21 Eylül 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

21 Eylül 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 AKŞAM 21 Eylül 1934 Memleket haberleri | Türkiyenin Babil kulesi: Erdek Buradaki muhacirlerin, çocukların Erdek (Hu susi) — Erdek bir. çoklarımıza pek yabancı ka- lan ufak birka- Fakat Marmaranın bir kıyısında tabia- tin bütün gü zelliklerini biç zadır. esirgemedi vin bir köşe Eğer bir kaç yan: gın vakasile he- men tamamen yanıp kül olma- miş olsaydı bu- gün daha güzel olacaktı.. Şimdi bir kaç yeni binadan başka tün evler taş ve toprakla yapılmış üfak tefek şeylerdi Sokaklarda ilk bakışta cenubi Amerikanın kovboy mahalleleri- ni hatırlatır... Fakat ne de olsa bir tarafta uzun ve kumsal sal İeri, diğer tarafta nihayetsiz z€y- #in.ve meyva ağaçlıkları ile Er- dek güzel bir yerdi Çok faal bir belediyesi var., Fa- kat maalesef şehrin varidat mem- baları yok. Bu sebeple hiç bir imar. teşebbüsü meydana çıkamıyor... Vapurculuk şirketinin âdet ye- rini bulsun diye haftada bir defa uğrattığı vapurdan başka gün- lerde liman daima bomboştur... Kırık ahşap iskelesine gelip den civar adaların ufak kayıkları olmasa denizde hiç bir hareket eseri görülmez. Erdeğin denizden görünüşü Erdekte elektrik ve iyi su yok- tur, Sokaklar gaz lâmbalarile ay- dınlatılır... Bu hususta yirmi da- kika ötede bulunan Bandırma şeh- rine hiç benzemez... ... Erdeğin ikinci bir hususiyeti ahalisidir. Türkiyenin Babil ku- lesi neresi diye sorulsa derhal ve tereddütsüz cevap vermeli: Erdek. Erdekte Tatar, Pomak, Boşnak, Arnavut, Giritli, Adalı, Çerkes... Hülâsa her cinsten halk kütleleri yardır ve her parti kendi dilile ko- muşur. Burada memur ve gençlik züm- resinin bütün faaliyetine rağmen hemen herkes yabancı dille ko- nuşmakta berdevamdır... - Türk öz dille konuşmıyanlara kendini bildirir - levhaları çınarlarda as li kaldı işte o kadar. sıhhatlerine ehemmiyet verdikleri yok Abalisi zeytin bal ve çılıkla. geçinir. Karpuz, kavun ve meyva yüzünden geçi penler de çok- tur, Pomaklar mahsullerini sa- tar parasını is- fe © yatırırlar. Bütün” yedikleri unundan rektir. o Hemen hepsi | sıbatle- rine karşı lâkayt- İlâç parası vermemek için hastalarını doktora göstermezler. Sıtmadan zangır zangır titriyen bir kadın gördüm... Yirmi gün- dür hasta olduğunu söyler 10 alıp almadığını sordum. «O ne- dir?» diye sordu. Buna hükümet doktoru ne yapsın. e Pomakların cukları ölürse o kadar aldırır yorlar. — Seneye bir daha çıkarırız z0- rumu var... Allah öküzlere sağ- ik versin... diyorlar. Kazara hayvanlardan biri has- seyredin. — Bir öküzü yerine koymak dört seneye bakar. Bu satırları Ti vefiyatı var diye bağıranlara it tihaf ediyorum. M. Muammer Buğday alımı Ziraat bankası Çangrıda Buğday almağa başladı Çankırı 17 (Hususi) — Ziraat bankasr şehrimizde buğday pa başlamıştır. Bunun için bir kaç |, || memur gelmişti e Öğrendiğime göre buğday alım işleri şu şekilde olacaktır. Bilfil müstahsil olanların buğdayları alı- pacaktır. Hüviyetlerini isbat nüfus kâğıdı kâfi gelecekt Ziraat bankasının buğdayı cins- erine göre kilosu iki kuruş doksan bir santimden dört kuruş 25 para- ya kadar alacağı öğrenilmiştir. Banka buğdayları depo etmek için şehirde bilümum camileri ev. kaftan istemiş ve evkaf ta müsa- ade etmişi lnhisar idaresi hurda incir alıyor İzmir 20 (AA) — İnhisar ida: resi tarafından incir mıntakaları olan Aydın, Kuşadası, Öde ve Nazilli havı lerden burdı dar 200 bin alınmış ve deposuna getirilmiştir. Mübayaata Burdur fırka reisliği Burdur 20 (A. A.) — Vilâyetimiz. Balıkesirde Himayeietfal Fakir ve yoksul 100 çocuk sünnet ettirildi Sünnet ettirilen çocuklar yemek yerlerken Balıkesir (Hususi) — Şehrimiz. Himayeletfal cemiyeti Altı Eylül mektebinde şehir ve köylü çocuk» larından 100 ünün sünnetini yap- tırmıştır. Bu münasebetle fakir, yoksul, bakıma mulıtaç olan yav. vular giydirlmiz ve 3 gün Him ietfal tarafından yedirilmiş ve endirilmiştir. Sünnet olan yavruları ve kolordu kumandanı ve fırka rei iz ziyaret ederek hatırlarım sormuşlar ve muhtelif hediyeler yererek çocukları seridirmiğ lerdir. Himayeletfel cemiyetinin muk- telif surette temin ettiği varidatla Köyde bir cinayet Arif, karısına tecavüz eden Aliyi öldürdü Ödemiş 16 — Kaymakçı kö yünde bir cinayet olmuştur: Kara Mustafa oğullarında bundan iki ay kadar evvel köy- lüsl Arifin zevcesine taarruz et miş ve bu cürmü hasebiyle tev- kif edilmişti. Ali bundan on beş gün evvel kefaletle tabliye edi- lerek köye dönmüş ve bir düğün esnasında Arifin karısına niçin wüz ektiği sorulunca Ali söğüp başlamıştır. bu sözleri Arifin kula Zina gitmiş ve ertesi gün Ali molla Abdullahın kahvsinde otu- rurken arkasından beş el kur- gunla öldürmüştür. Arif bu cinayeti sonra kaçarken © işledikten boğuşma yetişen bileklerine kelepçeleri yakala, vurarak fakir yavrulara müşfik bir baba gibi bakması, hepimizin göğsünü gururla kabartmaktadır. Cemiyet 8 aydanberi 9 bin yavruya muhtelif şekillerde yar dımda bulunmuştur. 12 yaşından aşağı, okuyabilmelerine maddi imkân bulunmıyan yavrular için bir pansiyon açmak niyetindedir. Karamürsel mektupları Veremlilere iyi gelen su çok rağbet görüyor Bir çok kimsele kimseler de hava tebdili Karamür sel, (Hususi) — Evvelki mektu- bumda, — Kara- mürsel civarın- da bulunan Ak- par suyunun mide hastalık larından muz- tarip © olanlara ve veremlilere çok iyi geldi ni bildirmiştim. uAlışam» da çi- kan bu meki bum, her taraf ta derin bir ka uyandırmiş, ve bu hususta Karamürsel ka: makamlis ğına larla bir çok mü- “3 yacaatlar yapi: larak bu şifeli su hakkında mi temmim malü- mektnp- mat istenmiştir. Geçen gün Akpınar Tarı ma gittiğim zaman, su membar nın etrafını kalabalık bir halk ile muhat buldum. Buradan su içen- ler arasında, başta kaymakam ol- suyu mak üzere kaza memurları da bu- lunuyorlardı. Bunlar, bi ta. zarfında, bu şifalı sudan içmek suretile, sikletlerini üçer kilo art- rabilmişlerdir. Fakat bu tubumda, en çok nokta, Akpınar suyuna sedye ile getirilen ve ve- Temin son devresine girmiş olan Fatma adında hasta bir kızcağı- zın vaziyetidir. Bu kızcağız Ak- pinarda tebdili hava etmek ve bu şifalı sudan içmek suretile sıhha- tini ve zindeliğini bulmuş ve pür- peşe köyüne dönmüştür. Fatmanın babası bu hususta bana şu izahatı vermiştir: «— Geçen sene şubatta kızım Fatma, veremi tutuldu, Az bir za- man zarfında, son derece zayıflı- yarak yatağından e kalkamıyacak bir vaziyete düştü, şiddetli bir öksürük te yavrumun ciğerlerini parçalıyordü. Kızımı bin müşkülâtla Kara- mürsele götürerek hükümet:dok- gösterdim, Doktor kızca- ğızı iyice muayene ettikten son- ra ciğer veremine tutulduğunu söyledi ve mütehassıs doktorlara tedavi ettirmek üzere İstanbula götürmemi tavsiye etti, Kızımı alarak İstanbula götürdüm, ve- Tem hastalığında derin bir ihtisas ve tecrübe sahibi olan doktor Rusçuklu Hakkı beye gösterdim. Rusçuklu Hakkı bey, kızımı uzun uzadıya muayene etti, has tanın tehlikeli bir devrede bulun- duğunu, sol tarafında iltihap ve cerahat bulunduğunu, bunun has- | iddetli öksürükten ileri geldiğini söyledi. Kızımı bu has- | dalıktan kurtarmak için ne suret le beslememiz ve bakmamız lâ- zım geldiğini anlattı ve bir takım ilâçlar da verdi. Ben, kızımı İstanbuldan alarak buraya getirdiğim sırada , Akp için Sike gidiyorlar ko mar suyunun şifali hassaları hak- kında, halkın ağzında dolaşan şa- yiaları duydum ve doktorun tav- siye ve ilâçlarına devam etmekle beraber, kızımı alarak buraya ge- tirdim. Burada dört gün kaldık. şiddetli bir sarsıntı. hissetmiş şiddetli bir sarsıntı hissetmemiz ve harareti dü şiddetli öksürüğü devam ettiği ci- betle, tekrar telâşa düştüm ve kı- zımı alarak yeniden İstanbula git- tim. Rusçuklu Hakkı bey, kızımı uzun uzadıya muayene ettikten im çöhresilez emiştir. Kızımın. Geçmiş olsun, hamdolsun tehlikeyi atlattınız. dedi. Ve bu hususta izahat vererek ri sol tarafında evvelce teşhis ettiği ik #ihap ve cerahatin zail olmağa başladığını velki tavsiyele- rine ve verdiği ilâçlara devam et- meği tavsiye etti, istanbuldan Karamürsele dö nünce, tekrar Akpınara geldik. Bu defa burada on beş gün kal dik. Kızım bol gıda, temiz hava ve her gün şifalı sudan içmek « yesinde yavaş yavaş iyileş avdet ekti, hararet hali ta- biye düştün dedi. Fatmanın halinde az bir zamani zarfında vuku bulan bu tahav- vülü görenler, şaşıp kalmışlardır. Bu münasebetle şunu da kayde- deyim ki, Akpınar yalnız şifalı suyu itibarile değil, fakat saf ve temiz havası cihetinden de ve- remlilere şayanı tavsiyedir. Akpınar, denizden altı yüz met- re yüksektedir. Havası, serin ol- makla beraber, rutubetli değil, ku- İ sudur, Belediye, Akpınar suyun: | dan aldığı nümuneleri, tehlil için İ istanbula göndermiştir. Tahlil ra- | porları geldikten ve bu suyun ve- remlilere şifalı olduğu fennen ta- hakkuk ettikten sonra burada pa- viyonlar inşa ettirilecek ve hava değiştirmek için gelecek hastalı rın istirahatleri temin edilece Çevik

Bu sayıdan diğer sayfalar: