4 Mart 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

4 Mart 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cenupta kaçakçılık Kaçak tütüne kimse el sürmüyor (GÜNÜN HABERLERİ Yunan intihabı Fırkalar intihap hazırlığına başladılar Atina 2 ( Hususi) — Muhtelif Yer altında saklı bin kilo fırka merkezlerinde, yeni intihabat Urfa 3 (Hususi) — Tütün inhi- sar memurları tarafmdan yer altında saklı bulunan 22 çuval kaçak tütün tutulmuş ve inhisar dairesine nakledilmiştir. Bu tütün 1000 kilo kadar vardır. Bundan bir kaç gün evvel gene böyle saklı bulunan tütünler tutulur endişesile geceleyin şehirden bah- çelere ve Harran ovasma akan büyük çaya atılmış ve hiç kimse bu tütünleri toplamak çesaretinde bulunamamıştı. Ibtisas mahkemesi hazırlıklarını hitirmek üzeredir. Haftaya işe başlıyacaktır. 600,000 liradan 300,000 liraya Konya 3 ( Hususi) — Vilâyet umumi meclisi maarif bütçesini 600,000 liradan 300,000 liraya indirmiştir. Keyfiyeti haber alan maarif vekâleti bunu katiyen kabul etmiyeceğini — bildirmiştir. Masrifle vilâyet arasındaki bu ih- tilâfın ne netice vereceği malüm değildir. Nereye gitti? Bir komisyoncu ortadan kayboldu Izmir, 3 — Tüccardan Kuşakçı zade Raşit, ortağı Ahmet ve Alaşehirli Hüseyin Hüsnü beyler bir istida ile müddeiumumiliğe müracaat ederek bir. komisyoncu- nun kendilerine ait külliyetli bir para ile ortadan kaybolduğunu bildirmişlerdir. Kaybolan komisyoncunun bir çok tüccara burçlu olduğu an laşılmıştır. Mesele hakkında tah- kikat yapılmaktadır. Hapishanede.. Iki mahküm kadın hapishanede doğurdu Mersin 3 — Mersin kadın hapishanesinde mahküm olarak on kadın vardır. Bunlardan Hasan kızı Hayriye pazar günü bir erkek doğurmuştur. : Bir ay evvl de Kâmil kızı Hâlise ismindeki kadın da bir erkek çocuk doğurmuştur. Bunlardan başka doğurmak üzere bulunan üçüncü bir kadın da has- taneye kaldırılmıştır. Hapisanede iki gün evvel doğuran Hasibe hanım da istirahat etmek üzere hastaneye naklolunmuş , olduğu bildirilmektedir. Hasibe hanım herne kadar hastahaneye (o nakledilmiş ise de oradaki vaziyet hoşuna gitmemiş ve üç gün sonra hapishaneye dönmüştür. Mahküm lohusa kadınların yar- dıma muhtaç bir halde oldukları anlaşılmıştır. Konyada menenjit Konya, 3 (Hususi) — Menenjit hastalığı burada çoğalmıştır. Has- tanede yatan 13 menenjitli vardır. Vilâyet hastalık için şiddetli ted- birler alıyor. Orduda temsiller Ordu 3 (Hususi) — Bura genç- ler birliği tarafından verilen tem- siller çok iyi tesir bırakmaktadır. Adeta Orduda gençlerin temsil günü dört gözle beklennilmekte- dir. Temsillerde ordunun en ma- ruf aileleri hazır bulunmaktadır. hazırlıklarına başlanmıştır. Muha- lefet fırkaları arasında teşriki mesai cereyanı kuvvetleniyor. Milli demok- rat fırkası reisi ceneral Kondilis, Papa Anastasyo ile Kafandarisin muvafekatini istihsal ettikten sonra başvekili ziyaret ederek müstak- bel intihabatın temsili nisbi usulile icrasını istemiştir. Fakat M. Venizeles, memle- ketin kuvvetli bir hükümete ihti- yacı olduğu mülâhazasile intiha- batın ekseriyet mutlaka usulile icraşında musırdır. Ancak Yunanistanın mali ve ikti- sadi vaziyetini tetkik eden Cemiyeti akvam murahhasının raporu Yuna- nistanın aleyhinde olursa, o vakit mesuliyeti deruhte edebilecek bir temerküz kabinesi teşkili için yeni intihabatta temsili nisbi usulü tatbik olunacaktır. Bursada dilenciler Son günlerde Bursada pek ziyadca artan dilencilerden biri Bursa 3 (Hususi) — Son gün- lerde şehimrizdeki dilencilerin mik- tarı pek ziyade arttı. Her tarafta bol bol dilenciye tesadüf edilmek- tedir. bunların ekserisi çolak, topal, yerde sürünen, ayağı omu- zuna atılmış vaziyette bulunan açzedir. Böyle hiç tanınmamiş bir çok dilencinin şehirde türemesi herkesin nazarı dikkatini celbedi- yor. Bunların Eskişehir ve Kütahya taraflarından geldiği anlaşılmıştır. Nasıl gelmişler, ne vasıta ile buralara kadar böyle yarım yurum adamlar nasıl gelebilmişler, meç- hul, Yalnız şurası muhakkak ki hepsi de sanatının ehli, erbabı adamlar. dilenmesini, para kopar- masını gayet iyi biliyorlar. Zabıta bu adamlar hakkında takibata başlamıştır. e Dilencilerin hangi ona gidecekleri merak edilmek- tedir. Bundan bir müddet evvel intişar etmekte olan Çapkın kız isimli mecmuada çıkan bir yazı o zaman müstehcen görülerek müüdeiumumilik tarafından mah- kemeye verilmiş ve 2 inci ceza mahkemesinde yapılan muhakeme neticesinde yazıda müstehcen bir nokta görülmiyerek beraet kararı verilmişti. Ahiren temyiz mahkemesi bu beraet kararını nakzetmiştir. Evrak iade edilmiştir. Mecmu- anın mesul müdürü Murat bey ikinci ceza mahkemesinde yeniden muhakeme edilecektir. Masraf indiri Ingiliz askeri bütçesi azaltıldı Tenzilât beş milyon ingiliz lirasından fazladır Londra 3 (A. A.) — Bugün neş- redilen deniz; kâra ve hava büt- çeleri şudur: Deniz kuvvetleri için, 1931 senesi bütçesinden 1,128,700 lira noksanile 50,486,000, Kara kuvvetleri için, 3,442,000 lira noksanile 36,488,000. Hava kuvvetleri için 700,000 lira noksanile 17,400,000. ingiliz lirası olarak gösterilmektedir. Ingiliz lirası yükselecek mi? Londra 3 (A.A.) — Ingiliz lira- sını tutmak için ağustos ayı zar- fında Fransa ve Amerikanın açmış oldukları kredilerden büyük bir kısmı İngiltere tarafından tediye edilmiştir. Buhal mali mahafilde bir az endişeye sebep olmuştur. Ingiliz lirası için vuku bulacak taleplerin liranın tereffüüne sebep olacağı zannediliyor. Ingiliz lirasının hakiki kıymeti liyor i ile altın olarak kıymeti arasında hali hazırda mevcut farkın eksil- mesinin mühim mahzurları dai olacağı söylenmektedir. Tuna devletleri Bir iktisadi anlaşma tavsiye ediliyor Paris, 3 — Son zamanlarda Tuna > memleketleri, (o bilhahassa 4 Avusturya ve Macristan büyük bir mali ve iktisadi buhran geçi- riyorlar. * Bu | münasebetle Tan gazetesi bir başmakale neşr- ederek Tuna devletleri arasında bir iktisadi anlaşma husulünü tavsiye ediyor. Tan, böyle bir anlaşmanın Avrupa ihtisadiyatının ıslahı için en lüzumlu bir şey olduğunu yazıyor. 500 milyon frank Çekoslovakyaya verilecek para yüzünden ihtilâf Paris 2 (Hususi) — Çekoslo- vakya hükümetine 500 milyon frank ikraz edilmesi hakkındaki proje bugün metlis maliye encü- meninde. tetkik edilmiştir. Bu münasebetle başvekil M. Tardicu ile meclis arasında bir ihtilâf çıkmıştır, Komisyon, borsada kay- dedilen meblâğ 500 milyon»franktan az olursa hükümetin mütebakı kısm tamamlamasına dair olan kaydı kabul etmemiştir. Başvekil komisyonun buna hakkı olmadığı, lâyibayı ya kabul, yahut reddetmesi lâzım geldiğini söyle- miştir. Komisyon mütalâasında ısrar etmiş ve bir karar verile- memiştir. Mesele tekrar tetkik edilecektir. Finlandiyada faşistlik cereyanı Moskova, 2 (A.A,) — Tass ajansı bildiriyor: Gazeteler Finlan- diyanın Lapnah şehrinde bir faşist hareketi başladığı yazmaktadır. Bu neşriyata nazaran Finlandiya faşistleri müsellâh olarak Helsing- forsun şimalinde Matselacda te- haşşüt ediyorlar. Bu kasabada faşistler mahalli memurları tevkif etmişlerdir. Kabine fevkalâde ola- rak toplanmıştır. Örfi idare ilânına intizar olunmaktadır. (Hükümet fasistlere karşı askeri kuvvetler sevketmiştir. Sabık İspanya kralı Kudüste Kudüs, 3 (A.A) Sabık Ispanya kralı Alfons, dün öğle- den sonra buraya vasıl olmuştur. AKŞAM'ın tefrikası: No: 42 Sahife 5 4 Mart 1932 ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine Muharriri : Yarıda kalan firar tamamlanıyor Üçüncü firar hadisesi, Rıza Şakir, Fazlı ve Musa beylerin, komite karar ve teşebbüsile firar- ları idi. Evvelce izah ettiğimiz bu hadise malümdur. Bu firar meselesi yarıda kalıp ta firariler yakalanıp tekrar mahpese tıkılınca tabii hepimize bir yes geldi. Fakat ayni zamanda hem bu arkadaşlarımızı zındandan kor- tarmak hem de bu suretle istib- dattan intikam almak icap edi- yordu. Komite çalışmağa başladı. Asla mağlâbiyeti kabul edeme- yecek olan yedinci şube İttihat ve terekki Trabulusgarp şubesi bütün vasıtalardan istifadeye ka- rar vermişti. Vakıa şimdi daha müşkül, daha çok müşküldü Çünkü üç arkadaş da hapiste idiler. Bunları evvelâ mahpesten ka- çırmak, sonra da hemen Tarabu- lustan uzaklaştırmak lâzımdı. Üç arkadaştan Musa bey vere- mdi. Mahpesin havası ve üzün- tüsü onu günden güne kuvvetten düşürüyor, eritiyor, öldürüyordu. Fakat zalimden merhamet bekle- nemezdi. Neyse bin müşkülâtla artık son kuvvetini sarfetmekte olan zavallı Musayi birgün hasta- haneye gönderdiler. Kalan iki arkadaşın firarını hazırlamak ise komitenin ilk saf- taki işi idi. Hapishane müdürü Çernks Meh- met beydi. İyi bir adamdı, fakat arkadaşları - her ne suretle olursa olsun kaçırırsa mesul tutulacağını, hattâ mahvedileceğini biliyordu. Kendisine bir yolunu bularak bu bahis açıldıkça: — Beni mahvedersiniz, der gibi, muhatabının yüzüne hayretle bakardı... Haklı idi. Bu hakkını teslim etmekle beraber gene iki arka- daşımızın, mutlaka oradan kurta- tarılıp kaçırılmalarını istiyorduk. Nihayet karar verildi: Hapisha- ne müdürü de beraber kaçacaktıl Hapishanede Rıza Şakir bey müdürle hayli dost oldu, ve onu bu fikre yatırdı. Dışarda ise ar- kadaşlardan Hüseyin Tosun bey hepishane müdürile sıkı fıkı bir dostluk tesis etmiş ve bu sayede o da müdürü yola getirmişti. Bu mert ve namuslu adam iki arkadaşımızla birlikte firara niha- yet razi olmuştu. Bir yandan da hapishaneden çıkıldıktan sonraki işler hazırla- nıyordu. Günü geldi, dakikaşı geldi, ve iş yapıldı: Hapishane müdürünü gardiyanlara ve diğer memurlar nazarında şüpheye düşürmemek için bizzat işi kendisi idare etti. Ve bir gece habishane müdürü odasına yeni bir emirle geldi, ve bağırdı: — Zıza ve Fazıl efendileri şimdi vali istiyor, bu emre zaten muntazır olan arkadaşlar hazırdı. Dışarda ise hapishane müdürü ile iki arkadaş bu üç gece yolcusunu gizli, loş, tenha yerlerde, bekle- yen sandala götürecek bir rehber hazır bekleyordu. Yolcular yola revan oldular. Komite ve işi bilen arkadaşlar heyecan ve merak içinde: — Aman gene bir talisizlik olmasa... diye düşünüyorlar. İtti- hat ve terakki yedinci şube reisi ait hakiki maceralar * | Şevket bey yerinde duramıyor, icap eden bütün tedbirleri almış, fakat gene müsterih değil. Ve son bir tedbir daha var. Hükümet firarı duyunca, etrafa telgraf yağdırır da karadan tevkif mese- lesi ortaya çıkarsa? bunun önüne geçmek için derhal telgraf tellerini kesmek lâzım. Yusuf Akçora ve Cami beyler, daha birçok arkadaşlar gibi o sirada zabittiler. Şevket bey onları çağırttı. Bu işi onlara havale etti. Burasını bizzat Yusuf Akçora bey şöyle anlatmıştı : — O gece beni Şevket bey çağırttı : “— Haydi b akalım, bu iş te size düştü, - ve tatlı bir lâtifeile gülerek - askersiniz, emrediyorumi! Mısri baba civarında şimdi gidip telgraf tellerini keseceksiniz. On- ları karadan tevkif için telgraf çektikleri vakit, hattı kesilmiş, işlemez bulsunlar !.. Biz askerce birer temenna ede- rek yola çıktık. Ben bu gibi işlerin pek acemisi idim. Fakat Cami askerlik haya- tında çok yuvarlanmış olduğu için hiç telâş göstermedi, evvelâ onun evine ve ikametgâhı askerisine uğradık, bir ince törpü, bir keski, bir de kimyevi bir mayi aldık. Önce bu üç şeyin her birile ayrı ayrı telgraf teli kesilebilir. Kapkara sessiz bir gece. yütü- yoruz... Hiç konuşmadan, de almadan ayağımızın altın kumları ve etrafımızı saran ke lığı ürkütmekten sakınarak müte- madiyen yürüyoruz. Kâinat sanki bizi dinleme için susmuştu. Çok yürüdük, şehri bitirdik ve nihayet bir yerde birdenbire dur- duk. Telgraf teli önümüzde idi. Burada telgraf direğinin dibin- de, Cami, benim üzerime basarak yükselecek teli kesecekti. Bir parça durduk etrafı dinledik. Hiç ses sada yoktu, direği tur tarak eğildim. Cami omuzuma bastı, ben yavaş yavaş kalktım, oda tele yetişti. Evvelâ törpü ile kesmeği tecrübe etti. Törpü ince ve keskin. Fakat tel de ne kadar kuvvetli, bir türlü kesik miyor ve törpünün temasından, gecenin derin sessizliği içinde titreyerek ve korkunç sadalar çıkarıyor. Uzaktan köpek sadalacı ve hava içinde insan sesine benzer şeyler eşittik. Birden köpek sadalarının ve insan seslerinin bize doğru gel- diğini, gittikçe bize yaklaştığını zannettik. — Duyulduk... Dedik. Cami derhal törpüyü bıraktı. mayii bir ameliyei malhsusa ile tele bağladı, aşağı atladı. Şimdi sessiz, köpek ve insan seslerinin geldiği tarafın aksi cihetine ka- çıyoruz. Bir an oldu kendimizi bu ses- lerle hemen karşılaşacak bir mev- zide bulduğumuzu zannettik ve galiba tutulması için beş on adım daha kâfi idi. Bu anda ayaklarımızın dibinde necatkâr bir çukur, genişçe bir mezar kadar bir şey bulduk. Hemen onun ağuşuna atıldık. Boylu boyuna yüzü koyun yattık, etrafı dinleyoruz. ve Camiyi ( Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: