12 Haziran 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

12 Haziran 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EE ZA YE 8 12 Hazirati 1934 AKŞAM Perakendeciler çoğaldı ! Belediye iktisat müdürlüğü tetkikat yapıyor Son bir iki hafta içinde, piya- Jsada perakendeci tacirler çoğal mıştır. Bu gibilere'en ziyade As- maaltında ve civarında çok te- sadüf ektedir. Büyük #icarethanelerden bazı darı, mağazaların önünde bir tera- zi ve ağzı açık bir çuval kahve , veya un koymak suretile kendile- rini perakendeci diye ilân etmek- tedirler, / İ Evvelce yazdığımız gibi pera- | kinde muamele yapan tacirler be- yannameye tâbi tutulmadığı için, üesseseler son vergilerle kem alâkadar © görmüyorlar. Böyle olmakla beraber, sattıkları eşya vergiye tâbi imiş gibi, fiat leri erttarmışlardır. iki hafta evvel kahve fiatleri 85 kuruştu, şimdi kahve 110 kamu ga satılmaktadır. Çay Fiatleri ber) har sandıktan 5 İira artmıştır. Piyasada perakendeci tacirlerin) arması yüzünden hasıl olan vazi- yet belediye iktisat müdüriyeti te-| rafından tetkik edilmektedir. Muğlada orak başladı Muğla 10 (ALA. ) — Vilâyetin her tarafında oruk başlamıştır. Sahillerde buğday hasadı bitmek Szeredir. Dabilde yazlık mahsu- Jâttan darı ekimi yüzde sekseni bulmuştur. Son yağmurlar dola- yisile “bu senenin maksullerinin. geçen seneye üstün olacağı tah- min olunuyor. Hollanda ile ticari itilâf Türkiye - Hollanda arasındaki Gcaret itilâfnamesinin müddeti uzatılmıştır, İtilâfname müddetinin 15 hazirana kadar uzatıldığı alâ- kadar makamlara bildirilmiştir. Afyon satışı İnhisar idaresi çiftçiyi | tenvr edecek | a yaptığımız tahkikata göre, afyon| mahsulü iyi bir vaziyettedir. He- | müz kati rekolte hakkında bir şey) söylemek ssümkün değildir. Uyuş- #urucu maddeler inhisar, afyon vaziyeti hakkında alâkadar yer- erden mmalümat toplamaktadır. Bunlar ileride resmi bir rapor ba-| linde meşredilecektr. | Diğer taraftan afyon nbisari | fiatler hakkında da afyon müs- | tahsillerine ilânler meşredecektir. Bundan maksat, mütevassıtlar ve kamisyoncuların fiat hususunda, köylüyü aldatmamasını temin et. ektir. izmirde bir tramvay kazası İzmir 10 — Bahribabada halk- evinden mukabil | cihete geç- mek istiyen orta mektep tale- besinden Muammer efendi tram- vay altında kalarak beyni parça lanmış ve ölmüştür. Sovyet Rusya ve küçük itilâf Siyasi münasebat tesisi her tarafta iyi karşılandı Moskova 11 (A.A) — İzves tiya gazetesi yazıyor: Sovyet Rusya ile Romanya ve Çekoslo- vakya arasında normal diploma- tik münesebatın tesisi Sovyet Rus- yada halk kitleleri ve diğer piemleketlerdeki sulh dostları ta- rafındı yrernuniyetle karşılan- Sovyet Rusyasnın. sulh için olan mütemadi yaücadelesi, anda harple menfaatler olmiyan bütün memleketlere yaklaştıra- caktır. Diplomatik münasebatın tesisi, harp tehlikesinin meşum bulutları Ayrupa kıtası üzerine | cöktüğü bir sırada vulubulmak- | tadır, Bu vaziyet, sulkün idame | sini arzu eden bütün memleketle- | | onu bu ye müşterek gayeler için çalışı. masını" emretmektedir. Sovyet Rusya ile Romanya ve Çekoslovakya arasında diplomatik münasebat te: hiç normal i içim hesiz beynelmilel ve si. | ik bir ehemmiyeti ha: | | izdir. Bu hadise bütün kuvvetlerile harbe karşı mücadele eden dev- lilerin malik oldukları vasıtalara mühim bir kuvvet ilâve etmekte ve Sovyet Rusyanın sulhün ide- mesimdeki mühim rolünü bir kere daha göstermektedir. Bükreş 11 (A.A.) — Bütün ga- zeicler, fırka farkı olmaksızın, | Sovyet Rusya ile münasebatın iz” | Gesini memnuniyetle karşılamak tadırlar. Üniversal gazetesi dunu «mem- in en mühim beynel. milel hadise» kelimelerile tavsif etmektedir. leketirmiz Avusturyada vaziyet Yeniden bir çok yerde bombalar patladı Viyana 11 (A.A) — Yeni sui- kastlar vukubulduğu bildirilmek- tedir. Tiroldeki Siefeldte Bavye- radan gelen altı Nazi aşağı Avus- turyada bir hanı berhava etmiş ve meçhul kimseler tren yolun- da bir çok suikast teşebbüsünde | bulunmuşlardır. Viyanada, mastik salonunda bir bomba pat bir mektebin öim- lamıştır, Başka bir bomba da havrada infilâk etmiştir. Belediyenin ha- mamının suyu gazla kirletilmiş ve civardaki çimenlerin üzerine cam parçaları serpilmiştir. Schnvarzinbe' de Sehlegel mac nastırı bir infilük neticesinde ha- sara uğramıştır. i Bu son suikast dört Nazinin tey:| ine sebep olmuştur. bu tethiş hareketleri karşısında alınacak tadbirleri tetkik için top- lanmışlardır. © GUNUN MESELELERİ. o > Fransa - Ingiltere Fransa İngiltere biribirini böyük aşkla seven, fakat evlendiklerinin nesi yeke benziyorlar. İki hükümet biribirile anlaşa: bilmek için tzun mücddet ksvr yapmada. vakit geçirdiler. Nihayet. eonerimi ölü» 5 nden soğuyan bir çile ismi verilen anlaşma ile bir nevi nişan: lik devri başladı. Bu devre pek tatl eeçti. Umumi harp iki tarafın evlenmesi sa Şilabilir. Harp masında aralarından. su szmazdı. Fakat, bal ayına benzeileil. mesi kabil olan, muhasebe biter bitmez geçimsizlik başladı. Her gün ortaya yeni bir ihtilâf çıkıyor. Şömiz ölü tar alımyan, fakat biribirimlen ayrı yaşıyan) kan kocalar gibidir. Bir gün zesmen boşanma kareri olmaları ve büsbütün Biribirinden ayrılmaları ükümeli de var. dir. İki hükümet arasındaki son ö hotanma karan lâhları bırakma konferansında görüşül. müştür. Burada, konferansn reilik eden larından M. Henderson! ile Franaz hasiiye nazın M. Barhon eski İngiliz ne arasmda çok acı sözler söylenmiseir. Mesele sudur ilâhlar bırakma kenteranm açıldığı aman Fransa her geyden evvel eren: Yet meselesinin hallni istemiş, konforuna reisi de bunu muvafık görmüştü, Fekat reis iptida silâkların burakilması, ereniyet meselesinin ken- iliğinden tahakkuk edeceği fikrinde bulunmuştur. Bunun üzerine Fransız hariciye nazın, konferana reisine adamakıllı. çıkışmış- tur, Reis ebitarallığımdan şüphe edili- bir kaç gün son yorsa imtifaya hazınmız. demiş, Fransiz Hazm ebitarallığınızdan şüphe eliz İ sorum, mevkünizi muhafaza edin. Fakat bir defa verilen karan değiştirmeyin» cevabımı vermişti Bu suretle konferansin mesele halle- Bülmütür. Fakat iki tarat arasında müna- karalar devam ediyor. Frans gazeteleri çok şiddetli makaleler yazmaktadır. Me- geli İniramsiyeant gazetesi yazdığı bir makalede diyar ki “Mahir bir diplomat olan hariciye ma. zınmız konferansta fazla bir sey söyle meli, Fikat bizim filsimize göre ML. Henderson bitaraf değildir. Her gün, her saat vakayie, Almanyadan kendisi ne elen haberlere göre Fi İngiltere emniyet meselesinin müza- değiştiriyor keresini istemiyor. Eğer buna yanaşmaz. *n bire sarılar kabal ettirmeğe kalkış | masın. Kendisile dont ve müsavi olarak, görüşelim. Madun gibi değil! Bu lisan, gün geçtikçe iki arunnda baş gösteren ihüilâlin kolayca halledilemiyeceğini göstermektedir. Ispartada sıcaklar Isparta 11 (A, A.) — Üç dört günden beri şehrimizde devamlı sıcaklar başlamıştır. Hararet de- recesi gölgede 31 güneşte 40a kadar çıkmıştır. Hava cambazlıkları mitinginde bir kaza Paris 11 (A.A) — Beynelmilel hava cambazlıklar mitinginin ikinci günü olan bugün ölümle neticelenen bir kaza oluuştur. Portekizli yüzbaşı Dabreu ser- İ bes figürler yaparken makinesi kaybetmiş ve yere düş- Pilot derbal ölmüştür. Bir yangında ihtiyar bir kadın yandı Adapazarı 11 (A.A) — Ka vasunun Polazar köyünde dün bir evden çıkan yangında evle bera- ber içeride bulunan 80 yaşında bir kadın. yanmı ır, Müddeiumumü. lik tahkikata başlamıştır. Hergün bir ata sözü; — TİYATRO MUSAHABELERİ Sahife 5 iyatro salonundaki “bin,, kişi “ bir » kişidir Tiyatro «Ruh birliği Sw» bir sanattır ve bu değeri ile öteki sanatlardan ayrılır. Sahne, aktöre yepyeni bir şah- siyet vermekle kalmaz, dinliyen- leri de ferdi şahsiyetlerinden te- cerrüt ettirir. Tiyatro, benliklerinden sıyrılırlar. Güzel sanatların hepsinde bu kudret vardır. Güzel bir heykel, güzel bir yesim karşısında, sanati sevenler ve sanattan anlıyanlar, bir an, hayatın maddi hakikat” lerinden uzaklaşırlar. Can ve gö- Dülden bir sanat eseri karşısında maddiyatın çelik çemberi b hamleyle kırılır, kaygu, tasa, dü. nün, günün, yarının düşünce leri, eva gibi parçalanır, dağılır, eriyip kaybolur. Bunun yerini, matin şaheser şeniyeti tatar. Sanat eserleri karşısında, sanatkâr ya- rattığı cihana girilir. Bu cihanda, (elem, tasa, kaygu, meşe yok O mudur? Vardır, — Sanatkârın yarattığı cihanda, elem Okadar ne $e de vardır. Ancak amif ve şedit değildir. O cihanda zevk gıdık- &iz, elem muşlasızdır. Sanat ne- #eyi, bir ipek kadife okşayısi! Tir, acısında neşter izi yoktur. Bir «güzel sanat» eseri karşı: sında, insan, sanatkârın yaraltığı cihana girer. Fakat benliğinden tecerrüt etmez. Meselâ musiki, Musiki dinliyenler hayale kapılır lar ve ahenk bu hülyalarını bes. teler. Do, re, mi, Fa, sol, dâ, si kâh bir volkan olur, Iâvlar ara sinda sürükleniriz; kasırga olur, ormanlarda uğuldayan rüzgârın sesile sarhoş oluruz. Kâh bir akar ütler altında gök şik olur, mur olur, meh sıra çekeriz. Ken dimize sahip değilmişiz gibi gelir. Halbuki asıl o zaman benliğimize sahibizdir. Kurduğumuz hülya ler, kendi hülyamız, hayaller, ge- gen ömrümüzün hayalleri, istedi. ğimiz, beklediğimiz istikbalin se raplarıdır. Bestekârin kıçkırıkları, bize, kendi ağladıklarımızı, bes- tekârin kahkahası, bizim kendi gülüşlerimizi hatırlatır. Roman da öyledir. Vakalar ve şahıslar, bizi, benliğimize daha sahip kılar, Vaka kahramanların. da, aşağı yukarı, kendimize ben- zer taraflar buluruz, Kendimizi elimizde olmadan, onlarla muka- Su olur, serin sö geleniriz, tabi. peşimi yese ederiz, başımızdan geçen vakalarla, maceralarla, okuduğu! muz maceralar, vakalar arasında! bir münasebet ararız. dir. Bize yalnız, hayat hakikatini unutturmakla kalmaz, benliğimizi bir gömlek gibi üstümüzden si- yarıp alır. Perde açıldıktan sonra, tiyat To salonuna dikkatli bakınız. Eğer sahneye konan eser, dinliyenlere im olan, onları bir mikmatis gibi kendine çeken bir eserse, her- keste, ayni anlarda, ayni haleti ruhiye aksülâmellerini görü müz, Ayni dakikada, bütün yüz- lerde, ayni heyecan izleri, beyin inceler vardır. Kal ramanlardan biri, ya herkes sevimlidir, ya herkes için men Furdur. Tiyatro, kökünden söküp. attığı, yokettiği ferdi düşünceleri, kollektif bir şahsiyetie toplar v lerde ayni dü; iyenler| aratıcı- | kül halinde, salon camiasına mez- ceder. Tiyatro dinliyenler müsta- kil değillerdir. Herkes, biribiri nin esiridir. Bir frenk Tonun kudreti, yüz kişi zi bir mesele halleden hendese inde vardır diyor. Fakat o âlimin kudreti, ancak zekâya da- yanır ve orada durur. Halbuki ti yatro, zekâyı aşar ve ruha da hâkim olur, Böyle bir kadrete sahip olan sanattan, ferdin ahlâkını lah ve fena huylarını tashih etmesi bek- lencmez mi? Sahne, ferdin ahlâki üzerinde tesir yapmaz 7m? Sahne kürsü, tiyatro ders de- Zildir. Tiyatrodan, böyle bir tesir beklemek: abestir. Meselâ Vedat Nedimin «Kök- süzler» ini dinliyen biri, oradaki kö- Hü tipleri, seciyesi bozuk insanla. Tu, züppeleri, ahlâksızlar, kendi. me katiyen benzetmez. Tiyatroyu dinlerken, kendini düşünmez, Çünkü artık «o» kendisi olmaktan çıkmıştır. Eğer «Köksüzler» in ikinci perdesindeki gençler gibi züppe, oradaki ev sahibi gibi, sonradan görmüş, kaba saba bir zenginse bile, herkesle beraber, © züppelerle, o kabasaba zenginle alay eder. Kendinde hastalık © tevehhüm eden birine Vefik paşanın Mol. iğre'den adapte ettiği «Meraki» yi on kere, yüz kere üstüste dinleti. niz. Her seferinde o tiple alay edecek, gülecek, eğlenecek, fa- kat evine gelir gelmez, bermutat, ya koltuğunun altına derece ko- yup muhayyel hararet arıyacak, Ya sinameki alacak, ya öksürecek, her halde hasta olduğundan şi yet edecektir. Sehakespeare'nin «Venedik ta- ciri», Ben Jonson'un «Volpon» u, hasisi eömertleştiremez. Ancak, hasis tipinin gülünçlüğünü şü- mullendirir, Saknc, ruh birliği yaratırken ahlâkı da «bir» kılar, Bütün fe- nalıklara karşı nefret uyandır. maz, müttefikan nefret edilen tek Fenahığı tahrik eder. Bu itibarla tiyatro, propaganda kaynağıdır. Yunan trajedisinin muvaffakiye. ti, din propagandasının en büyük âmili oluşündandır. Fransada, ce maat akidelerinin şiddetli muha- İefetine rağmen, talâka cevaz ver- dirmekte, sahnenin büyük tesiri olmaşiur. Sahne sanatkârnm kudretine kapılıp kollektif ruhun birliğinde kaybolan insan, hodbinliği ile fer. di tercihlerini geride bırakır. Tiyatronun en büyük, en esaslı değeri de budur. Selâmi İzzet Almanyada doğum azalıyor Berlin 9 — Alman ist idaresi tarafından neşredilen iste tistiklere göre Almanyada doğum. miktarı azalmaktadır. 1932 sene- sinde 978.000 çocuk doğmuştu, 935 de 856,000 çocuk doğmuştur. Pu suretle 22 bin noksan var demektir. Raki Ispanyada İki tren çarpıştı, 2 ölü var Bilbao 11 (A. A.) — Sezana ve Antomana istasyonları arasın da mubtelit bir marşandiz treni çarpışmışlardır. Iki ölü beş yaralı vardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: