22 Ocak 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

22 Ocak 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

abe JU TEMAŞA HAYATI Yalova türküsü Darübedayiin operet kısmı bir kaç güne kadar faaliyete geçiyor. ve ilk eserini temsil ediyor. “ Yalova türküsü ,, ismindeki bu şarılı komedinin bestekârı Istan- bul sokaklarındaki şarkıları beste- leyen Hasan Ferit beydir. Ope- rette (929 güzellik kıraliçesi Ferihs Tevfik hanım'da bir rol almıştır. Feriha hanım “birinci kız ,, rolünü oynamaktadır. “ Ikinci kız ,, rolünü de Istanbul sekakları filminde ohancının kızı rolünü temsil eden Semiha hanım oyna- maktadır. Bundan başka aynı eserde Vasfi Rıza, Behzat, Hüseyin Kemal, Hazım beylerle, Bedia Muvahhit, Halide, Neyyire hanımların rolleri vardır. Yani Darülbedayinin ope- ret kısmında yeni sima olarak yalnız Feribe Tevfik hanım bu- lunmakdadır. Diğerleri kâmilen gene eski artistlerdir. Zaten bu mesele hakkında Vasfi Rıza bey bile: . — Tenur oldum.. Gülermisin aglarmısın bu bal27.. Essik bıraktığımız ihtiyaç daha seruul Operet.. Önceleri © sevinmiştim. Kulaktan kulağa gelen havadisler- de yeni istidatlı gençlerin bu işle meşgul olacakları söyleniyordu. Halbuki kabak döndü dolaştı bizim başımıza patladı. 20 sene- dir “hey hey,, diye gazel söyliyen sesimi bilmem kaç aydır piyano başında tamir etmeğe çalışıyorlar. Düzelmediğine de eminim.. Fakat ne çare?.. Operetçilikte devam etmiyece- ğim muhakkak.. Çünkü edemiye- ceğim.. Etsem de ettirmiyecekler.. Çünkü beğenmiyecekler. Fakat buna rağmen bu yükün altına girmek mecburiyeti hasıl oldu.. Ben işimden memnunum, işim benden memnun yuvarlanıp gider- ken dostlar bu azizliği de yaptı- lar , Operette oynayan hemen bütün eski darülbedayi artistleri bu sahada yeni istidatlar çıkmadığı için üzüimektedirler. Bu operetteki şarkılardan bir kaçını buraya naklediyoruz: Dedikodu Ayol aldınız mı haber? Bir Çinli kadın milyoner, İstiyormuş evlenmek Alıp Çine götürmeği Şişliden bir küçük beyi.. Aman ne iyi, aman ne iyi... . Londradan mektup gelmiş Bu seneki kraliçaya.. Onu Lotlar Kamaraaı, Davet etmiş çaya... — Ya??.. Duydunuz mu ayol siziz Sarı saçlı, bodur Güzin.. Her gün fala bakıyormuş — Nafile üzülmesin Behçet ona takıyormuş... * Dedi kodu, dedi kodu.. Onun eti, bunun büdu.. Kim nededi, kin ne giydi... Kim kiminle bi- yastıkta uyudu. Dedi kodu, dedi kodu.. Saçlar kısa, diller uzun.. Papagandan farkı yok çoğunuzun. Gece duşumda gördüm... Gece duşumda gördüm 'bir civan hatun kii... Esfehanda yoktur anın bir eşi... Tamam Pillatindendi yirmi seççiz dişi; Kaşlar keman değil, kontr bas kirişi 'Fahranda Badem demek gözlere hey dadaş nemene “07? Kabuh'u ceviz gibi. gördüğüm arvatta gözll Son zamanlarda Avrupanın ekser yerlerinde şiddetli kar fırtınaları hüküm sürmektedir. > Kışı ekseriya pek zayıf geçen Venedik şehrinede kar yağmıştır. Bu münasebetle Venedik çok garip, fakat güzel bir manzara almıştır. Yukarıdaki resim karlar altında kalan Venedikten birkaç mazarayı gösteriyor. YL İngilizler Hindistanı Sind hava- lisini iska için muazzam bir set inşa etmişlerdir. Yeni acaibi âlem- den madut olan bu set İndus nehrinin Sukkur civarındaki boğa- zında inşa edilmiştir. .... Elma yanahlar, çiraz dudahlar Amma siz, ekmelsiniz gül Asa, sünbül Asal Bohbetiniz güşüme hoş gelib bülbül Asal Ben derdi aşkınızla dönerem, dolanırem, Kerbelâda narezen kıl kuyruk, düldol Asal... Seslerin rüyasıdır “Tango,, Çalar armonikler, dinler kitarl Kastanyetler dönen sinyoritalar.. Dalar armonikler, inler kitarl Senevi 5 milyon ingiliz dönümü arazinin sulanmasını temin ede- cek bu seddin her biri 60 ayak irtifada 66 kemeri vardır, Kemer- lerin 58 i suda, 8 i karadadır, Sind havalisinin nüfusunun ka- hir ekseriyeti müslümandır. Ingil- Rüya gibi sönen sinyoritalar, Girer gibi suda yayılan aya.. Bırakalım kendimizi tangoyall.. # Sesler ışık olur, renk olur gelir, Seslerin rüyasıdır Tangol Tongoll.. Aydın, ılık gecelerde yükselir.. Bir masal dünyasıdır Tango! Tangll Hayvanlara acıyalım Hayvanlara hörmet vazifemizdir. Hindistanda büyük bir su seddi e A İyi » MN e a iğ. tere burasının nüfusunun ekseri- yeti mecusu olan Bombay eyale- tinden tefrik ederek müslüman- ları memnun etmek istiyor. Resmimiz bu setin bir kısmını | gösteriyor. Bununçin işte mutlaka, mutla Hanımlar birliği kabul etmeli Bütün tavukları aza olarak: En yakın dostumdur hayvanlar benim!i Hayvanları çok, çok, Çok severim çok! Onların vefası ve sevgileri Insanlarda yok, yok Yok bilirim yok! 22 Kânunusani 1932 OTOBÖSLERDE «Buyrun şöyle teşrif edin!» Çocukları sa saydı: “Eyvah birisi eksik!,, — Haydi e efendim. Büyükdere! Büyükdere. Kaçıyor.. Kaçunmıyor! yokmu binen?. kaçıyor efendim, kaçınn!.. Otobüste 14 kişi idik.. Allah kısmet ederde daha iki yolcu çıkarsa Büyükdereye müteveccihen hareket edecektikik... Otebüsteki yolcular arasında çocuklu bir çin- gene karı koca, ayrıca altı çocuk- lu kalabalık bir aile vardı. Çinğene karı koca beklemekten pek usanmış olmalılarki: — E haydi be şoförcü bilâder kaldır şu mereti artık... Fakat şoförcü (obilâder hiç otaraflı değil. Mütemadiyen ba- gırıyor: — Haydi efedim.. Büyükdere.. Büyükdere.. Nihayet çingene erkek: . — Ece kalk be Pembe... Yü- rüye yürüye bundan peşin gideriz.. Çingene ile kocası kalktılar.. Eyvah şimdi iki kişi yerine dört kişi bekliyeceğiz.. Fakat çinge- neler iner inmez, iki yolcu zuhur etti.. Bu sefer aksiliğe bakın ki çingeneler otobüse binmiyorlar.. Hep birden bağırmağa başladık : — Yahu haydi gelsenize. Çingeneler hiç o taraflı değil... — Biz gidiyoruz.. Diye otobü- sün önüne bağladıkları çantaları gözüyorlar.. Otobüsten mütema- diyen sesler yükseliyor. — Haydi haydi.. hanım gel haydi.. Erkek binmek taraftarı, fakat kadın değil.. 14 kişinin hareket etmeside kadının otobüse binme- sine bağlı. Bunun için kıpti yosmasına hep birden yalvarıyoruz: — Haydi hanım haydi.. Gel bin.. — Gel canım.. Naz etme.. — Buyurun efendim.. Burada yer var... Çingene karısı binsin diye otobüste yerler açılıyor.. En güzel manzaralı pencere önleri kıpti yosması için ayrılıyor: — Böyle teşrif edin.. — Böyle buyurun.. — Böyle teşrif edin.. Artık beklemekten pek usanan bir ihtiyar efendi daha ileri gitti: — Hanımefendi buyurun canım efendim.. diye tazallüme başladı.. Hani çingene karısına nerede ise: — Sultanım.. Canım.. Efendim.. Meleğim.. diye başlıyacağız.. Ne ise bin ricadan sonra ote- büse bindiler. Otobüs hareket edinciye kadar pişman olup da inmesinler diye çingenelere etraf- tan ikramlar başladı.. Bir efendi çingene kocaya sigara ikram etti.. Bir madam çingene çocuğuna bir bisküvi verdi.. Çocuk biraz sonra ağlamağa başlayınca bir genç onu kucağına alıp: “Hoppala yavrum hoppala.., “ Hoppala cicim hoppala.., diye hoplatıp eğlendirmeğe baş- ladı. Hele şükür biraz sonra ha- reket edebildik. Fakat bu esna da otobüsteki altı çocuklu anne parmağile birer birer çocukları saydı ve haykırdı: — Eyvah, bir tanesi eksik!, Çocuklar (otobüs kalkıncaya kadar dışarıda oynayorlardı. Biri yanlışlıkla kalmış. Hemen otobüs durdu, unutulan yumurcağı içeri aldık. Yene hareket. İstinyeye gelince kalabalık aile indi otobo- sün yrısından fazlası boşaldı, Nazlanma

Bu sayıdan diğer sayfalar: