April 15, 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

April 15, 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ Hâmid,, in fikirleri. “Bana ilk defa dâhi ismini kim verdi bilir MİSİNİZ ? “Bana dâhi diyorlar, ben dâhi değilim, vâhiyim..., mış ve «Bugün de diyerler ki» ülâ ile Hâmidle yapık Da mülâkat vektile 7 kitapta çıkmıştır. | güneşi süzülüyor... Tavana yakın bir yerde sigara dumanından bulut, uzayan, b yılan, dağılan dumandan a Yar. salanda bol sigara içiliyor, bol bol çikolata yeniyor... Lüsyen hanım bir sigara yaktı. Sar mi paşazade Sezal bey viskisine biraz soda karıştırdı.. Hâmid beye gelince, © yalnız tek gözlüğünü düzeltti... Ve önündeki çayı ağır ağır, aheste ahes- te karıştırdı. gümüş kaşık porselen bardağın içinde tatlı şıkırtılar yapar ken sözüne başladı: — Beyelendi.. Sezai bey size fiklr- lerini söylemiş. ben ondan ayrı deği- lim ki, ayri şeyler söyliyeyim. Sezai beyin gözleri hafifçe yaşar- dı: — Ne tevazu efendim!. Zerreler afi- taba tabidir. Siz benden ayrı değilsi- niz, ben size merbutum.. Odada bulunan bir misafir şâir: — Mânzuru âliniz oldu mu beyefen- di. Resimli Ay mecmuasında zatı âli- nizden bahis bir makale vardı. (1) Ablülhak Hâmid bey zarif rugan is- karpinlerine, zarif beyaz getirlerine uzun uzun baktıktan sonra: -- Okudum, dedi, makalede: <Hâ- midin en kuvvetli yazısını başka bir dile çevirin, bakın nasıl sırtır, başka bir dile değil hattâ konuştuğumuz türkçeye tercüme edin bakın dâhinin dehası nasıl sabun küpüğü gibi dağı- derecede değişir. Sezai B.: — Efendim Fuat paşs d oğ- Kanaviçenin alt tarafıdır» der, "© Lüsyen hanım: — Bahusus tirik şeyler hıç terci” meye gelmez. Şair mönoklünü gözüne yerle rirken; - Buna rağmen «Tarıksi alman» Jar da sırplar da terceme ettiler. pekâlâ oldu. Misafir şair : — Ve bu yüksek eser o kadar yüce idi ki, tercemesinde de hiç heybeti- ni kaybetmedi. —— Sonra gene o makalede <Hâmi- di türkçeye tercüme: deniliyor ben saf türkçe 14: Yabancı dostlar. iisyen hanım uzun ağırlığına bir kullanıyor» diye bu eseri orlaya #örü- yorlar.. halbuki Hâmidin sırf türkçe yazılmış birçok yazıları vardır. acâ- ba kimdi o makeleyi yazan? — Vallahi bilmiyorum efendim. — Nazım Hikmet B. Galiba. Hâmid B — Nâzım Hikmet B, dedi, benden yanlışsız bir sayfa okuyamaz, beni anlıyamaz.. anlamadığı halde nasıl tenkid eder?.. Sezai B.: — Efendim anlamıyorum, Avru- HJ O zamanlar Resitali Ay mecmu- asında Putları yıkıyoruz derlevhası altın- 'da bir yazı serisi çıkıyordu. Bir genç şair eski edipleri birer sahte put olarak gös- teriyor ve bunlara hücum ediyordu. , pağa sanatkârlar biribirlerine hücum ederler amma bunun bir sebebi var dır.. çünkü orada methedilen sanat- kâr büyük para kazanır, hücum edi- , ki. siz Vaktile Parise «Büyük Dâhiye> diye bir mektup gelmiş, bu mektu- bu Viktor Hügoya götürmüşler. Vik- tör Hügo zari üstünü okumuş, La- martine yollamış. Lamartin «Büyük Dâhiyes cümlesini okuyunca tekrar Viktor Hügoya göndermiş. ve bu mektup iki büyük adam arasında .— Beyefendi bugünün şairlerin- den kimleri beğeniyorsunuz?, — Ben huk tanıyan adamım.. Nâ- nm Hikmeti janrında beğenirim.. 18- tidadı var. lâkin pek mahdut, biraz tenevvü lâzım değil mi?. Meselâ ben her tarzda yazdım. hatlâ zenberek- siz nazım bile... Lüsyen hanım pencereden dışarı bakarak okudu: «Üsküdar!.. İskele.. Herkeste tahacüm!. m Sönra Faruk Nafizi, Halid Fahriyi, Necip Fazılı iyi bulurum.. Sezai B.: — Yahya Kemal, Ahmed Haşim, Si- ret, Faik Âli beyler bugünden siyade bize daha yakın.. lâkin ben yenilerin içinde bir Faik Âli hir Siret görmüyo- rum.. yeniler henüz olmamış. ham değil olacak. * * .—. — Romancılardan en siyade kiril beğenirsiniz etendim?, — * — Gençlerden Reşad Nuriyi.. Süley- man Nazife emniyetim vardır. O, Re- şad Nuri beyi beğenirdi.. binaenaleyh Reşad Nuri B. kuvvetlidir. — Bir zaman Hâmid nesir yazabi. lir mi? diye ortaya bir zmesele çık- aştı da Talât merhum «Hâmid rak- scdiyor, yürümesini bilmez mi?» de işti, Şairi âzam etrafı çizgili gözlerini yere dikti, sonra sözüne aş — Beyefendi, bant evfelA is mini takan kimdir biir misiniz? Ak- tör Bürhaneddin.. Ben dâhi değilim vâhiyim vâhi,, Misafir şair: > efendim, estağfu- rullah.. Çiharı yarı edep diyoruz. siz, Sezal B., Ekrem, Kemnl.. bu dörde bir beşinci ilâve edebilir misiniz? Hâmid B. tevazula başını salladı. Lüsyen hanım: —— Ben buldum beşinciyi, dedi, Pi, Me Hikmet Feridun, meş m Geliboluda Atatürk anıtı Gelibolu (Akşam) — Atatürkün hazırlanan anıtı yerine (Akşam) — Yalvaç köylü- Pamay bankası tohum için pa» ra vermektedir, her gün bir köy halkı para alıyor. Şimdiye kadar 620 köylü bu şekilde bankadan para almiştir İ j AKŞAM Krom madeninde havai hat 15 Mayıstan itibaren bu hatla maden nakliyatına başlanacak Diyarıbekit (Akşam) — Ergani civarındaki krom madeninden kam- yonla günde yetmişten seksen tona kadar krom istasyona getirilmekte- dir. Şimdiki halde krom madeninin bulunduğu otuz kilometrelik mesa- feden itibaren yapılmasına devam olunan hattı havai istasyona kadar bütün istinad direkleri dikilmiş, tel- lerin çekilmesine de başlanmıştır. Esasen Golemanda elektrik san- tralının inşasına başlanmış olduğun- dan âzami mayısın on beşinden iti- baren havaf hatla istasyona krom madeni nakliyatına başlanacak ve saatte yüz ton maden nakledilebi- lecektir. Eti Bank tarafından mühendis, müdür, memur ve amele için yapi- lan modem binaların adedi şimdi- den on biri bulmuştur. Pek yakında büyük bir hastanenin yapılmasına da başlanacaktır. Krom madeni gayet kolaylıkla çi- karılmaktadır. Esasen krom madeni açıkta oluğundan işleninesi kolaydır Kayalar dinamitle atılmak sure tile meydana çıkan krom madeni amele vasıtasile derhal kamyonlara yükletilip geceli gündülzü Ergani ma- den istasyonuna taşınmaktadır. Krom madeninde civar köylerden tedarik edilmiş olan dört yüze yakım âmele çalışmaktadır. Civar köyler ehalisi bu madenler yüzünden bü- yük bir refaha kavuşmuşlardır. Almanya ve İtalya tarafından alı- nan bu krom madenleri, Türkiyeye epiyce para getirecektir. Manisada mimar Sinan günü Manisa (Akşam) — 9 nisan gü- nü, her tarafta olduğu gibi, Manisa- dada Mimar Sinan ihtifali yapılmış- tır. Manisada Mimar Sinanın kıys metli bir eseri vardır. Bu eser Mu- radiye camildir. Bu cami evkaf ida resi tarafından geçen sene tamir et- tirilmiştir. Camiin eski ve zengin bir kütüphanesi de vardır. Halk bu tifin sermayesinin on bir bin liraya yükseldiği, üye sayısınm 160 kişi ve bir senede ödünç olarak verilen para- nın on bin lira ve gayri safi kârın 829 Hra olduğu okunan bilânçodan anla- gılmıştır. “VECİZELER Dedikodu yapma spor yap “Ittihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Telrika No. Zİ mamanın Yazan: Mustafa Ragıb Sahite 7 Biribirlerini imha etmek istiyen rakibler, müşterek düşmana karşı birleşirlerdi Enver paşanın hareketine arka- daşları mani oldular Enver paşanın bu ani ve asabi ha reketini gören vükelâdan Talât, Har Mil, Şükrü beyler derhal araya girdiler ve Harbiye nazırının Ahmed Riza be- ye tecavüz etmesine mâni olarak En- ver paşayı yerine oturttular. Başku- mandan vekilinin bu hareketi, meclis salonunda derin bir heyecon havası estirmişti.. Ahmed Riza beyin bu kabil sözleri yersiz ve mahza muhalefet etmek İçin söylenmiş olarak telâkki edildiği gibi, Enver paşanın da sinir- lerine hâkim olmıyarak âyan mec Misi gib parlâmentonun br cüz'ü olan bu mabafilde bu harekeli doğru gö- rTülmemişti, * Ahmed Riza bey, Enver paşanın kendi üzerine yürümek istemesine rağmen yılmamış ve soğukkanlılığı- nı muhafaza ederek sözüne şu surct- le devam etmişti. — Ben, ordumuzun maruz kaldığı bü acı ve elim vaziyeti burada ortaya koymakla vazifei vataniyemi ifa etti- ğime kaniim. Nasıl ki, ordumuzun muvaffakıyet ve zaferini medh ve si- tayiş etmek hepimiz için bir vazife ise, gördüğümüz kusurları, moksan- ları da göstermek, nazarı dikkati cel- betmek de bize terettüp eden vecibe- lerdendir. Harbiye nazırının bursada izhar ettiği hiddet ve şiddet nabema- haldır. Bu hiddet ve şiddeti, vazifesini yayılması ihtimali vardı. Bu, öyle bir dedikodu mevzuu olacaktı ki, herkes Ahmed Riza beyi cesareti medeniye- nin bir timsali, ordunun sefaletinden şikâyet etmekle büyük bir vatanper- ver tellikki edecek, buna mukabili baş- ta Enver paşa olduğu halde bütün hü- kümeti şiddetle mushaza edecekti. Binaenaleyh, parlâmento işlerine pek iyi vakıf olan Talât ve Halil bey- ler, mecliste bu zemindeki müzakere- yi uzatmağa lüzum görmediler, Diğer taraftan rels Rifat bey de vaziyetin nezaketini kavramıştı müzekerenin em apn ve şi tatil Enver paşanm hâlâ asabiyeti geç- memişti, Talât bey, celsenin tatilin- den sonra da Enver paşanın asabiyo- tine hâkim olamıyarak Ahmed Riza beye tecavüz etmesi ihtimalini düşün- dü ve Harbiye nazırını alarak meciisi Ayandan hep birlikte çıktı. Enver paşa ilş Ahmed Riza bey ara- sındaki bu hâdisede eski nieclisi me- busan relsinin tenkddleri, yalnız En- ver paşaya değil, bütün «İttihad ve Terakki idaresine karşı müşterek bir hücum mahiyetinde idi. Bu itibarla son günlerde Enver paşa aleyhinde bir tenkid ve aleyhtarlık havası mey- dana, getirmeğe çalışan Talât beyle m — : doğru bul- muyorlardı, Ahmed Rizâkey, bir türlü yola gelmi b Talât bey düşündü: Romanyanın istilâsı gibi müttefikler için pek güzel bir muvaffakıyet karşısında bile Ah- med Riza beyin bu kabil tenkidleri memleket efkârı umumiyesinde çok fena tesirler husule getirirdi. Binaen- aleyh Ahmed Riza beye böyle askeri muamelâta, bilhassa ordunun ahva- line dair söz söyletmek caiz değildi, Fakat bunun için eski Meclisi mebu- san rejsini, tehdidle susturmak da mümkün olamazdı, Ahmed Riza bey, kendisinin eski şöhretine binaen hü- kümet tarafından tehlikeli bir mua- meleye maruz kalmıyacağıma emindi. Şu itibarla Ahmed Riza beyin gönlü- nü almak, harbin netice ve mukad- deratına fena tesirler yapacak bu gibi tehkidlerde bulunmamasını Tica ete mek münasip olacaktı. Talât bey, ertesi günü Ahmed Riza beyi hususi surette ziyaret etmşi, En- ver paşanın hareketini mazur görme- sini rica etmekle beraber ordunun v6 halkın maneviyet ve mukavemetini sarsacak bu kabil sözlerden vaz geç- mesini eski elttihad ve Terakkis lide- rinden istemişti. Fakat Ahmed Riza bey, Enver paşanın bir gün evvelki ha reketlerinden o kadar hiddetlenmişti Ki, Talât beyin bütün İsrarlarına rağ- men düşündüğünü söylemekten vas geçmiyeceğini kati surette cevap ver- di, Bu hâdise de gösteriyordu ki, biri- birlerile büyük bir rekabet içinde bu- lunan Enver paşa İle Talât bey, ara- larındaki geçimsizliği harice hişsettir- * miyorlar, müşterek muhalif ve düş- manlarına karşı -biribirlerini koruyan cak surette. hep birlikte hareket edi- yorlardı. «İttihad ve Terakki» hükümet ve camiasını kurtarmak için de bundan başka çare yoktu. ,,, görüyordu sİttihad ve Terakkisnin bu iki şah- siyetinin zevahiri kurtarmak için, müş- terek düşman ve muhaliflerine karşı gösterdikleri bu tecanüs, harbi umu- minin nihayetineve hattâ iktidar mevkiini terkettikleri tarihten sonra da devam ettiği halde biribirlerile alt- tan alta uğraşmağa, biribirlerinin aleyhine hareket etmeğe mâni teşkil etmedi, 'Talât bey de meclisi âyandea Ahmed Riza beyin tenkidlerinden hiç mem- nun olmamakla beraber, bittabi ordü- nun vaziyet ve ahvalinden, doğrudan cak Talât bey Enver paşanın Ahmed Riza beye karşı aldığı tavır ve hare- ketten anlamıştı ki, Enver paşa, Ro- manyanın istilâsi muvaffakıyetinden sonra kendisini bir kat daha kuvvet- Hi görüyor, kendisine hiç kimsenin meydan okuyamıyacağına kanaat ge- tiriyordu. Talât bey, böyle bir kanaatın verdi- ği cesaret ve fütursuzluk içinde bulu- nan Enver paşanın artık eskisi gibi kendi şahsı âleyhinde gelecek tehli- keye karşi mütecessis bir vaziyette bulunmıyacağını tahmin ediyordu. «İttihad ve Terakkisnin bu kurnaz deri biraz da çocuk mizaçlı telâkki ettiği, Harbiye nazırının bu son aske- ri muraffakıyetin tesirile aleyhinde Aylardanberi yapılan hazırlıklar. dan sonra.. Harbiye nazırı, Romanyanın İs ve Bükreşin sukutu üzerine anin neticesi hakkında şimdi daha nikbin- di. Osmanlı arazisinden bir kısmının düşman istilâsı altında bulunmasına rağmen müttefiklerle birlikte istihsal vakası) ndan büyük bir ders alan En- ver paşa, hiç kimseye hissettirmiye- rek, Talât beyle arkadaşlarının ken- di aleyhinde aldıkları tedbirlere nü- fuz etmeğe çalışıyordu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: