktan sonra/ karısının aşıkı Na- pelon olması elbette müreccahtı. Tabü Valefski bu düşüncelerini iseye ifşa etmiyordu. Fakat zevcesinin yakın olan sukutunda 'necip bir saik görmek istiyor ve | bu saiki de buluyordu. Kendisi ile karisini Lehistaam — uğruna feda edecekti. Bizzat kendisi, karısmı bu büyük fedakârlığa ikna ve teşvik etmeliydi. Valefski, genç karısım yanına çağırarak dedi kiz — Âleme karşı gösterdiğin bu. nefret ve istikrah nedir? Eğer ikimizin de tabiat ve ahlâkını iyi bilmeseydim fena düşüncelere kapılacaktım. O zaman Marinin güzel gözleri yaşardı! — Bu dünyada beni müdafaa edecek bir adam yok mu? diye bağırdı, sonra mukadderatın sey- ine mani olamayacağını görerek ilâve ettir — Mademki bepiniz istiyorsu- nuz. İtaat ve inkıyat edeceği Mari artık mağlüp olmuştu. Artık saffet ve ismete, şeref 've mamusa veda ediyordu. Kendisine © ateşli ve unutu- maz buseyi vermiş olan dudakla- v sahibini tekrar görecek, ona teslim olacaktı. akat resmi bir takdim düşün- cesi karşısında ansızın korktu ve: — Fakat beni imperatora henüz prezante etmediler dedi. Baloya gideceğim. Fakat beni resmen prezante etmelerini istemem. Kont: İstediğim gibi olsun yavrum şimdi ben prens Ponyatofs- kiye haber gönderirim. Sonra b 10 Ağustos 1929 üyük adamların metresleri A Hilâli Üzere bulunduğunu - seziyordu. Mbette müreccahtı . giyeceğini sorau. Zira kont ro- matizmasına rağmen baloya gide- ceği cihetle zevcesinin parlak bir tuvalet giymesini istiyordu. Mari mümkün mertebe — sade giyinmek — istiyordu. — kocasının kendisini bu fikrinden caydırmak için vuku bulan şiddetli ısrar- darına kaşaca cevap verdi: — Lehistanın uğradığı akıbetin matemini tuttuğm için fazla süs- lenemen. | Mari — baloya — gayet — sade ve beyaz bir tuvaletle geldi başı- na da öyle kaymetli - taşlardan değil taze çiçeklerden yapılmış bir taç — giymişti. Kontesin baloya böyle sade bir tuvaletle gelmesi herkesin nazarı dikkatini celbetti genç fransız zabitleri et- Tafım çevirerek kur yapmağa ve dans için angaje etmeğe başla- dılar. Mari bu teklifleri nazikâne bir surette reddetti. Napoleon, Marinin etrafını çeviren zabitlerin gençliğini ve zarafetini kıskandı, kaşlarını çatarak yaverini yanına ve mülâzım Lui dö Pe- ringorun derhal 6ncı orduya ha- reket etmesini emretti. Bertran namında diğer bir mü dâzım da ayni akibete uğradı ve Breslav garnızonuna gönderildi. Bu aralık dans. durmüştü. Ma- vi dans etmedikten sonra baloya ne lüzum vardı? Napolenn Mari'nin iltifatina nail olmadığından dolayı kaşları çalık saratı asık, asal adımlarla salondan salona dola- şıyordu. Marinin kendisine bakmaması Bonapartı deli divane edecekti. Kontesin bu Tâkaydisi İmpera- | torun” fikrine göre — kendisini beğenmemekten mütevellit olsa gerekti. Marinin bu lâkaydisi sebepsiz değildi. Kontes Benapartı kıskan- dığı cihetle etrafında bir nazarı ilifatına nail olmak emelile per- vane gibi delaşan bu rengârenk elbiseli kadınları gülünç — bulu- yordu. Evet Mari kıskançlık — sevkile Lehli dilberleri gülünç, pespaye ve bu hale tahammül eden imperatoru da âdi görüyordu . Kıskançlık hisi kalbini öyle gemir- meğe başladı ki nerdeyse Napol- ondan nefret ve istikrah etmeğe başlayacak ... Mari Napoleona kıskançlıkla dolu gizlice bir nazar atfetti. Aman yarabbi bu ne kadar kaba bir adamdı. ihtiyar kont nasıl tuvalet Tefrika numarası: 3 Maharriri: Zoltan Ambrus mefsini - hastabakıcılara - teslimde “mana yoktur. Keza, cümlemiz ga- yet rana biliyoruz: Huyu huyuna denk karı kocalar me derece en- derünnevadirdense, huyu huyuna denk gelmeyip de, sabah akşam kedi köp misali hırlaşan hayat arkadaşları mebzul müdür. meb- zuldür! Demek oluyor ki, zevceyi intihap gayetle müşkül iş... — Hay- di, farzedelim ki, intibabı yaptınık... Babasile anasının künyesini tetkik | ederek, insanın cinsi cibilli, hakkında fikir edinebilir misiniz? Söyleyin, bakalım, kuzum: Haki- bahasının meşru - babası 4 dair bana teminal ve- (Mabadı var ) GÜNÜN HABERLERİ Gazi Hz.nin iltifatı Türkiye masonları evelki gür Şirketi hayriye idaresinin 71 nu- maralı vapuru ile bir deniz te- nezzühü icra etmişlerdir. Bu te- nezzühe üstadı âzam Edip Servet beyle klübe mesup ekseri zevat ailerile beraber olmak üzere işi rak etmişlerdir. Boğaza çıkılırken vapur Dolma- bahçe sarayı önünde durmuş, burada İstiklâl marşı çalınmış ve Gazi — Hazretleri — alkışlanmıştır. Gazi Hazretleri de bu. sırada balkona — çıkarak - vapurdakileri selâmlamak süretile iltifat buyur- muşlardır. * Zaro ağa iyileşti — Geçen- lerde bir araba kazasına uğrayan Zaro ağa iyileşmiştir. Zaro ağaya daveti mutazammın dün Ameri: kadan bir mektup daha gelmiştir * Kafesler İstanbuldaki ahşap evlerde bulunan kafeslerin Sıhhiye müdürlüğünce kaldırla- cağı hakkındaki haberler doğru değildir. * Celâl bey geliyor —İş ban- kası umum müdürü Celâl bey, bugün Ankaradan şehrimize gele- cektir * Londra Sefirimiz — Londra Sefirimiz Ferit Bey bugünkü eks- presle şehrimize muvasalat ede- cektir. Ferit Bey elyevm İstanbulda bululunan Ricali âliyeyi — ziyaret ettikten sonra hariciye vekili Tev- fik Rüştü beyle görüşmek üzere Ankaraya gidecektir. * Kedi eti yemeliymişi — Et pahalı olduğundan halkın bir kıs- mı bu gıdadan mahrum kalmak- tadır. Himayci hayvanat cemiyeti baytarı Santur B. bu hususta de- miştir ki: | — Avrupada kedi eti yenir ve yenilmesinde bir mahzaru fenni yoktur. Lezzeti tavşam etine benzer. Bir zaman memleketimizde ko- yan, sığır o kadar çoktür ki ne | 'at ne kedi eti yemiye ihtiyaç yoktu Bugün öyle mi ya? * Mekteplerde faaliyet — Hususi ve ecnebi mekteplerde ikmal imtihanları eylülün başm- dan itibaren yapılacaktır. Bu mekteplerden ekserisi de 15 eylülde açılacaktır. Maarif idaresi bu mekteplerin kadrolarını ve okutturulacak kitap- ları tetkik etmektedir. | * Askeki müzede büyük bir | sarnıç açılıyor — Askeri müze- | nin yanındaki büyük sarmıç, ziya- | retçilere açılacaktir. Bu, büyük- lük itibarile İstanbulda Bizans devrinden kalma sarnıçların ikin- cisini teşkil etmektedir. Ayı manda pek eski bir sarnıçtır.İçinde şimdi bin ton su mevcutlur. | Garipklüpler! Cavlaklar, boşananlar, pleri zamanlarda — Amerikada | cemiyetler çoğalmıştır. Buna sebep olarak içki mem- Son nuiyeti gösterilmektedir. Evelce kahvehanelerde vakit geçirenler, şimdi bir araya toplanarak garip isimli cemiyeler tesis etmektdirler. En son küşat edilen “Cavlak- lar klübü,;dür. Buradaki azaların muhakkak başları saçsız. olması şarttır. Sonra “Boşananlar,, klübü lir. Burada da aza olmak için İâakal bir defa kocasından ve ya karısından ayrılmış olmaları lâ- zımdır. “Bekârlar,, klübüne aza olmak için hiç evlenmiyeceğine yemin etmek icap eder. Sözünde dür- mayıp ta evlenen aza cemiyete 10000 dolar tazminat vermekle mü- kelleftir. * Mühendis mektebi. talimat- tebi talimatnamesi Heyeti vekilece tastik edilmiştir. »t Bulgaristan Türk muallimleri geliyor — Bulgaristan 'Türk mual- himleri birliği Merkezi, türk mual- limler birliğine bir mektup yaza- rak İstanbula geleceklerini bildir- mişlerdir. Fakat me zaman gele- cekleri malüm değildir. * Malül gaziler pazarı — Malül gazilere muavenet hey'eti ve pa- zarının tasfiyesine devam edilmek- tedir. Tasfiye pazardaki malların satılması suretile olmaktadır. Diğer taraftan tasfiye hey'eti cemiyetin sair eşyasını da tespit etmektedir. * Zirai tetkikat — İktisat vekâleti ziraat umumi müdürü Naki Bey, şehrimize gelmiş ve dün Vilâyet ziraat — müdiriyetine giderek bir müddet meşgul ol- muştur. Naki Bey, buradan — Bursa 8 vagon altın! Kurnaz bir *öylü altınları bir kaç yüz liraya satmış! Köylüler umumiyetle saf ve samimi adamlardır , aralarında hilekâr ve dolandırıcı pek azdır. Fakat bazen öyle hilekârlar çıkı- yor ki insan bunların şeytanetine hayret ediyor. Bulgaristanın Vra şehri civarında cereyan eden vak'a-bu-kabildendir. Vraçka civarında oturan Osta. yan isminde bir köylü köye yak a bir mağarada 8 vagon yükü altın bulunduğuna köylüleri inandırmış- tır. Yalmız bu a girdikten sonra zehirli bir havadan geçmek icap ettiğini, bu havaya kimsenin tahammül edemediğini” ilâve et- miştir. Köylülerden sabık küçük zabit Çestof harpte Bbulunmuş, zehi, gazlara karşı kullamılan maskeleri görmüş olduğundan köylüye ma- Zaranın yerini göstermesini söy- lemiştir . Ostayan oraya gitmeğe kork- tuğundan, fakat tarif edebilece- ğini söylemiş ve bunun için 20,000 leva 300 lira istemiştir. Bu parayı vermek için zabit papasın karısı ve bazı tüccarlar bir şirket aktetmişlerdir. Hepsi birer gaz maskesi tedarik ettik- ten sonra mağaraya — gidip altınları alacaklar ve aralarında taksim edileceklerdir. Küçük zabit maskeleri sipariş etmiş ve her ihtimale karşı da vasiyetnamesini yazmıştır. Vasi- yetnameyi gören karısı kocasını hülyasına —şaşmış ve böyle şeyin olmayacağımı tahmin ettiği için polise haber vermiştir. Meseleye polisler " müdahale edince her şey meydana çıkmış ve dolandırıcı köylü tevkif edil- miştir. — Görülen muhahemede köylü üç sene hapse ve dolandırmağa teşebbüs ettiği 20,000 levayı ce- zayı nakdi olarak ödemeğe mah- ve Bileciğe de gidecektir. Ora- | küm edilmiştir. Darülhariri, Karaca bey harasını Buna rağmen köylüler büyük bir Ha eai ua aa lafERAL, kaçırdıklarına kani imişler. | Tarabyada, Tokatliyan otelinde te dansan. Elettrich Jazz, HUMMAYI MURZAĞİ -ISITMA KANSIZLIK — Zafiyet ve Kuvvetsizlik halâtında KINYUM LABARAK İ hummea ve küvvet şarabini İstimal eclisiz. “Yommekten evvel ve ya sonra bir Ukör kadehi. Gezanslerde satilir ; Malson U, FRENE (£. Vahları & Gle” ç 49, RUe Jacob, PARIT 19 Ağustos 1929 SABRI Mütercimi: (Vâ - Nü ) zebilir misiniz? Yaaa, gördünüz müfl Teminat — veremiyorsunuz; ü anasının — esrarına vakıf değilsiniz!.. — Peki, — doğura çocuğun sizden doğacağına nasıl emin olabilirsiniz? Buna rağmen, bana müracaatınız. hoşuma gitti. Arzunuzu — yerine — getireceğim. Esasen Öötedenberi âdet edinmişindir. Şayet köylü kölele- rinin ricası benden para istemek olmazsa, taleplerini derhal ye getiririm Amma, şartım . var: Müstakbel — zevcemi siz arayıp bulmıyacaksınız. Ondan emin ol- mak için, onu ben arayıp bula- | cağım. Zira, bilâhara, —aksilik, uygunsuzlük — çıktığı — takdirde, kendimden gayri seye söz söyliyemiyeyim. Asıl sizden talep edeceğim cihet şu: Seçeceğim ka- dın kim olursa olsun, siz, ona, hammefendimize karşı' gösterme- niz lâzım gelen hürmeti göster- mekten geri durmayacaksınız. San- ki benim nefsime karşı hürmette | bulunuyormuşsunuz gibi ona | mette bulunacaksınız. — Eyer uy- W | gunsuz bir muamelenizi derhal size ihtar geçeceğim. Aklı mızı başınıza “devşirerek kendinzi topliyacaksınız. — Evlât ve ah- kaideye riayet ı ve kiz- sayacak. görüyorsunuz: — Kendi keyfim — için değil , sırf. sizin | arzunuzu yerine getirmek maksa- dile evleniyorum. — Anlaştık, de- G O balde, gönlünüz fadınız da ayni Efendi ediyorsunuz ferah olarak evlerinize barklar mıza dönünüz. Karımı tayin ettin. Onu şatoma getire; Derebeyinin bu sözleri, köylü murahhasların yüreklerine - soğuk su serpti. Diz çökerek, haç çık: yemin billâh eylediler. toya gelecek olan Hanımefen karşı, bir lâhbza hurmette kusur etmiyeceklerine —dair andiçtiler. Etekleri zil çalarak gerisin geri döndüler. Kendilerini sabırsızlıkla bekliyenlere, müjdeyi verdiler. O gece ve daha ertesi gece zarfında, köylüler, büyük ateşler yakıp bayram . ettiler. Herkes, Gavltier'nin, kendine, kadınların en mükemmellerini bulacağına da emindi. Onun gibi kadıncıl bir asilzade. gidip, soysuz bir kız almaz yavı Köylüler, köyde donanma bayr ram ededursun, şatoda, dereba / yinin zihnini mini mini bir kızcad ğız kurcalayıp duruyordu. Gerçi, Gaultier, kımı, ancak bir defa görmüştü. Lâkin, bu bir defa bile, alâkanın husulü için kâfi gelmişti. Günün birinde, ormanda av peşinde dolaşıp durürken, ağaçı ların seyrekleştiği bir tarafta pusu kurmuştu. Geyik peşindeydi; oradan geçeci emindi. Göğdesi, bir ağaç göğ- desi, arkasına gizli, parmağı te- tikte, saburane bekliyordu. Birdenbire, geyik yerine, başka şikârlar lulııırş:; oldu. İi uçarı kız, ağaçları seyrek yere geldiler , Ellerinde sepet, yabani çilek top- hyorlardı. Derebeyine doğru yake laştılar, İlk önce hiç birşey kok nuşmadılar. Çilek lnpl.ıyırıkî:g yekdiğerile uzak düştüler. Ancı © zaman bağıra bağıra konuşmıya başladılar. (Mabadi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: